Dairesi
DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU E. 1998/63
Karar No
1999/102
Esas No
1998/63
Karar Tarihi
26-02-1999

T.C.

DANIŞTAY

VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU

o AKTİFTE KAYITLI İKTİSADİ KIYMET (Rayiç Değer Tesbiti)

o FABRİKA SATIŞI (Satış Bedelinin Saptanması)

o SATIŞ BEDELİNİN SAPTANMASI (Aktifte Kayıtlı İktisadi Kıymet)

Özet : Aktifte kayıtlı fabrikanın gerçek satış bedelinin veya gerçeğe en yakın değerinin saptanması gerekirken fabrikanın başka amaçlarla değer tesbiti sonucu saptanan kıymetinin vergilendirmeye esas alınması doğru olmadığı hakkında.

İstemin Özeti: Un fabrikası işletmeciliği yapan kurum, faaliyette bulunduğu fabrika binasını ve müştemilatını 20.12.1991 gününde 120 milyon liraya satmış ve bu bedel üzerinden fatura düzenlenmiştir. Alıcı, kuracağı şirkete ayni sermaye olarak koyacağı bu fabrika binasının değerinin tespitini ... Asliye Hukuk Hakimliğinden istemiş, fabrika binası ve müştemilatına 721 milyon lira değer takdir edilmiştir. Davacının satıştan sağlanan kazancını noksan beyan ettiği görüşüyle inceleme elemanı tarafından bulunan 493.906.289 lira matrah farkı üzerinden kaçakçılık cezalı kurumlar vergisi salınmıştır.

Tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen Edirne Vergi Mahkemesi 16.7.1996 günlü ve E: 1992/594, K: 1996/308 sayılı kararıyla; davacı şirketin un fabrikasını 20.12.1991 tarihli faturalar karşılığında 120 milyon lira bedelle ... isimli şahsa sattığı, ... Asliye Hukuk Mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu satışa konu fabrika binası, arsa, makina ve tesisat için 721 milyon lira değer tespit edildiği, davacının kredi borcu bulunan ... Bankası eksperlerince aynı fabrika binası, makina ve teçhizatı için 551 milyon lira değer takdir edildiği, inceleme elemanınca, fabrikanın 721 milyon liraya satıldığı, şirketin 1991 yılı aktifinde 99.435.229 lira maliyetle kayıtlı bulunan fabrika için 19.057.598 lira amortisman indirildiği ve 80.377.631 liranın, satış bedelinden düşülmesi sonucu 640.622.369 lira tutarında kar sağlandığının kabul edildiği, şirketin 1990 ve 1991 yılında beyan ettiği 146.716.080 lira zararın, söz konusu karla karşılaştırılması sonucunda 493.906.289 lira matrah farkı üzerinden cezalı tarhiyat yapıldığının anlaşıldığı, satışa konu fabrika binası, arsa, makina ve demirbaşın gerçek satış bedelinin akdi yargı yerince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda tespit edilen bedel olduğunun kabulü gerektiği, öte yandan alıcı ... nezdinde karşıt inceleme yapılıp yapılmadığının vergi dairesinden sorulması üzerine cevaben alınan yazıdan, anılan şahıs hakkında kaçakçılığa iştiraki nedeniyle rapor düzenlendiği ve adına kaçakçılık ve özel usulsüzlük cezaları kesildiği, sözü edilen şahsın bu cezalar için idare ile uzlaştığı, bu nedenle satış bedelinin 120 milyon lira değil, 721 milyon lira olduğunun kabulü gerektiği, bu durumda, davacı şirket adına yapılan kaçakçılık cezalı kurumlar vergisi tarhiyatında yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir.

Yükümlünün temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi, 15.9.1997 günlü ve E: 1996/3575, K: 1997/2505 sayılı kararıyla; alıcının adına kesilen cezaları uzlaşarak ödemiş olmasının, uzlaşma müessesesinin amacı karşısında fabrika satış hasılatının kayıt dışında bırakıldığı anlamına gelmeyeceği, diğer taraftan ... Bankası eksperleri tarafından yapılan değerlendirme ile ... Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda takdir edilen değerin, satışa ilişkin olarak düzenlenen faturada yazılı bedelin gerçek satış bedelini yansıtmadığını gösterdiği ancak fabrikanın icra satış değeri ve şirket kayıtlarında yazılı değeri gözönünde bulundurulduğunda, asliye hukuk mahkemesince gayrimenkulün bir şirkete ayni sermaye olarak konulabilmesi için yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu belirlenen değerin, gerçek satış bedeli olarak kabul edilmesinin iktisadi ve teknik icaplara ve olayın özelliğine aykırı görüldüğü, bu durumda fabrika satış bedelinin, Vergi Usul Kanununun Mükerrer 298 inci maddesinin verdiği yetkiye dayanarak Maliye Bakanlığı tarafından her yıl için belirlenen yeniden değerleme oranları gözönünde bulundurularak anılan maddede yazılı esaslara göre tespiti gerektiği, mücerret asliye hukuk mahkemesinin yaptırdığı bilirkişi incelemesi sonucunun aynen kabul edilmesi ve buna göre yapılan tarhiyatın onanması yolunda verilen mahkeme kararında isabet görülmediği gerekçesiyle kararı bozmuştur.

