|
Dairesi
Promosyon malların KDV oranının asıl malın KDV’sinden yüksek olması halinde, promosyon malın KDV’sinin satışı yapılan malın tabi olduğu orana isabet eden kısminin indirilmesi kalan kısmın ise gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınması gerekir, indirimi mümkün olmayan kalan kısmın
|
|
Karar No
1998/1991
|
|
Esas No
1997/4338
|
|
Karar Tarihi
03-06-1998
|
|
|
Danıştay Onbirinci Daire
Promosyon malların KDV oranının asıl malın KDV’sinden yüksek olması halinde, promosyon malın KDV’sinin satışı yapılan malın tabi olduğu orana isabet eden kısminin indirilmesi kalan kısmın ise gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınması gerekir, indirimi mümkün olmayan kalan kısmın iadesi mümkün değildir. İstemin Özeti: Yükümlü şirket tarafından, promosyon olarak verilen mallar nedeniyle yüklenilen katma değer vergilerinin tamamının indirim konuşu yapılması gerektiği ileri sürülerek ihtirazı kayıtta 1996/Kasım dönemi için verilen beyannamede indirim konuşu yapılamayan katma değer vergisiyle ilgili tahakkukun terkini ve bu suretle ödenen vergilerin ret ve iadesi istemiyle dava açılmıştır. Vergi Mahkemesinin kararıyla; 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29.maddesinin (1a) bendinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin indirilebileceği hükme bağlanıp, 30. maddesinde ise indirilemeyecek katma değer vergisinin dört bent halinde sayıldığı, bu bentler içinde promosyon olarak dağıtılan ürünler dolayısıyla yüklenilen katma değer vergisinin, asıl maldan tahsil edilen katma değer vergisini aşan kısminin indirim konuşu yapılamayacağı yolunda bir düzenleme bulunmadığı gibi indirim hakkını kısıtlayan düzenlemeyi getiren 50 No.lu Tebliğin (A/1) bölümünün de Katma Değer Vergisi Kanunu’na aykırı olduğu gerekçesiyle ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerinden tahakkuk ettirilen verginin ret ve iadesine karar verilmiştir. Vergi dairesi başkanlığı tarafından, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesi 4. fıkrası hükmü uyarınca verilen yetkiye istinaden yürürlüğe konulan 50 Sıra No.lu Tebliğ’e göre ihtirazi kayıtla verilen beyanname, üzerinden yapılan tahakkuk işleminin mevzuata uygun olduğu ileri sürülerek mahkeme kararının bozulması istenilmektedir. Karar: 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinin 4. fıkrasında, Maliye Bakanlığı’nın, vergi indirimi uygulamasında doğabilecek aksaklıkları, vergi mükerrerliğine ve vergi muafiyetine meydan vermeyecek şekilde, bu Kanun’un ana ilkelerine uygun olarak gidermeye ve indirimle ilgili usul ve esasları düzenlemeye yetkili olduğu hükme bağlanmış, bu yetkiye dayanılarak yürürlüğe konulan 50 Sıra No.lu Tebliğ’in (A/1) bölümünde ise, promosyon ürünü olarak verilen malın (aynı işletmede imal veya inşa edilenler dahil) tabi olduğu katma değer vergisi oranının, satışı yapılan malın tabi olduğu katma değer vergisi oranından yüksek elması halinde, promosyon ürünü için yüklenilen katma değer vergisinden, satışı yapılan malın tabi olduğu orana isabet eden kısmın indirim konuşu yapılacağı, kalan kısmın gelir veya kurumlar vergisi açısından gider veya maliyet olarak dikkate alınacağı belirtilmiş bulunmaktadır. Olayda, yükümlü şirket tarafından promosyon olarak verilen mallar nedeniyle yüklenilen katma değer vergilerinin tamamının indirim konuşu yapılması gerektiği ileri sürülerek ihtirazi kayıtla 50 Sıra No.lu Tebliğin (A/1) bölümü hükmü uyarınca verilen beyannamede indirim konuşu yapılamayan katma değer vergisiyle ilgili tahakkukun terkini istemiyle dava açıldığı, vergi mahkemesince, Tebliğ’deki düzenlemenin Katma Değer Vergisi Kanunu’na aykırı olduğu gerekçesiyle ihtirazi beyan üzerinden tahakkuk eden vergilerin red ve iadesine karar verildiği anlaşılmaktadır. Kanun’un verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan ve bu Kanun’a aykırı olmayan Genel Tebliğ ile yapılan düzenlemeye mükelleflerce uyulması zorunludur. Nitekim söz konuşu Tebliğ’in iptali istemiyle açılan davalarda gerek Dairemizce, gerekse Danıştay 9. Dairesince, söz konuşu düzenlemenin Katma Değer Vergisi Kanunu’na aykırı olmadığına karar verilmiş bulunmaktadır. Bu durumda, 50 Sıra No.lu Tebliğin (A/1) bölümündeki düzenleme çerçevesinde indirimlerin bir kısminin kabul edilmemesi suretiyle tesis edilen işlemde yasaya aykırılık bulunmadığından, davanın reddi gerekirken, mahkemece aksi yolda verilen kararda yasal isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenle temyiz isteminin kabulüne Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına oyçokluğu ile karar verildi. KARŞI OY: Vadeli çekin reeskonta tabi tutularak oluşan farkın doğrudan gider yazılması yolundaki yükümlü kaydı kabul edilmeyerek bu meblağın inceleme elemanı tarafından kanunen kabul edilmeyen giderler hesabına alınması, bu hususun vergi mahkemesince yerinde görülerek davanın bu kaleme ilişkin kısminin reddedilmesi aynı gerekçe ve nedenlerle tarafımızdan da uygun görülmüştür. Öte yandan; yükümlü tarafından yıl içinde faturalı olarak satılan şişe ve kasaların kendi ile yine kendi kendine satılmış gibi gösterilmesi ve ödenen katma değer vergisinin ise indirim konuşu yapılmadan doğrudan gider yazılmasının da hiçbir yasal dayanağı bulunmamaktadır. Buna karşın, Vergi Mahkemesi, hiçbir inandırıcı gerekçe getirmeden, sanki ödenen katma değer vergisinin mutlak suretle yansıtılması gerekirmiş gibi bir ifade ile, burada bulunan matrah kısmı kaldırılmıştır, Katma değer vergisinin hangi hal ve konularda yansıtılacağı veya gider veya maliyete atılacağı hususunda 3065 Sayılı Kanun’da açık bir yok ise, ilgilisinin üzerinde kalır. Bu itibarla, ödenen her katma değer vergisinin mutlaka indirim konuşu yapılacağı (yansıtılacağı) ya da gider veya maliyete atılacağı hususunda kalıcı ve kesin bir yasa kuralı bulunmamaktadır. Bu nedenlerle temyize konu mahkeme kararının bu konu ile ilgili hüküm fıkrasının reddi, vadeli çekin reeskonta tabi tutulmasından kaynaklanan matrah kısmı ile ilgili hüküm fıkrasının bozulması yolunda verilen karara katılmıyoruz.
|
|