Danıştay Dördüncü Daire
Diş hekimliği, bizzat faaliyette bulunularak yürütülmesi gereken, mesleki bilgi ve ihtisasa dayalı bir meslektir. Bu durumda olanların faaliyette bulunmadıklarım kanıtlamaları halinde, hayat standardı esasına göre tarhiyat yapılamaz. İstemin Özeti: 1996 yılında yurt dışında bulunduğundan serbest meslek faaliyetinde bulunmadığım ileri sürerek beyannamesini ihtirazi kayıtla veren davacı adına hayat standardı esasına göre gelir vergisi, geçici vergi, fon payı ve damga vergisi tahakkuk ettirilmiştir. Vergi Mahkemesinin kararıyla; davacının esinin rahatsızlığı nedeniyle refakatçi olarak Amerika' da bulunacağından faaliyetine 3 ay süreyle ara vereceğim 12.12.1995 günlü dilekçe ile davalı idareye bildirdiği, mahkemelerince verilen ara kararı ile istenilen pasaportun incelenmesi sonucu davacının 16.12.1995 tarihinde yurt dışına çıktığı ve 16.12.1996 tarihinde de yurda giriş yaptığı, bu tarihler arasında yurt dışında bulunduğu ve bu nedenle serbest meslek faaliyetini icra edemediği anlaşıldığı gerekçesiyle tahakkuk eden vergilerin kaldırılmasına karar vermiştir. Davalı idare, Gelir Vergisi Kanunu'nun mükerrer 116. maddesi ile hayat standardı esasinin getirildiği, mükellef zarar dahi etse hayat standardı esasına göre vergilendirilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasın! istemektedir. Karar: 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 'Hayat Standardı Esası' başlıklı mükerrer 116. maddesinde yapılmış olan düzenleme ile gerçek usulde gelir vergisine tabi ticari, zirai veya mesleki kazanç sahiplerinin beyan ettikleri gelirlerin, maddede belirtilmiş olan temel gösterge ile hayat standardı göstergelerine göre belirlenecek olan tutardan düşük bulunması halinde, maddeye göre tespit olunan miktarın vergi tarhına esas alınacağı öngörülmüştür. Aynı Kanun'un 65. maddesinde de serbest meslek kazancı ve faaliyeti sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye ve ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması olarak tanımlanmıştır. Bu durumda diş hekimi olan davacının 1996 yılında serbest meslek faaliyetinde bulunmadığından beyannamesin! ihtirazi kayıtla vermiş olduğu gözönüne alındığında nasıl ki ticari bir işletme sahibinin ticari faaliyeti olmadığında hayat standardı esasına göre tarhiyat yapılamıyorsa, bizzat faaliyette bulunularak yürütülmesi gereken, mesleki bilgiye ve ihtisasa dayanan meslek erbabının da faaliyetinin olmadığım kanıtlaması durumunda hayat standardı esasına göre vergilendirilmesi düşünülemez. Bu nedenle, temyiz isteminin reddine, oyçokluğuyla karar verildi.