Bozma kararına uymayan Edirne Vergi Mahkemesi 30.12.1997 günlü ve E: 1997/443, K: 1997/440 sayılı kararıyla ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak; bilirkişilerin kendi alanlarında uzman olmaları karşısında yaptıkları tespitlerin gerçeğe en yakın değer olarak kabul edilmesi gerektiği, nitekim davacı işletmenin zarar beyan ettiği ve borçlarını ödemekte sıkıntı çektiği halde fabrikayı, 1993 yılında dört taksitte tahsil edilmek üzere 1991 yılında sattığı ve satıştan hemen sonra 431.628.014 lira tutarında borç ödediği dikkate alındığında gerçek satış bedelinin 721 milyon lira olması gerektiği, bu nedenle yapılan tarhiyatta yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle ilk kararında direnmiştir.

Direnme kararı yükümlü şirket tarafından temyiz edilmiş ve tarhiyatın yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi A.A.'nın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar ısrar kararının bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı A.G.'nin Düşüncesi: Davacı şirketin 1991 yılı hesaplarının, vergi inceleme elemanınca incelenmesi sonucu düzenlenen rapora dayalı olarak re'sen tarholunan kurumlar vergisi ve fon payları ile kesilen kaçakçılık cezasına karşı dava açılmıştır.

Uyuşmazlığa bakan vergi mahkemesi; davacı şirketin 1991 yılında makina ve tesisatı ile birlikte vadeli olarak 120.000.000 TL. bedelle satmış göründüğü fabrika binası için alıcı tarafından (şirketine aynı sermaye olarak koyacağından) yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu 721.000.000 TL. değer biçildiği, 1990 yılında ... Bankası tarafından ipotek tesisi sırasında yaptırılan ekspertiz incelemesi sonucunda da 551.064.000 TL kıymet beyan edilmiş olduğu, davacıya kesilen kaçakçılık cezası ile usulsüzlük cezasının aynen alıcı taraf içinde kesilmiş olmasına rağmen, alıcının uzlaşma sonucu bu cezaları ödemiş olmasının 120.000.000 liralık satış bedelinin gerçek olmadığının göstergesi olduğu gerekçeleriyle davayı reddetmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı 120 milyon lira satış bedeli üzerinden ödemiş olduğu tapu harçları nedeniyle de uyuşmazlık çıktığını, bu tarhiyata karşı açtığı davada Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca "Satış bedelinin emlak vergi değerinden düşük olduğu yönünde vergi dairesince herhangi bir saptama bulunmadığı" gerekçesiyle lehine karar verildiğini iddia ederek, temyiz isteminde bulunmuştur. Ancak, tapu ve kadastro harçlarıyla ilgili 492 Sayılı Harçlar Kanununun 57 nci maddesinde, gayrimenkullerin devir ve iktisaplarında alınacak tapu harcı matrahının emlak vergi değeri olduğu belirtilmiş olup, bu değerin gayrimenkulun satış değeri kadar olacağı yolunda bir hüküm bulunmadığı gibi, uygulamada satış değerleriyle emlak vergi değerleri arasında çok büyük farklılıklar olduğu da bilinen bir gerçektir. Bu nedenle, tapu harcı konusunda doğacak bir ihtilafın ya da bu ihtilafta verilecek kararın, olayla ilgisi bulunmayan kurumlar vergisi matrahıyla ilgili uyuşmazlığa emsal alınması mümkün değildir.

Nitekim, mahkemenin yaptığı etraflı inceleme, dosyada mevcut belgeler ve satılan gayrimenkulle ilgili bilirkişi raporları, satış fiyatnın emlak vergi değeri kadar olmadığını açıkça ortaya koymaktadır.

