T.C.
DANIŞTAY
VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU
o İKRAZATÇILIKTAN ELDE EDİLEN GELİRLERİN BEYANDIŞI TUTULMASI (Kaçakçılık Cezalı Gelir Vergisi Tarhiyatı)
o KAÇAKÇILIK CEZALI GELİR VERGİSİ TARHİYATI (İşyerinde Yapılan Aramada Ele Geçen Defterlerden İkrazatçılık Yaptığı Anlaşılan Mükellef Hakkında)
o FAİZLİ BORÇ PARA VERDİĞİ BELİRLENEN YÜKÜMLÜ (Beyandışı Tuttuğu Bu Gelirleri Nedeniyle Kaçakçılık Cezalı Gelir Vergisi Tarhiyatı)
Özet : Belgelerin davacının ortağı olduğu şirketlerin işyerinde ele geçirilmesi, faiz karşılığı verilen paraların genelde davacının banka hesabından çekilerek ödendiğinin tespit edilmesi ve defterdeki kayıtların davacının ortağı olduğu şirketlere ait olması gözönüne alındığında, bu faaliyetin davacı tarafından yürütüldüğünün kabulü gerekir.
İstemin Özeti : Mali polis tarafından davacının ortağı olduğu iki ayrı işyerinde yapılan aramada ele geçen özel defterlerin davacıya ait olduğu ve bu defterlerden ikrazatçılık yaptığının tespit edildiği belirtilerek adına 1990 yılı için resen gelir vergisi salınmış, kaçakçılık cezası kesilmiştir.
Tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen ... Vergi Mahkemesi, 8.11.1995 günlü ve E:1995/296, K:1995/1529 sayılı kararıyla tarhiyatı kaldırmıştır.
Bu karara karşı vergi dairesi müdürlüğünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi, 23.12.1996 günlü ve E:1996/1368, K:1996/5739 sayılı kararıyla; vergi mahkemesi kararında inceleme elemanının değerlendirmeleri subjektif bulunmuşsa da, mali polis tarafından davacının ortağı bulunduğu şirketlerin iş merkezinde yapılan aramada, çek ve senetler, üzerinde notlar yazılı kağıtlar, cari hesap takibinde kullanılan defterler bulunduğu, inceleme raporuna ek tutanaklardaki tespitlerden bir ikrazatçılık faaliyetinin varlığının saptandığı, her ne kadar bu faaliyetin davacının yeğeni tarafından yürütüldüğü iddia edilmekteyse de, belgelerin, davacının denetimindeki işyerinde ele geçirilmesi, faiz karşılığı borç verilen paraların davacıya ait banka hesaplarından çekilmesi, belgelerde davacının ortağı bulunduğu şirketlere ait kayıtların ve davacıyı ilgilendiren notların bulunması karşısında söz konusu faaliyetin davacı tarafından yürütüldüğü sonucuna varıldığı, yıllarca devam eden bu faaliyete ait bilgilerin el çantasıyla ve başkasına ait işyeri ve banka hesapları kullanılarak yürütülmesinin ekonomik ve ticari icaplara aykırı düştüğü, davacının, bu şirketlerle parasal ilişkisi bulunduğu ve şirketlere yeğeni tarafından finansman sağlandığı iddiasının ancak, şirket kayıtlarıyla ortaya konulabileceği, ele geçirilen defterlerde borç verilen miktarlar, vadeleri ve faiz tutarları belli olduğundan, karşıt inceleme yapılmamış olmasının eksiklik teşkil etmeyeceği, davacının ceza mahkemesinde beraat etmesinin cezai sorumluluk ile ilgili olduğu ve bu davanın çözümüne esas alınamayacağı gerekçesi ile kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan ... Vergi Mahkemesi, 5.12.1997 günlü ve E:1997/1325, K:1997/2194 sayılı kararıyla; inceleme raporu ve ekleriyle Asliye Ceza Mahkemesi kararının incelenmesinden, davacının ikrazatçılık yaptığına ilişkin somut bir tespit bulunmadığı, borç para alanların ifadesine başvurulmadığı gerekçesi ile ilk kararında direnmiştir.
