T.C.
DANIŞTAY
VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU
o ARAÇ SATIŞI (Emsal Bedel - Kasko Değeri - Katma Değer Vergisi)
o EMSAL BEDEL (Araç Satışı - Kasko Değeri - Katma Değer Vergisi)
o KASKO SİGORTA DEĞERİ (Katma Değer Vergisi)
o MATRAH (Katma Değer Vergisi - Araç Satışı)
Özet : Kurumun aktifinde kayıtlı araçların satımında satış bedellerinin düşük olduğu ileri sürüldüğünde mahkemece araçların satış tarihindeki özellikleri gözönünde bulundurularak emsal bedelinin belirlenmesi için mahalli ticaret odası ile şoförler ve otomobilciler derneğinden görüş alınarak sonuca ulaşılması gerektiği hakkında.
İstemin Özeti: Kurumun aktifinde kayıtlı binek otosu, minibüs, çekici römork, vinç, römork, yarı römork ve forklift gibi iktisadi kıymetlerin 1990 yılının muhtelif aylarında; kurum paydaşlarına ait aile şirketi niteliğindeki iki şirkete satılmıştır. Satış bedelinin düşük olduğundan bahisle takdir komisyonunca kasko sigorta değerine esas olan bedel esas alınarak belirlenen fark matrah üzerinden kurum adına ikmalen kaçakçılık cezalı katma değer vergisi salınmıştır.
Tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen İzmir 3. Vergi Mahkemesi davayı reddetmiştir.
Yükümlünün bu karara karşı yaptığı temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi K: 1993/4699 sayılı kararıyla; 3065 sayılı Yasanın 27 nci maddesinde; bedelin emsal bedele göre açık bir şekilde düşük olması ve bu düşüklüğün yükümlülerce haklı bir nedenle açıklanamaması halinde matrah olarak emsal bedelin esas alınması ve emsal bedelin, Vergi Usul Kanunu'na göre belirlenmesinin öngörüldüğü, 213 sayılı Yasanın 267 nci maddesi uyarınca emsal bedelin, araçların tüm özellikleri ile yıpranma derecelerine göre ve satış tarihindeki piyasa değerinin ne olacağının emsallerle karşılaştırılarak saptanması gerektiği, olayda, takdir matrahının saptanmasında, yasada belirtilen hususlara uyulmadan yükümlü adına cezalı tarhiyat yapıldığının anlaşıldığı, bu durumda vergi mahkemesince, emsal bedele etkili tüm faktörler yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, kasko sigorta değeri esas alınarak yapılan takdire dayalı tarhiyatın onanmasında isabet bulunmadığı gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan vergi mahkemesi, ilk kararında yer alan; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 267 nci maddesinde emsal bedelin, gerçek bedeli belli olmayan veya bilinemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değer olduğu, takdirin ise maliyet bedeli ve piyasa kıymetleri araştırılmak ve kullanılmış eşya için ayrıca yıpranma dereceleri dikkate alınarak yapılmasının hükme bağlandığı, olayda takdir komisyonunca; satılan iktisadi kıymetlerin emsal bedellerinin takdiri esnasında sigorta poliçelerinde yer alan kasko bedellerinin esas alındığı, kasko bedellerinin, yükümlü kurum yetkililerinin beyanına dayanması nedeniyle gerçek satış bedeline en yakın değerleri ifade ettiği, bu nedenle kasko sigorta değeri esas alınarak matrah tespit edilmesinde yasal isabetsizlik görülmediği gerekçesine ek olarak, aynı nedenle, noksan kazanç beyan edildiği görüşüyle kurum adına salınan vergiyi onayan kararlarına karşı yapılan temyiz ve karar düzeltme başvurularının da Danıştay Üçüncü Dairesinin E: 1993/1586, K: 1993/2816 sayılı kararıyla reddedildiği, diğer taraftan, 1976, 1980, 1982 model araçların satışından beş yıl sonra geriye dönerek emsal bedelin bilirkişi incelemesiyle tespitinin gerçeği yansıtmayacağı, bu yüzden bilirkişi incelemesi yaptırılmasında yarar görülmediği gerekçesiyle davanın reddi yolundaki kararında direnmiştir.
Direnme kararı, yükümlü tarafından temyiz edilmiştir.
Bu istemi inceleyen Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunun K: 1995/298 sayılı kararıyla; davacının, vergisi uyuşmazlığa yol açan iktisadi kıymetleri düşük bedelle satmış olmasının inceleme elemanınca eleştirildiği, gerçek satış bedelinin beyana uygunluğu tartışmalı olan olayda emsal bedelin 3065 sayılı Kanunun 27 nci maddesi ve anılan iktisadi kıymetlerin işletmenin aktifinde kayıtlı olması nedeniyle Vergi Usul Kanunu'nun 267 nci maddesinin üçüncü sırasında yazılı yöntemle belirlenmesi gerektiği, takdir komisyonunca satış bedeli uyuşmazlık doğuran iktisadi kıymetlerin emsal bedelinin saptanması sırasında, araçların tüm özellikleri gözönüne alınarak matrah takdiri gerekirken, başka verilerden yararlanılmaksızın salt kasko sigorta değerine göre yapılan takdirde ve takdir esas alınarak tarhiyatın onanmasında hukuka uygunluk görülmediği, esasen Danıştay Dokuzuncu Dairesinin bozma kararında da aynı amaçla araçların emsal bedelinin tesbiti için bilirkişi incelemesi yaptırılması belirtilmiş ise de araçların satış tarihindeki özelliklerini muhafaza ettiğinin kuşkulu olduğu, bu durumda, araçların satış tarihindeki özellikleri göz önüne alınarak emsal bedel tesbiti için mahalli ticaret odası ile şoförler ve otomobilciler derneğinden görüş alınarak sonucuna göre bir karar verilmesinin, matrah farkı doğması halinde ise tarhiyatın kusur cezalı olarak onanmasının uygun olduğu gerekçesiyle vergi mahkemesinin ısrar kararı bozulmuştur.
Vergi dairesi müdürlüğünce; emsal bedel takdirinde takdir komisyonunca şirket yetkililerinin beyanına dayanan kasko bedellerinin göz önünde tutulduğu ileri sürülerek bu kararın düzeltilmesi istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Danıştay Savcısı B.O.'nun Düşüncesi: Karar düzeltme isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Y.Ö.'nün Düşüncesi: Karar düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 54 üncü maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından istemin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
Türk milleti adına hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 54 üncü maddesinde, Danıştay tarafından verilen yargısal kararlar hakkında, bu maddede yazılı sebeplerle kararın düzeltilmesinin istenebileceği belirtildiğinden ve dilekçe sahibinin ileri sürdüğü sebeplerin bunlardan hiçbirine uymadığı anlaşıldığından, yerinde olmayan istemin REDDİNE, 24.1.1997 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Düzeltme istemine konu yapılan kararın "Karşı Oy" yazısında açıklanan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca istemin kabulü ile kararın kaldırılması, ısrar kararına karşı yükümlü tarafından yapılan temyiz başvurusunun reddi gerektiği görüşünde olduğumdan karara katılmıyorum.