Açıklanan nedenlerle usul ve hukuka uygun olan mahkeme kararına karşı yapılan temyiz başvurusunun reddi gerekeceği düşüncesiyle görüş belirtilmiş ise de, mahkeme kararı Danıştay Dördüncü Dairesinin 15.9.1997 gün ve 97/2505 sayılı kararıyla bozulmuştur.

Bozma kararına uymayan vergi mahkemesi ilk kararında ısrar ettiğinden, yukarıda açıklanan nedenlerle ısrar kararına karşı yapılan temyiz başvurusunun reddi, mahkeme kararının onanması gerekeceği düşünülmektedir.

Türk milleti adına hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü: Un fabrikası işletmeciliği yapan kurumun, faaliyette bulunduğu fabrika binası ve müştemilatı ile bazı sabit tesislerin satış değerinin düşük beyan edildiğinden bahisle adına salınan kaçakçılık cezalı kurumlar vergisine karşı açılan davanın reddi yolundaki ısrar kararı, yükümlü şirket tarafından temyiz edilmiştir.

5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, kurum kazancının, gelir vergisi mevzuuna giren gelir unsurlarından oluşacağı, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun Mükerrer 80 inci maddesinde, faaliyetine devam eden ticari bir işletmenin kısmen veya tamamen satılmasından veya ticari işletmeye dahil amortismana tabi iktisadi kıymetlerle, birinci fıkrada yazılı hakların elden çıkarılmasından doğan kazançların ticari kazanç sayılacağı ve bunlara ticari kazanç hakkındaki hükümlerin uygulanacağı kurala bağlanmıştır.

Aktifte kayıtlı iktisadi kıymetlerin elden çıkarılması nedeniyle doğan kazanç ticari kazanç kabul edildiğinden, bu kıymetlerin elden çıkarılması sırasında değeri, Maliye Bakanlığınca her yıl yayımlanan yeniden değerleme oranı üzerinden yapılacak değerleme sonucu ulaşılacak değerden az olamayacaktır.

Olayda aktife kayıtlı fabrika binasının tüm demirbaşları ve sabit tesisleri ile birlikte bir bütün halinde satılması sonucunda beyan edilen satış bedeli; bir yıl önce davacının ... Bankasından kredi alması sırasında banka eksperlerine yaptırılan değer tespitine ve satıştan sonra alıcının asliye hukuk hakimliğinde, kuracağı şirkete ayni sermaye olarak koymak üzere yaptırdığı değer tespitine göre düşük bulunmuştur.

Kurumlar vergisi matrahının tespiti, gerçeğe en yakın kazancın belirlenmesi amacına yöneliktir. Bankadan alınacak kredi nedeniyle güvence gösterilen fabrika binası ve müştemilatına değer takdirinde amaç, kredi borcunun zamanında ödenmemesi halinde en az hangi değerle güvence kabul edilebileceğidir. Bu değerin, olağan piyasa koşullarındaki satış değerini ifade etmeyeceği açıktır. Diğer yönden, aynı fabrika binası ve müştemilatına kurulacak bir şirkete ayni sermaye olarak konulmak üzere değer tespitinin ise sermaye koyma borcunun yerine getiriliş düzeyi ile ilgili olduğu bilinmektedir. Söz konusu değer tespitlerinin amacı gözardı edildiğinde dahi faturada yazılı satış bedelinin gerçek bedeli yansıtmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.

Dosyada bulunan belgelerden; davacının söz konusu fabrika binasını 16.5.1989 tarihinde 90.000.000 liraya satın aldığı ve bedeli ihtilaflı satış tarihinde aktifinde 99.435.229 lira değerle kayıtlı olduğu tartışmasızdır. Kurumlar vergisi matrahı yönünden, satıştan sağlanan kazancın gerçeğe en yakın miktarıyla saptanması önem taşıdığından ve yukarıdaki değerlendirmelerden dolayı aktifte kayıtlı değerin de gerçek değeri temsil etmekten uzak olduğu anlaşılmaktadır.

Gerçek satış bedelinin veya gerçeğe en yakın değerin tespiti gerekirken vergilemeye, satışa konu fabrikanın başka amaçlarla yaptırılan değer tespiti sonucu saptanan kıymetin esas alınması ticari ve ekonomik gereklere uygun düşmediğinden bozma kararına uyulmaksızın verilen ısrar kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.

Bu nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, Edirne Vergi Mahkemesinin, 30.12.1997 günlü ve E: 1997/443, K: 1997/440 sayılı kararının BOZULMASINA, 26.2.1999 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar ısrar kararının bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden, temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz.

 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı