T.C.
DANIŞTAY
VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU
o KATMA DEĞER VERGİSİ İNDİRİMİ (KDV'nin Faturada Gösterilmesi - Faturanın Gerçek Bir Mal ve Hizmet Alımına Dayanması)
o FATURANIN İÇERİĞİ (Katma Değer Vergisi İndirimi)
Özet : Katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için indirilecek verginin faturada gösterilmesi ve faturanın gerçek bir mal ve hizmet alımına dayanması gerektiği hakkında. Tarımsal ürün ve canlı hayvan ticareti ile uğraşan yükümlü şirket adına, 1992 ve 1993 yıllarında üreticiden yaptığı alımları, gerçeği yansıtmayan fatura kullanmak suretiyle tüccardan alınmış gibi göstererek haksız katma değer vergisi indirimi uyguladığına ilişkin inceleme raporu uyarınca Ocak 1993 dönemi için kaçakçılık cezalı katma değer vergisi salınmıştır.
Tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen .... Vergi Mahkemesi, 27.10.1994 günlü ve 1994/906 sayılı kararıyla; uyuşmazlığa konu tarımsal ürün alışlarının üreticiden yapıldığına ilişkin kesin ve hukuken geçerli bir tespit bulunmadığı, yükümlü şirket adına fatura düzenleyen kişilerin gerçek usulde mükellef oldukları, defter tutup, beyanname verdikleri, düzenledikleri faturaların Vergi Usul Kanununda belirtilen usule uygun olduğu, sevk irsaliyelerinin düzenlendiği, yükümlülüğünü yerine getirmeyen kişilerle davacı şirket arasında irtibat bulunduğu yolunda herhangi bir tespit yapılmadığı, bu durumda faturaların gerçeği yansıttığının kabulü gerektiğinden bahisle varsayıma dayalı tarhiyatta isabet görülmediği gerekçesiyle tarhiyatı kaldırmıştır.
Vergi dairesi müdürlüğünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Onbirinci Dairesi, 9.11.1995 günlü ve 1995/3030 sayılı kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesinin (B) bendinde yer alan, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemlerin gerçek mahiyetinin esas olduğuna ilişkin kuralın bir gereği olarak yükümlü şirketin, 3065 sayılı Yasanın indirimle ilgili esaslara yer veren 29 uncu maddesinde belirtilen vergi indiriminden yararlanabilmesi için kendisine yapılan teslim ve hizmetlerle ilgili fatura ve benzeri vesikaların gerçeği yansıtması, bir başka anlatımla gerçekten katma değer vergisi ödenmiş olması gerektiği, gerçekleşmemiş teslim ve hizmetler dolayısıyla bir vergi ödemesi ve bunun sonucu olarak da bir vergi indirimi söz konusu edilemeyeceğinden, indirime dayanak teşkil eden faturaların gerçeği yansıtıp yansıtmadığının saptanmasının uyuşmazlığın çözümü bakımından önem taşıdığı, fatura düzenleyen kişi ve şirketler hakkında yapılan karşıt incelemelerde, bir kısmının hiç beyanname vermediği, iş yeri ve ikamet adreslerinde bulunamadıkları, yasal yükümlülüklerini yerine getirmedikleri, bir kısmı hakkında sahte ve yanıltıcı belge düzenledikleri için inceleme raporu düzenlendiği, kaçakçılık suçu raporu bulunduğu, gösterilen adreslerde başka şahısların ikamet ettiği, bazılarının mükellefiyet kayıtlarının dahi bulunmadığı, adreslerin hayali olduğu, faturalarda belirtilen sicil numaralarında başka mükelleflerin kayıtlı bulunduğu, mali olanaklarının söz konusu ticari faaliyeti yürütecek boyutta olmadığının saptandığı, bu nedenle içeriği itibarıyla yanıltıcı fatura düzenledikleri kanaatine ulaşıldığı, bu durumda, söz konusu kişi ve şirketlerden alınmış gösterilen tarımsal ürünün ve canlı hayvanların gerçekte üreticiden alındığı sonucuna varıldığından mahkemece kaçakçılık cezalı katma değer vergisinin kaldırılmasında isabet görülmediği gerekçesiyle mahkeme kararını bozmuştur.
