Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu
Yıl içinde vergisi kaynağında kesilen kazanç ve iratlara ilişkin gelir (stopaj) vergisinden, aynı yıl için tahakkuk ettirilen geçici verginin terkini yazılı olarak istenmedikçe vergi dairesince sözkonusu mahsubun yapılmasına olanak yoktur. İstemin Özeti: Serbest avukatlık yapan davacı adına 198919901991 ve 1992 yılları için beyanı üzerinden tahakkuk ettirilen geçici vergilerin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emri;Vergi Mahkemesinin kararıyla iptal edilmiştir. Karara karşı yapılan temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi kararıyla; Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120. maddesinde, cari vergilendirme dönemine ilişkin ödenmemiş geçici verginin, aynı dönemde ticari ve mesleki kazançları üzerinden tevkif yoluyla ödenen gelir vergisi düzeyindeki kısminin, sözkonusu tevkifatın belgelendirilmesi koşuluyla silinmesinin kabul edildiği, davacının tevkif suretiyle ödediği vergilerin diğer dönemlere ilişkin geçici vergi borçlarına mahsubu talebinde bulunduğu ve bunları belgelendirdiği halde, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık 1991 aylarına ilişkin olarak vergi dairesine yapılmış bir mahsup başvurusunun bulunmadığı, bu dönemlere ilişkin alacağı olduğunu da belgelendirmediği nin anlaşıldığı, esasen, davacının 1991 yılma ilişkin tevkif suretiyle ödediği vergilerin, 1991 yılı gelir vergisi borcuna mahsubunun yapıldığı ancak davacının sözü edilen aylara ilişkin geçici vergi borcu için mahsup başvurusu bulunmadığının ara kararı üzerine davalı idarece bildirildiği, 193 sayılı Yasanın mükerrer 120. maddesindeki düzenleme gereği tevkif suretiyle ödenen vergilerin belgelendirilmesi zorunlu olduğundan ve davacı tarafından bu yasal şarta uyulmadığından, tahsil edilemeyen geçici vergilerin ödeme emri ile istenmesinde kanuna aykırılık bulunmadığı, ödeme emriyle istenen geçici vergi, davacının beyanı üzerinden tahakkuk ettiğine göre beyan döneminin geçmesi nedeniyle mahsup olanağının kalmadığı yolundaki yargıda isabet görülmediği gerekçesiyle vergi mahkemesi kararım bozmuştur. Bozma kararma uymayan, Vergi Mahkemesi kararıyla; dava dilekçesine ilişik 01.12.1993 tarihli listelerle, ekini teşkil eden avukatlara mahsus serbest meslek makbuzların in incelenmesinden, davacı adına Ağustos 1991 ila Aralık 1991 vergilendirme dönemleri için tahakkuk ettirilen geçici vergi toplamının 6.687.835 lira tutarında olduğu, anılan vergilendirme dönemlerinde elde edilen serbest meslek kazancı dolayısıyla tevkif yoluyla ödenen ve geçici vergiden mahsubu gereken 12.705.750 lira gelir vergisinin bu tutardan fazla olduğu, davacı tarafından yapılan hatanın sadece mahsup dilekçesi verilmemesinden ibaret olması karşısında, ihtilafa konu geçici verginin, 1991 yılı için verilen gelir vergisi beyannamesi üzerinden tahakkuk ettirilen gelir vergisinden mahsup edilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı, davacıdan alınan vergilendirme dönemlerine ilişkin geçici verginin ikinci kez tahsil edilmesi halinde, mükerrer vergi ödenmesi gibi bir durumun ortaya çıkacağı gerekçesiyle ilk kararında direnmiştir. Direnme karan vergi dairesi müdürlüğü tarafından temyiz edilmiş ve Ağustos ile Aralık 1991 dönemlerinde mahsup talebi bulunmayan ve tevkif suretiyle kesilen gelir (stopaj) vergilerini belgelendirmeyen yükümlü adına bu dönemler için mahsup yapılmasına olanak bulunmadığı gibi beyanı üzerinden tahakkuk eden geçici vergilerin tahsili amacıyla ödeme emri düzenlenmesinde de hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir. Karar: Serbest avukatlık faaliyetinden dolayı gelir vergisi mükellefi olan davacı adına 1989, 1990, 1991 ve 1992 yılları için beyanı üzerinden tahakkuk ettirilen geçici vergilerin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davayı kabul ederek ödeme emrinin iptali yolunda verilen vergi mahkemesi ısrar kararı temyiz edilmiştir. Verginin yıl içinde ödenmesini sağlamak üzere yürürlüğe konulan, evvelce yürürlükte bulunan peşin vergi ve dahili tevkifat müesseselerine benzer bir uygulama içeren ’geçici vergi’ mükerrer 120. maddede düzenlenmiş, 01.01.1989 tarihinden geçerli olarak yürürlüğe girmiştir. Gerçek usulde vergiye tabi ticari ve mesleki kazanç sahiplerinin, içinde bulunulan vergilendirme döneminin vergisine mahsup edilmek üzere geçici vergi ödemesini öngören ve 3505 sayılı Yasanın 15. maddesiyle Gelir Vergisi Kanununa eklenen mükerrer 120. maddenin beşinci fıkrasında; bir önceki yılda tahakkuk eden geçici verginin, yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilmesi, tahakkuk eden geçici verginin hesaplanan vergiden fazla olması nedeniyle mahsup edilemeyen kısminin, içinde bulunulan yılda ödenecek geçici vergiye mahsubu, bu şekilde de mahsup edilmeyen bölümünün ise diğer vergi borçlarına mahsubu, varsa kalan geçici vergi tutarının, o yıl sonuna değin yazılı olarak istenmesi halinde yükümlüye ret ve iadesi gerektiği belirtilmiştir. Maddenin yedinci fıkrasında ise, içinde bulunulan vergilendirme dönemine ilişkin ödenmemiş geçici verginin; aynı dönemde ticari ve mesleki kazançlar üzerinden tevkif yoluyla ödenen gelir vergisi düzeyindeki kısminin, tevkif yoluyla ödenen verginin belgelendirilmesi koşuluyla terkin edileceği öngörülmüştür. Mükerrer 120. maddenin son fıkrasıyla geçici vergiye ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığı tarafından saptanması kurala bağlanmış ve bu yetkiyi kullanan bakanlık, sözkonusu usul ve esasları 154 ve 157 sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliğinin (4) işaretli bölümünde, mahsup veya terkin işleminin yapılabilmesi için tevkif yoluyla kesilen verginin ticari veya mesleki kazanca ait olması, yükümlülerin bu işlemin yapılmasını yazılı olarak istemeleri ve bu dilekçeye, tevkifatı yapanların imzası, kaşe veya mührünü taşıyan tarihlenmiş yazıları, bir taksit döneminde birden fazla sorumlu tarafından ödeme ve tevkifat yapılan durumlarda da tevkifatın; sorumluların adı, soyadı ve unvanı, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası, ödemenin türü, tutarı ve yapılan tevkifatı gösterir mükellef tarafından düzenlenecek bir listenin ekleneceği belirtilmiştir. içinde bulunulan yıla ilişkin tahakkuk ettirilen geçici verginin ödenmemiş kısminin aynı yıl içinde elde edilen ticari ve mesleki kazancın kaynağında kesilmiş olan gelir vergisi düzeyinde kalmak üzere ve genel tebliğde açıklanan şekilde belgelendirilmesi koşuluyla tahakkuktan terkini, her iki verginin ayrı ayrı yıllık beyannamede hesaplanan vergiden mahsup edilmekte olması nedeniyle öngörülmüştür. Vergisi kaynağında kesilen ticari ve mesleki kazançlardan oluşan yükümlüler, yıllık beyannamelerinde her iki vergiyi birden mahsup edebilecekken, mükerrer 120. maddeye göre kaynağında kesilen vergi düzeyinde tahakkuk eden geçici verginin ödenmemiş kısminin terkinim isteyen yükümlüler, tevkif yoluyla ödedikleri vergiyi ve geçici. verginin terkin edilmeyen kısmım mahsup edebileceklerdir. Kaynakta tevkif yoluyla ödenmiş verginin, tahakkuk etmiş ancak henüz ödenmemiş geçici vergiyi azaltıcı etkisi yükümlülerin seçimine bırakılmıştır. Vergi idaresinden yazılı olarak seçimini bu yolda kullandığım belirterek geçici verginin kısmen veya tamamen terkini istenmedikçe, idarenin kendiliğinden bu yolda işlem yapması sözkonusu olmayacağı gibi, isteğin varlığı halinde de yasada öngörülen belgelendirme koşulunu gereği gibi yerine getirmeyen yükümlülerin tahakkuk etmiş ancak ödenmemiş geçici vergi taksitlerinin silinmesine de olanak bulunmamaktadır. Dosyanın incelenmesinden; Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık 1991 dönemlerine ilişkin geçici vergi tahakkukunun, vergisi kaynağında kesilen mesleki kazancı nedeniyle yapılan tevkifat düzeyinde terkininin, açıklanan usulde belgelenerek istenmediği anlaşılmaktadır. Tevkif yoluyla ödenen vergiler ile önceki yıl beyannamesine dayanılarak hesaplanan ve tahakkuk ettirilen geçici verginin tümü yıllık vergiden fazla ise bu fazlalığın, kanunda öngörülen usullere göre diğer vergilere mahsubu ya da iadesi sağlanabileceğinden, tahakkuk etmesine karşın taksit sürelerinde ödenmemiş geçici verginin ödeme emriyle istenmesinin mükerrer vergilemeye neden olacağı görüşü yerinde değildir. Bu gerekçeyle ödeme emrinin iptalinde hukuka uygunluk görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, vergi dairesi müdürlüğünün temyiz isteminin kabulüyle Vergi Mahkemesinin direnme kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından yargılama giderleri yönünden hüküm kurumasına gerek bulunmadığına oyçokluğu ile karar verildi. karşı OY: X Dosyada; serbest avukatlık yapınan davacı adına, 1989, 1990, 1991 ve 1992 takvim yılları için beyanname üzerinden tahakkuk ettirilen, ancak .vadesinde ödenmeyen geçici verginin tahsili amacıyla düzenlenerek 8.7.1993 tarihinde tebliğ olunan ödeme emrini iptal eden vergi mahkemesinin kararının Danıştay Dördüncü Dairesince bozulmasından sonra, aynı vergi mahkemesince verilen direnme kararının temyizen bozulması istenilmektedir. Gelir Vergisi Kanunu’na 3505 sayılı Kanunun 15. maddesiyle eklenen mükerrer 120. maddeye göre, geçici vergi; gerçek usulde gelir vergisine tabi ticari kazanç sahipleri ile serbest meslek erbabından, cari vergilendirme döneminin gelir vergisine mahsup edilmek üzere alınan vergi olarak tanımlanmıştır. Buna göre; aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca bir önceki yıla ait olup cari yıl içinde verilen beyanname üzerinden hesaplanarak tahsil edilen geçici verginin, cari yıla ait olup sonraki yılda verilecek yıllık gelir vergisi beyannamesi üzerinden hesaplanacak vergiden mahsup edilmesi gerekmektedir. Bunun sonucu olarak, zamanında tahakkuk ettirilmesine karşın vadesinde tahsil edilemeyen geçici verginin cari vergilendirme yılma ait beyan, dolayısıyla + tahsil edilmesi olanaklı değildir. Bu vergi için, yalnızca 6183 sayılı Kanununun 51. maddesi uyarınca gecikme zammı hesaplanması gerekir. Olayda da, dava konuşu ödeme emrinin düzenlenip davacıya tebliğ olunduğu tarihte, konuşu olan geçici vergilerin mahsup dönemlerinin geçmiş bulunduğu açık olduğundan, temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, ödeme emrini iptal eden ve sonucu itibarıyla yerinde görülen vergi mahkemesi direnme kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte değildir. Öte yandan; cari vergilendirme dönemi geçmiş bulunduğundan, mükerrer 120. maddenin cari vergilendirme döneminde uygulanabilecek nitelikte olan 7. fıkrası hükmünün, olaya uygulanması olanaklı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddi gerekeceği oyu ile aksi yolda verilen çoğunluk kararma katılmıyoruz. XX Temyiz başvurusu; serbest meslek kazancıdan dolayı gelir vergisi mükellefi olan davacı adına, 19891992 yıllarına ait beyanname üzerinden tahakkuk ettirilen, ancak vadesinde ödenmeyen geçici verginin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrini iptal eden vergi mahkemesi kararının Danıştay Dördüncü Dairesince bozulması üzerine verilen ısrar karanının temyizen bozulması istemine ilişkindir. Gelir Vergisi Kanunu’na 3505 Sayılı Kanun’la eklenen mükerrer 120. maddeye göre; geçici vergi, gerçek usulde gelir vergisine tabi ticari kazanç sahipleri ile serbest meslek erbabının, cari vergilendirme döneminin gelir vergisine mahsup edilmek üzere ödenen vergidir. Aynı maddenin 5. fıkrasında da, tahakkuk ettirilen geçici verginin cari vergilendirme döneminin gelir vergisine mahsup edilmesi öngörülmüştür. Buna göre; tahakkuk eden geçici verginin, vadesinde ödenmiş olmasa dahi, açıklanan şekilde mahsubunu yapılması; ödenmeyen verginin ise 6183 Sayılı Kanun hükümlerine göre takibi tabii bulunmaktadır. Bu bakımdan; olayda, belgelendirilemediği için tevkif yoluyla ödendiği iddia olunan vergilerin geçici vergiye mahsubuna olanak bulunmamakla birlikte, dava hakkında karar verilebilmesi, dava konuşu ödeme emri ile istenilen geçici vergilerin ilgili bulundukları vergilendirme döneminin gelir vergisine mahsup edilip edilmediklerinin bilinmesine bağlı bulunmaktadır. Dosyada ise, bu konuda bilgi yoktur. Bu husus, mahkemece de araştırılmış değildir. Bu nedenle, temyize konu kararın, anılan araştırma yapılarak sonucuna göre yeniden karar verilmek üzere bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.