Danıştay Dördüncü Daire
Tarımsal ürün alan mükellefe mal getiren ve fatura düzenleyen kişi gerçek usulde gelir vergisi mükellefi olduğuna, mal bedeli karşılığında kanuna ve usule uygun olarak fatura düzenlendiğine ve faturalarda görülen miktarda mahsulün doğrudan müstahsilden alındığını gösterir yeterli tespit de bulunmadığına göre, söz konuşu mahsulün müstahsilden alınmış olabileceği varsayımına ve noksan incelemeye dayanılarak yapılan tarhiyatın terkini gerekirken kararda yazılı gerekçelerle davayı reddeden mahkeme kararında isabet görülmemiştir. İstemin Özeti: 1994 yılı Ağustos ayında salın aldığı zirai ürünlerin müstahsilden alınmış olmasına rağmen vergi tevkifatı yapılmadığı ileri sürülerek davacı adına gelir (stopaj) vergisi’ salınıp, kaçakçılık cezası kesilmiştir. Vergi Mahkemesi kararıyla, davacının zirai ürün salın aldığı şahısların gerçek durumu yansıtmayan belge düzenlediği vergi inceleme raporu ile tespit edildiğinden gerçek durumu yansıtmayan belge kullanarak tevkifat yapmayan davacı adına salınan gelir (stopaj) vergisi ve kesilen kaçakçılık cezasının yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Davacı, sahte fatura düzenlediği kabul edilen şirketlerin vergi mükellefi olduğu, bu mükelleflerin uzun yıllardır zirai ürün alımsatımı işi ile uğraştığını, alışların ticaret borsasında tescilinin yapılması nedeniyle gerçek olduğunu, ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir. Karar: 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesinin 2574 Sayılı Kanunla değişik 12 numaralı bendinde, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur ticaret erbabının çiftçilerden aldıkları zirai mahsullerin alış bedeli üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapmaya mecbur oldukları belirtilmiştir. Kanun, ticaret erbabının tüccardan satın aldığı zirai mahsul bedeli üzerinden vergi tevkifini öngörmemiştir. Davacının bir kısım mahsullerin alımı nedeniyle yaptığı ödemeler için aldığı faturalar, zirai mahsul alımsatımı yapmak üzere vergi dairesine mükellefiyet kaydını yaptırıp adına fatura bastırmış kişi tarafından düzenlenmiştir. Fatura nizamı yönünden, bu belgeler kanuna ve usule uygundur. Ayrıca söz konuşu alışların münhasıran müstahsilden yapıldığı da saptanmamıştır. Bu konuda hiçbir tespit inceleme raporunda yer almamıştır. Söz konusu faturalar müstahsilden mal alıp davacıya satan ticaret erbabı tarafından kullanılmış olabileceği gibi, faturayı düzenleyenin müstahsille anlaşarak, mahsulü kendi malı gibi davacıya satmış olması da mümkündür. Davacıya mal getiren ve fatura düzenleyen kişi gerçek usulde gelir vergisi mükellefi olduğuna, mal bedeli karşılığında kanuna ve usule uygun olarak düzenlenmiş fatura düzenlendiğine ve faturalarda görülen miktarda mahsulün doğrudan müstahsilden alındığım gösterir yeterli tespit de bulunmadığına göre, söz konuşu mahsulün müstahsilden alınmış olabileceği varsayımına ve noksan incelemeye dayanılarak yapılan tarhiyatın terkini gerekirken kararda yazılı gerekçelerle davayı reddeden mahkeme kararında isabet görülmemiştir. Bu nedenle davacı temyiz isteminin kabulüyle, Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına oybirliği ile karar verildi.