Danıştay Üçüncü Daire
Verginin tarh, tahakkuk ve beyanı ile ilgili yasal düzenlemelerde, fon payının Üzerinden hesaplandığı Gelir ve Kurumlar Vergilerinin noksan beyan edilmesi gibi bir esas geçerli olamayacağından, vergiye tabi gerçek gelirim tam olarak beyan eden mükelleften Fon payının eksiksiz alınması karşısında, eksik beyan eden mükelleften daha sonra istenemeyeceği yolundaki görüşün vergi adaleti ve vergiye eşitlik ilkesi ile bağdaşmayacağı açıktır. Bu nedenle, fon payının eksik tarh ve tahakkuk ettirilmesi halinde Vergi Usul Kanunu'nun ikmalen ve re'sen tarhiyatı düzenleyen hükümlerinin uygulanmasına engel bulunmadığından aksi yönde verilen kararda isabet görülmemiştir. İstemin Özeti: Davacının 1994 takvim yılına ilişkin işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen inceleme raporuna dayanılarak adına re'sen salınan gelir vergisi ve fon payı ile bunlara bağlı olarak kesilen kaçakçılık cezaları ve kesilen iştirak suçu cezasına karşı açılan davayı; davacının düzenlediği bir kısım faturaların kendinde kalan nüshalarına gerçek bedelin yazılmaması, sahte fatura düzenlemek suretiyle elde edilen kazancın kayıt ve beyan edilmemesi fiilinin, defter kayıtları ve bunlarla ilgili vesikaların vergi matrahının doğru ve kesin olarak tespitine imkan vermeyecek derecede noksan, usulsüz ve karışık olduğunu göstermesi karşısında matrah farkının 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 30/4. maddesine göre takdir edilerek, bu matrah üzerinden davacı adına yapılan kaçakçılık cezalı gelir vergisi tarhiyatında yasal isabetsizlik görülmediği, 3238 sayılı Kanun'un 12. maddesi ve 3824 sayılı Kanunun 19. maddesi uyarınca yükümlülerin beyannamelerinde hesapladıkları vergi üzerinden fon ödemeleri gerektiği, olayda, sahte fatura düzenlemek suretiyle elde edilen komisyon geliri beyan edilmemekle kaçakçılık yapıldığının saptandığı, ayrıca adlarına fatura düzenlenen kişilerin gerçekte emtia alışları olmadığı halde, düzenlenen faturalardaki meblağ kadar giderleri artırılmak suretiyle kaçakçılık yapmalarına sebebiyet verildiği anlaşıldığından uygulanan iştirak suçu cezasının da yerinde olduğu gerekçesiyle kısmen kabul ederek dava konuşu gelir vergisi ile bu vergiye bağlı olarak kesilen kaçakçılık cezasını ve iştirak suçu cezasını onayan, fon payı ile buna ilişkin olarak seline kaçakçılık cezasını ise kaldıran .... Vergi Mahkemesi'nin kararının; yapılan fon payı tarhiyatında yasal isabetsizlik bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istemidir. 3824 sayılı Bazı Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 'Gelir ve Kurumlar Vergileri Üzerinden Alınan Fonların Birleştirilmesine İlişkin Hükümler' başlığım taşıyan altıncı bölümünde yeralan 18. maddesinin a) bendinde, kazanç ve iratlarım yıllık beyanname ile beyan eden Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerinin Gelir veya Kurumlar Vergilerinin % 10'u oranında ayrıca fon payı ödeyecekleri, 20. maddesinde ise, mükellef ve sorumlularca hesaplanacak Fon Payının beyan, tarh, tahakkuk ve ödenmesi ile red ve iadesine ilişkin usul ve esaslar hakkında, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları ile Vergi Usul Kanunu ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Mahkemece, davacı adına salınan fon payı ile bunun üzerinden kesilen kaçakçılık cezası, ikmalen ve re'sen yapılan tarhiyatlarda ayrıca fon salınmasına imkan bulunmadığı, fonun mükelleflerin beyannamelerinde hesapladıkları vergi üzerinden hesaplanacağı ve ödeneceği gerekçesiyle kaldırılmış ise de, verginin tarh, tahakkuk ve beyanı ile ilgili yasal düzenlemelerde, fon payının üzerinden hesaplandığı Gelir veya Kurumlar Vergilerinin noksan beyan edilmesi gibi bir esas geçerli olamayacağından, vergiye tabi gerçek gelirini tam olarak beyan eden mükelleften fon payının eksiksiz alınması karşısında, eksik beyan eden mükelleften sonradan istenemeyeceği yolundaki görüşün vergi adaleti ve vergide eşitlik ilkesi ile bağdaşmayacağı açıktır. Buna göre fon payının eksik tarh ve tahakkuk ettirilmesi halinde Vergi Usul Kanununun ikmalen ve re'sen tarhiyatı düzenleyen hükümlerinin uygulanmasına bir engel bulunmadığından aksi yönde verilen kararda isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile vergi mahkemesi kararının fon payı ile bunun üzerinden kesilen cezaya ilişkin kısminin bozulmasına oyçokluğuyla karar verildi. AYRIŞIK OY: Uyuşmazlık konusunun sadece fon payına ilişkin bulunması nedeniyle temyiz isteminin Danıştay 10. Dairesince incelenerek sonuçlandırılması gerektiği, öte yandan 3824 sayılı Kanun'un 'Gelir ve Kurumlar Vergileri üzerinden alınan fonların birleştirilmesine ilişkin hükümler' başlıklı altıncı bölümünde yeralan 19. maddede; mükelleflerin beyannamelerinde hesaplayacakları fon payım ödeyecekleri düzenlenmiş, sonradan ikmalen ya da re'sen takdir oyu ile saptanacak matrah farkları üzerinden de ayrıca fon payı ödeyecekleri yolunda bir hükme yer verilmemiştir. Bölümün 20, maddesi hükmü ile de açık olarak mükelleflerin beyannamelerinde hesaplayacakları fon payının beyan, tarh, tahakkuk ve ödenmesi ile red ve iadelerine ilişkin usul ve esaslar hakkında Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları ile Vergi Usul Kanunu ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüştür. Kanuni düzenlemenin bu açıklığı karşısında 20. madde hükmünden giderek ikmalen ve re'sen saptanacak matrah farkları üzerinden de fon payı hesaplanacağı sonucunu çıkarmak olanaksızdır. Açıklanan nedenlerle karara katılmıyorum.