Danıştay Dördüncü Daire
Mal alımı nedeniyle doğan borcun örtülü sermaye olduğundan bahisle, ödenen kur farkının indirimi kabul edilmeyerek yapılan tarhiyatta ve bu tarhiyata karşı açılan davanın kısmen reddine ilişkin mahkeme kararında isabet bulunmamaktadır. istemin Özeti: Davacı kurumun 1996 yılında ortağı olan yabancı firmaya mal alışılana bağlı ticari mahiyetteki borçları üzerinden hesaplayıp gider kaydettiği kur farklarının örtülü sermaye olduğu ileri sürülerek, re'sen kurumlar vergisi ve geçici vergi salınıp, fon payı hesaplanmış, ağır kusur cezası kesilmiştir. Vergi Mahkemesi kararıyla; Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 15/2. maddesine göre örtülü sermaye üzerinden ödenen faizlerin kurum kazancının tespitinde indirilemeyeceğinin belirtildiği, aynı Kanun'un 16. maddesinde ise örtülü sermayenin tanımlandığı, olayda davacı kurumun %99 paylı ortağı (....) Fransa adlı firmadan döviz cinsinden vadeli olarak mal salın aldığı, bu mallara ilişkin borcun uzun vadeli olması nedeniyle örtülü sermaye niteliğinde olduğu, dolayısıyla anılan Kanun maddeleri gereğince söz konuşu borçlar için hesaplanan kur farklarının gider olarak indirilemeyeceği, ikmalen ve re'sen tarhiyatlarda ayrıca fon payı hesaplanamayacağı ve mahsup imkanı kalmayan geçici vergi aslının istenemeyeceği gerekçesiyle ağır kusur cezalı kurumlar vergisine yönelik davanın reddine, geçici vergi aslı ile cezalı fon payının kaldırılmasına, geçici vergi için kesir ağır kusur cezasının kusur cezasına çevrilmesine karar vermiştir. Davacı kurum, vadeli olarak mal alımının örtülü sermaye niteliğinde olmadığım, Vergi Dairesi Başkanlığı, cezalı fon payı ve geçici verginin Kanun'a uygun olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedirler. Karar: Uyuşmazlık, davacı kurumun %99 paylı ortağı olan yabancı firmadan vadeli olarak salın aldığı emtia karşılığı borçlandığı tutar üzerinden hesapladığı kur farkının örtülü sermaye niteliğinde olup olmadığına ilişkindir. Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 16. maddesinde örtülü sermaye 'Kurumların aralarında vasıtalı, vasıtasız bir şirket münasebeti veya devamlı ve sıkı bir iktisadi münasebet bulunan gerçek ve tüzel kişilerden yaptıkları istikrazlar teşebbüste devamlı olarak kullanılır ve bu istikrazlarla kurumun öz sermayesi arasındaki nispet emsali kurumlarınkine nazaran bariz bir fazlalık gösterirse mezkur istikrazlar örtülü sermaye sayılır.' şeklinde tanımlanmış ve 15. maddenin 2. fıkrasında da örtülü sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faizlerin kurum kazancının tespitinde indirilemeyeceği belirtilmiştir. Olayda, davacı kurum %99 paylı ortağı olan Fransa'da mukim (...) Fransa adlı firmadan döviz cinsinden uzun vadeli borçlarla, tıbbi malzeme alımında bulunmuş, yıl sonunda ise kalan borçlarım değerleyerek oluşan kur farklarım gider olarak kurum kazancından indirmiştir. Kurum kazancından indirilen miktarın sadece alımsatım ilişkisi nedeniyle ortaya çıkan kur farkı olduğu, başka herhangi bir borç alma işlemi bulunmadığı ve bir faiz tahakkuk ettirilmediği hususu taraflar arasında ihtilafsızdır. İnceleme elemanınca, davacı kurumun yurt dışından mal alımı nedeniyle oluşan döviz cinsinden borcunun örtülü sermaye olduğu ileri sürülerek tarhiyat önerilmiş ise de, söz konuşu borcun tamamen mal alımından kaynaklanması ve hiçbir şekilde faiz ödenmemiş olması nedeniyle, sadece Türk Lirasının yabancı paralar karşısında değer kaybetmesinden kaynaklanan kur farkı giderinin, örtülü sermaye üzerinden ödenen faiz olarak değerlendirilmesine olanak bulunmamaktadır. Davacı kurumun, sözkonusu mal alımı nedeniyle herhangi bir faiz ödemesi söz konuşu olmadığı gibi, bu malların alımı nedeniyle borçlandığı miktarı ödemek üzere kredi kullanması halinde daha fazla finansman gideri yükleneceği de açıktır. Ayrıca, örtülü sermaye nedeniyle faiz ödendiğinin kabulü için, örtülü sermaye koyduğu ileri sürülen tarafın mamelekinde alınan faizden kaynaklanan bir artışın olması gerekmektedir. Oysa, olayda örtülü sermaye koyduğu ileri sürülen yabancı ortak firma, davacı kuruma mal satmış olup, peşin almaşı gereken döviz cinsinden alacağım, çok uzun süreler sonra faizsiz olarak tahsil etmiştir. Bu durumda, mal alımı nedeniyle doğan borcun örtülü sermaye olduğundan bahisle, ödenen kur farkının indirimi kabul edilmeyerek yapılan tarhiyatta ve bu tarhiyata karşı açılan davanın kısmen reddine ilişkin mahkeme kararında isabet bulunmamaktadır. Vergi Dairesi Başkanlığı temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar mahkeme kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı kurum temyiz isteminin kabulüyle Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına, Vergi Dairesi Başkanlığı temyiz isteminin reddine oybirliğiyle karar verildi. Karar'ın tam metnin! KVK' nın 14. maddesi ile ilgili bölümde bulabilirsiniz (Konu ile ilgili makale için Bkz. Şevki BORAN, 'Örtülü Sermaye ve Kur Farkları', Yaklaşım, Yıl; 7, Sayı: 76, Nisan 1999,s.148vd.).