T.C.
DANIŞTAY
VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU
o MATRAHIN SAPTANMASI (Örnekleme Yoluyla Hasılat Tesbit Edilemeyeceği - Somut Tesbit)
o ÖRNEKLEME (Matrahın Saptanması - Somut Tesbit Yapılması)
o SOMUT TESBİT (Matrahın Saptanması - Örneklemenin Hukuken Geçersizliği)
193
Özet : Toptan ve perakende ticaret yapan kişinin örnekleme yoluyla seçilen bir malı esas alınarak matrah tespiti doğru olmayıp, davacının dönem ın gerçeğe en yakın miktarıyla saptanması gerektiği hakkında.
İstemin Özeti: Toptan ve perakende gıda maddesi ve bakkaliye emtiası alım satımı ile uğraşan yükümlünün 1990 takvim yılına ilişkin işlemlerinin incelenmesi sonucunda bir kısım hasılatın kayıt dışı bırakıldığı saptanmış ve adına kaçakçılık cezalı gelir vergisi ve fon salınmıştır.
Tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen Hatay 1. Vergi Mahkemesi, 22.4.1994 günlü ve E: 1993/125, K: 1994/188 sayılı kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 30 uncu maddesinde resen takdir nedenlerinin düzenlendiği, 134 üncü maddesinde ise vergi incelemesinin amacının belirtildiği, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 2 nci maddesinde gelirin tespitinin hükme bağlandığı, olayda inceleme raporu ve eki tutanak ile yükümlünün satışını yaptığı toptan ve perakende gıda ve tüketim mallarından on çeşit emtia üzerinde kaydi envanter yapıldığı, envanteri yapılan 1.432.891.438 lira maliyetli emtia satışında 315.546.048 lira hasılatın gizlendiğinin anlaşıldığı, aynı yaklaşımla tüm vergilendirme döneminde de 1.193.716.050 lira hasılatın gizlenmiş olacağı, bu miktardan yazar kasa fişiyle satılan 196.865.374 lira düşüldükten sonra kalan miktarın kayıt dışı bırakılan hasılat olduğu görüşüyle yapılan tarhiyata karşı açılan davada, yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda verilen raporda, kaydi envantere konu olan on çeşit emtianın yedisinde fark saptandığı ve ortalama satış fiyatları gözönüne alınarak 173.823.816 lira hasılat belirlendiği, yükümlünün yıl içinde 196.965.374 lira tutarında perakende satış yaptığı ve bulunan hasılat farkının, sözü edilen perakende satış tutarı içinde yer aldığı kanaatine varıldığı, dolayısıyla herhangi bir matrah farkı kalmadığının belirtildiği, mahkemelerince de, bu tespitler yerinde görüldüğünden, kayıt ve beyan dışı bırakılan hasılat bulunmadığı gerekçesiyle tarhiyatın kaldırılmasına karar vermiştir.
Vergi dairesi müdürlüğünün temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesi, 9.11.1995 günlü ve E: 1994/3703, K: 1995/3564 sayılı kararıyla; yükümlünün çok çeşitli emtia satışı yaptığı, bunlardan on çeşidinin seçilerek üzerinde kaydi envanter yapılması ve kayıt dışı kaldığı saptanan hasılatın, orantı yoluyla diğer mallara teşmili ve toptan satılan emtia ayrımı yapılmadan, tüm satışlara ortalama kar nispeti uygulanmak suretiyle kayıt dışı hasılat hesabı yapılmasında isabet görülmediği ancak, bilirkişi tarafından kaydi envanteri konu olan on çeşit emtiadan kayıt dışı kaldığı belirlenen 173.823.816 liranın, yazar kasa fişi ile perakende satılan emtiadan sağlanan 196.865.374 liranın içinde olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı, bu bakımdan perakende satılan tüm malların satış tutarı olan 196.865.374 lira satış hasılatının ne kadarının kaydi envanteri yapılan on çeşit malın satışından sağlandığı saptanmadan bilirkişi raporu esas alınarak tarhiyatın tamamının kaldırılması yolundaki kararda hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle mahkeme kararını bozmuştur.