Bozma kararına uymayan .... Vergi Mahkemesi 26.12.1995 günlü ve 1995/1427 sayılı kararıyla, ilk kararındaki gerekçeye ek olarak; tarhiyatın dayanağını oluşturan inceleme raporu ve eklerinde yer alan tespitlerin, 213 sayılı Yasanın 3 üncü maddesinin aradığı anlamda delil niteliği taşımadığı, delil olarak kabul edilebilecek verilerle, beyan ve belgelerin, inandırıcı, güvenilir, kesin ve yasal dayanağa sahip olması gerektiği, bir faturanın sahte olduğu sonucuna ulaşılabilmesi için tek yanlı beyan ve tespitlerin yeterli olmadığı, emtia alımının ne şekilde gerçekleştiğinin ve alım-satıma ait belgelerin objektif olarak değerlendirilmesinin zorunlu olduğu, olayda ise, uyuşmazlığa konu tarımsal ürün alışlarının üreticilerden yapıldığına dair kesin ve hukuken geçerli bir tespit bulunmadığı, alım satımın son aşamasında taraf olanların vergi yükümlülüklerini yerine getirdikleri, yükümlülüğü yerine getirmeyen ve gelir (stopaj) vergisi ile katma değer vergisini ödemeyen kişilerin bu fiillerine, yükümlü şirketin katıldığı ya da onlarla irtibatlı olduğu yolunda herhangi bir iddia ve tespitte bulunmadığı, yükümlü şirkete mal satan gerçek kişi ve şirketler nezdinde karşıt inceleme yapılmadığı, bunların yükümlü şirkete mal satmadıkları ve düzenledikleri faturaların gerçeği yasıtmadığı yolunda kesin, açık ve inandırıcı bir tespit yapılmadığı, söz konusu şirketlerin bilinen adreslerinde bulunamamalarının düzenledikleri faturaların sahte olduğuna karine sayılamayacağı, idarece, yeterli ve hukuken geçerli bir tespite değil tarımsal ürünlerin üreticiden alınmış olabileceği varsayımına dayanılarak yapılan tarhiyatta isabet bulunmadığı gerekçesiyle tarhiyatın kaldırılması yolundaki ilk kararında direnmiştir.
Vergi dairesi müdürlüğünün direnme kararına karşı yaptığı temyiz başvurusunu inceleyen Kurulumuzca verilen 2.5.1997 günlü ve 1997/204 sayılı kararla; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 2365 sayılı Yasayla değişik 3 üncü maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemlerin gerçek niteliğinin esas olduğu kurala bağlandığından, vergilendirme ile ilgili belgelerin biçimsel kurallara uygun düzenlenmiş olmasının, olayın gerçek niteliğinin araştırılması ve sonucuna göre işlem yapılmasına engel teşkil etmediği, bu tür belgelerin gerçeğe aykırı veya içeriği yönünden yanıltıcı olduğunun usulen geçerli başka kanıtlarla ispatlanabileceği, yükümlünün fatura aldığı kişilerle ilgili olarak yapılan tespitlerin, bu kişilerin gerçekte tacir olmadıklarını ve şeklen vergi yükümlülüklerini tesis ettirip ihtiyaç duyanlara belli bir bedel karşılığında fatura sağladıklarını ortaya koyduğu, dolayısıyla, faturaların biçimsel kurallara uygun olması, sevk irsaliyesi ve çek düzenlenmesi, borsada tescil yapılması gibi işlemlerin, faturalarda gösterilen emtianın gerçekten faturaların düzenleyicisi görünen kimselerden satın alındığını kanıtlamaya yeterli olmadığı, esasen, gerçeğe aykırı fatura gibi sevk irsaliyesi düzenlenerek de işlemlere gerçek görüntüsü verilebileceği için kimi kişilere çekle ödeme yapılıp, tahsil edilen paranın geri alınmasının da mümkün olduğu, 5590 sayılı Yasanın 52 nci maddesine göre borsada tescilin, kural olarak üzerine tescil yükümlülüğü düşen tarafın başvurusu üzerine gerçekleştirilen beyana dayalı bir işlem olduğu, tescil konusu emtianın gerçekten satın alındığına kesin bir kanıt sayılamayacağı, fatura düzenleyenlere ilişkin bu tespitlerin değerlendirilmesinden, müstahsilden satın alınan canlı hayvan ve tarımsal ürünlerin bu kişilerden sağlanan faturalarla belgelendirildiği ve bu faturalarda yer alan ancak, gerçekte ödenmeyen katma değer vergisinin indirim konusu yapılmasıyla vergi kaybına yol açıldığı sonucuna varıldığından, tarhiyatın kaldırılması yolundaki direnme kararında yasaya uygunluk görülmediği gerekçesiyle ısrar kararını bozmuştur.
Yükümlü şirket, tarımsal ürünlerin ve canlı hayvanların faturaları düzenleyen tüccardan alındığını, karşıt inceleme yapılan şirket yetkililerinin muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullandıkları yolunda bir beyanları bulunmadığını ileri sürerek Kurulumuz kararının düzeltilmesini istemiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54 üncü maddesinde, Danıştay tarafından verilen yargısal kararlar hakkında, bu maddede yazılı sebeplerle kararın düzeltilmesinin istenebileceği belirtildiğinden ve dilekçe sahibinin ileri sürdüğü sebeplerin bunlardan hiçbirine uymadığı anlaşıldığından, yerinde olmayan istemin reddine karar verildi.