Danıştay Üçüncü Daire
Hal Yönetmeliği ve 80 Sayılı Haller Kanunu'na göre üreticilere bir kısım masraflarım karşılamak üzere avans verilmesi, müstahsillerin mal bedellerinin üç gün içinde ödenmesi zorunluluğu bulunduğundan, komisyoncuların nakit para ihtiyacım karşılamak için kullandıkları banka kredisi için ödenen faizin gider yazılmasında, yasal bir engel yoktur. istemin Özeti: Sebze ve meyve komisyonculuğu işi ile uğraşan davacının 1994 yılı defter ve belgelerinin incelenmesi üzerine düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak re'sen salınan gelir ve geçici gelir vergisi ile bunlara bağlı olarak kesilen kaçakçılık cezalarına ve özel usulsüzlük ve usulsüzlük cezalarına karşı açılan davayı; dosyanın incelenmesinden, davacının ilgili yılda kullandığı banka kredisine ait faizi gider yazması nedeniyle 149.009:015 lira faiz gider yazılamayacağından bahisle bu miktar üzerinden cezalı tarhiyat yapıldığı ve müstahsil makbuzu ile faturaların düzenlenmediği kabul edilerek özel usulsüzlük cezası kesildiğinin anlaşıldığı, Hal Yönetmeliği ve 80 Sayılı Haller Kanunu'na göre üreticilere bir kısım masraflarım karşılamak için kullandıkları banka kredisi için ödenen faizin gider yazılabileceği, avans verilen kişiler tediye fişlerinde belli olduğu halde bu kişilerin ifadelerine başvurularak avans ödemelerinin doğru olup olmadığı yolunda bir tespit yapılmadığı, tediye fişlerinin incelenmesinden ilgili yılda müstahsillere avans ödemesi yapıldığının anlaşıldığı, müstahsil makbuzların in bir kısmında alıcı ve satıcı imzalarının eksik olduğu, müstahsil adresi yazılmadığı gibi sebeplerle usulsüzlük cezası kesilmiş ise de davacının müstahsil makbuzu düzenlemek zorunluluğu bulunmadığı ve bazı faturalarda müşteri hesap numarası olmaması'nın, faturanın hiç düzenlenmediği anlamına gelmeyeceği, bu sebeple kesilen öze) usulsüzlük cezasında da yasal isabet görülmediği gerekçesiyle kabul ederek cezalı tarhiyatı, kesilen usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarım kaldıran vergi mahkemesi kararının; yükümlünün komisyoncu olup, mal alım satımı yapmadığı, faaliyetin banka kredisi kullanılacak nitelikte olmadığı ileri sürülerek bozulmasıistemidir. , Karar: Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan vergi mahkemesi kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasın! sağlayacak durumda bulunmadığından vergi dairesi temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına oyçokluğuyla (*) karar verildi. AYRIŞIK OY; Uyuşmazlık, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının yanı sıra esas itibariyle toptancı halinde yaş sebze ve meyve komisyonculuğu yapan adi ortaklığın, bankadan aldığı ve müstahsile avans olarak dağıtıldığım ileri sürdüğü faizlerin gider olarak kabul edilip edilemeyeceğine ilişkindir. 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 40. maddesinin birinci fıkrasında, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde gayri safi hasılattan indirileceği kabul edilmiştir. Bu düzenlemede, genel giderlerin matrahtan indirilmesi sınırsız olarak kabul edilmemiş, yapılan giderlerin, ticari kazancın elde edilmesi ve idamesi ile ilgili olması, açık bir illiyet ilişkisinin bulunması ve bu ilgi ve ilişkinin kanıtlanması gerekli görülmüştür. Adi ortaklığın yasal defterine faiz gideri olarak kaydettiği saptanarak bu giderin nereden kaynaklandığı sorulduğunda, ortakların, sebze sezonunun basında müstahsillerin paraya ihtiyaç duyduklarım, bu ihtiyacı karşılamak için bankadan kredi çekip, üretimlere verdiklerini, ayrıca üretimlerin ürünlerini sattıkları bazı tüccarların parayı geç ödemeleri yüzünden kendilerinin tüccardan ürün bedelini tahsil etmeden bankadan çektikleri krediyi ürün bedeli olarak ödediklerim, bütün bunları da müstahsillerin .kendilerine mal. vermesini sağlamak için yaptıklarım, aksi takdirde müstahsillerin aynı uygulamayı yapan başka komisyonculara mal verdiklerim ifade ederek avans ve mal bedeli ödemeleri ile komisyonculuk faaliyeti arasında bir illiyet bağı kurmaya çalıştıktan anlaşılmaktadır. Ancak, sıfatı ve iştigal konuşu komisyonculuk olan davacının, üreticinin mallarım kendi nam ve hesabına satın almaşı sözkonusu olmayıp sadece alımsatıma aracılık yaparak komisyon ücreti tat sil etmesi faaliyetinin gereği olarak kabul edilmektedir. • Tüccarlık yapmayıp, sebze ve meyve komisyoncusu olan yükümlünün, mal alımı sözkonusu olmaması nedeniyle üreticilere Önceden mal bedeli veya avans olarak para vermesi faaliyetinin niteliğiyle bağdaşmadığından mümkün değildir. Aksi takdirde avans vererek üreticiden mal temin eden yükümlülerin faaliyet türü ve niteliği değîşerek kendi nam ve hesabına ürün satın alarak satan tüccar konumuna girmeleri gerekir. Nitekim, 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesinde. ticaret .erbabının aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hükme bağlanmış, 11. bendinde,çiftçilerden satın alınan zirai mahsuller ve hizmetler için yapılan (avanslar dahi!) ödemelerden vergi kesilmesi öngörülmüştür. Bu hükümde, salın alma eylemi ile ödeme arasıda sık) bir nedensellik bağı kurulmuştur. Satın atmanın sözkonusu olmadığı yerde avans veya herhangi bir adla ödeme yapılması da sözkonusu olamaz. Komisyonculuk ise, alıcı ve satıcı arasıda aracılık hizmeti olduğundan, komisyoncunun alıcı gibi davranması, kredi temin edip faiz yüküne katlanarak alıcı adına avans vermesi veya geciken ürün bedelinin kendisinin ödemesi komisyonculuk faaliyetiyle bağdaşmaz. Dolayısıyla, bankadan kredi temin ederek üreticilere avans veya tüccar yerine geciken mal bedeli olarak dağıttığım ileri süren davacının katlandığı faiz gideri ile faaliyeti ve elde ettiği komisyon geliri arasında uygun illiyet bağı bulunmamaktadır.