Bozma kararına uymayan Hatay 1. Vergi Mahkemesi, 11.4.1996 günlü ve E: 1996/100, K: 1996/155 sayılı kararıyla ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak; esas itibarıyla sağlıklı bir kaydi envanterin faturalı satışlar için yapılabileceği, halbuki inceleme elemanınca yapılan kaydi envanterde, perakende satışların da dikkate alınması ve ödeme kaydedici cihazla satılan emtiaların cins ve türünün ayrıca belirtilmemesi nedeniyle, bilirkişi raporu ile tespit edilen hasılat farkının perakente satıştan elde edilen hasılatın içinde bulunduğu kanaatine varıldığı, nitekim aynı matrah farkıyla ilgili olarak davacı adına yapılan katma değer vergisi tarhiyatlarının mahkemelerince kaldırılması yolundaki karara karşı yapılan temyiz başvurularının Danıştay Onbirinci Dairesinin 3.10.1995 günlü ve K: 1995/2293, 2294 ve 2295 sayılı kararlarıyla reddedildiği gerekçesiyle ilk kararında direnmiştir.
Direnme kararı vergi dairesi müdürlüğünce temyiz edilmiş, inceleme raporu ile yapılan tespitler yinelendikten sonra tarhiyatın yasaya uygun olduğu ileri sürülerek bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir
Danıştay Tetkik Hakimi A.A.'nın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte görülmediğinden istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı A.G.'nin Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesince verilen ısrar kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Türk milleti adına: Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü: Davacı adına 1990 takvim yılı için resen salınan kaçakçılık cezalı gelir vergisi ve fonun kaldırılması yolundaki vergi mahkemesi ısrar kararı temyiz edilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 134 üncü maddesinde vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırıp, tespit etmek ve sağlamak olduğu belirtilmiş, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 2 nci maddesinde ise gerçek kişilerin bir takvim yılında elde ettikleri kazanç ve iratların gerçek ve safi miktarının gelir vergisine tabi olduğu kurala bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; toptan ve perakende gıda maddesi ve bakkaliye emtiası alım satımı yapan yükümlünün 1990 takvim yılına ilişkin işlemlerinin incelendiği, örnekleme yoluyla seçilen ve iki tür yağ, toz şeker, pirinç, dört tür bisküvi ve kibrite ait envanter farkları gözönüne alınarak, kayıt ve bayan dışı bırakıldığı belirlenen farkın envanterde yer alan tüm emtiaya teşmili yoluyla saptanan matrah farkı üzerinden adına davaya konu yapılan tarhiyatın uygulandığı anlaşılmaktadır.
Gelir Vergisi Kanununun 2 nci maddesi karşısında, resen tarh yöntemi ile uygulanan tarhiyata ilişkin matrahın, vergi incelemesine yetkili olanlarca ve gerçeğe en yakın miktarıyla saptanması gerekmektedir.
Toptan ve perakende ticaret yapan davacının, bu iki tür satıştan aynı düzeyde kar sağlaması beklenemeyeceği halde, toptan ve perakende satılan emtianın maliyet bedelleri ayrı ayrı belirlenmemiştir. Diğer yönden, matrah farkına esas alınan ve örnekleme yolu ile seçildiğ belirtilen emtianın, davacı tarafından satışa sunulan yüzlerce tür emtiayı temsil etme niteliğine sahip olmadığı da açıktır. Genel olarak bu yönleriyle dahi Vergi Usul Kanununun 134 üncü maddesinde açıklanan amacı gerçekleştirmeye elverişli olmayan inceleme raporu ve tespitler, davacının dönem kazancının gerçeğe en yakın miktarıyla saptanmasına da elverişsizdir. Tarhiyatın kaldırılması yolundaki kararda açıklanan nedenlerle hukuka aykırılık görülmemiştir.
Bu nedenle temyiz isteminin REDDİNE, 5.6.1998 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Israr kararının, Danıştay Üçüncü Dairesinin K: 1995/3564 sayılı bozma kararı esasları doğrultsunda bozulması gerektiği görüşünde olduğumuzdan karara katılmıyoruz.