Direnme kararı, vergi idaresince temyiz edilmiş ve vergi inceleme raporundaki tespitlere göre salınan vergide ve kesilen cezada yasaya ve usule aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hakimi ...'in Düşüncesi :
Vergi inceleme raporu ve eki tutanakların incelenmesinden ikrazatçılık faaliyetinin mevcut olduğunun çekişmesiz olduğu, bu faaliyetin davacının yeğeni tarafından yürütüldüğü beyan edilse de, belgelerin davacının ortağı olduğu şirketlerin işyeri adresinde ele geçirilmesi, faiz karşılığı verilen paraların genelde davacının banka hesabından çekilerek ödendiğinin tesbit edilmesi ve ele geçirilen defterlerdeki kayıtların davacının ortağı olduğu şirketlere ait olması gözönüne alındığında bu faaliyetin davacı tarafından yürütüldüğünün kabulü gerektiği sonucuna varıldığından temyiz konusu ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı ...'nın Düşüncesi :
Olayda borç para verme karşılığında elde ettiği faiz gelirini beyan etmediğinin belirlendiğinden bahisle davacı adına resen salınan gelir vergisi ile kesilen kaçakçılık cezasının kaldırılması yolundaki kararda, Danıştay Dördüncü Dairesinin bozma kararına uyulmayarak ısrar dilmesine ilişkin Vergi Mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.
Dava ve temyiz dosyalarındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davacının vergisi uyuşmazlık konusu olan yılda faiz karşılığında borç para verdiğine ilişkin yeterli ve inandırıcı herhangi bir araştırma ve tesbitin bulunmadığı anlaşılmakta, dolayısı ile de tarhiyatın gerçek gelirin vergilendirilmesi ilkesi gözetilmeden, varsayıma ve noksan incelemeye dayanılarak yapıldığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu durumda, davacı adına salınan vergi ve kesilen cezanın kaldırılması yolundaki ilk kararda ısrar edilmesine ilişkin Vergi Mahkemesi kararında hukuki bir isabetsizlik görülmediğinden, temyiz isteminin reddi ile söz konusu kararın onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İhtilaflı yılda ikrazatçılık faaliyetinden dolayı elde ettiği geliri beyan dışı bıraktığı görüşüyle davacı adına resen salınan gelir vergisi ve kesilen kaçakçılık cezasına karşı açılan davayı kabul ederek cezalı tarhiyatı kaldıran vergi mahkemesi ısrar kararı, vergi idaresince temyiz edilmiştir.
Davacının paydaşı olduğu şirketlerin işyerinde yapılan aramada ele geçen el defterlerinin değerlendirilmesi üzerine düzenlenen vergi inceleme raporu ve eki tutanakların incelenmesinden taraflar arasındaki tartışmanın ikrazatçılık faaliyetinin varlığı yönünden değil, bu faaliyetin kimin tarafından yürütüldüğü noktasında olduğu anlaşılmaktadır.
Vergi Usul Kanununun 3/B maddesinde ise, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin, bunu iddia eden tarafa ait olacağı öngörülmüştür.
Tarhiyata dayanak alınan defterlerin davacının kontrolündeki işyerinde ele geçirildiği, bu defterlerden siyah kaplı mini klamoza yazılı defterde özel harcamaları ile bazı şahıslara verilen borç paraların tarihi ve miktarının yazılı olduğu, bu ödemelerin davacının banka hesabından çekilerek yapıldığının tesbit edildiği, davacının şirketlerine verdiği borç paraların da bu deftere yazıldığı, kırmızı kaplı mini defterde, ödemelere ait ve davacıya hitaben çekilmiş faks bilgilerinin yer aldığı, davacının şahsi harcamalarının bulunduğu mavi kaplı defter ve ece ajandasında da yine aynı nitelikte tespitler yapıldığı anlaşılmaktadır.
Bu tespitler karşısında davacının yeğeni olan ...'ın herhangi bir işyeri, banka hesabı, yeterli maddi gücü olmaksızın, bu faaliyeti sürdürdüğü iddiası ekonomik icaplara uymamaktadır.
Tüm bu tespitler, ikrazatçılık faaliyetinin davacı tarafından yürütüldüğünün kabulünü gerektirdiği gibi sözkonusu defterlerde borç verilen paralarla vadeleri ve alınan faiz tutarlarında belirsizlik bulunmadığı da görülmektedir. Öte yandan, suçun maddi unsurunun oluşmadığından bahisle verilen beraat kararının dava konusu uyuşmazlığın çözümüne herhangi bir etkisi bulunmadığından, ısrar kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Bu nedenle temyiz isteminin kabulüne, ... Vergi Mahkemesinin 5.12.1997 günlü ve E:1997/1325, K:1997/2194 sayılı ısrar kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından yargılama gideri yönünden hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 9.10.1998 gününde oyçokluğu ile karar verildi.