Danıştay Üçüncü Daire
Mükellefler, ihtirazı kayıt koymaksızın beyan ettikleri matrahta hata bulunsa dahi doğrudan dava (düzeltme şikayet yoluna başvurulabileceği) açamazlar. İstemin Özeti: Üç taşıtı ile nakliyecilik yapan davacının ihtirazi kayıt koymaksızın birden sonra vasıtaları için hayat standardı temel gösterge tutarım % 50 artırmak suretiyle verdiği 1995 takvim yılma ait beyannamesi üzerinden adına tahakkuk ettirilen gelir ve geçici gelir vergisine karşı açılan davayı; davacının iki ve üçüncü vasıtadan dolayı hayat standardı tatbik edilmemesi gerektiği yolundaki iddiasının matrahta hata anlamına geldiği 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 378. maddesinde, mükelleflerin beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamayacakları belirtilmiş ise de, vergi hatalarına ait hükümlerin mahfuz olması nedeniyle davalı idarenin mükelleflerin kendi beyanlarına karşı dava açamayacakları yolundaki iddiasında isabet görülmediği, öte yandan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'na 3689 sayılı Kanunla eklenen geçici 35. maddesinde; aynı veya ayrı nev'i birden fazla işyerinde ticari faaliyette bulunan mükelleflerin temel gösterge tutarının, birden sonraki herbir işyeri için % 50 oranında artırılarak uygulanacağının, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 156. maddesinde ise, ticari, sınai, zirai veya mesleki bir faaliyetin icrasına tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yerlerin işyeri olarak tanımlandığının, aynı Kanunun 5. maddesinde de, gelir vergisi mükelleflerinin ve sermaye şirketlerinin her yılın Mayıs ayının son gününe kadar vergi tarhına esas olan kazanç tutarları ile bunlara isabet eden vergi miktarlarım gösteren levhayı merkezlerine, şubelerine, satış mağazalarına, iş sahipleri ile mükellefler tarafından kolayca okunup görünecek şekilde asmak zorunda olduklarının belirtildiği, bu hükümlerden; ticari, sınai, zirai veya mesleki faaliyetin icrasına tahsis edilen bir yerin işyeri olarak kabul edilebilmesi için bu yerine kanunda tanım ve anlamı verilen niteliklere sahip ve müşterilere mal teslimi yapılan hizmet ifa edilen bir yer elması, faaliyetin icrası yönünden ayrı ve bağımsız nitelikleri sahip bulunması gerektiğinin anlaşıldığı, buna göre taş, kum, çakıl nakliyesi işiyle uğraşan davacının sözkonusu faaliyetini sürdürebilmesi için ticari açıdan gerekliliği açık olana nakil vasıtalarının herbirinin ayrı birer işyeri olarak kabul edilemeyeceği, dolayısıyla davacının işletmekte olduğu nakil vasıtalarının her birinin ayrı birer işyeri olarak kabul edilmek suretiyle hayat standardı uygulamasında kanuna uyarlık görülmediğinden birden fazlaya ilişkin vasıtadan dolayı tahakkuk ettirilen vergide yasal isabet görülmediği gerekçesiyle kabul ederek birden fazlaya ilişkin vasıtalardan dolayı tahakkuk ettirilen vergiyi kaldıran Vergi Mahkemesinin kararının: davacının ihtiraz! kayıt koymaksızın verdiği beyannamesinde bildirdiği matrah üzerinden yapılan tahakkuk işleminde kanuna aykırılık bulunmadığı, mükelleflerin beyan ettikleri matrahlara itiraz edemeyeceği ileri sürülerek bozulması istemidir. Karar: 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 378. maddesinin ikinci fıkrasında; mükelleflerin beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamayacakları, ancak bu kanunun vergi hatalarına ait hükümlerinin mahfuz olduğu hükme bağlanmıştır. Dava dosyasının incelenmesinden, davacının ihtiraz! kayıt koymaksızın verdiği beyannamesinde birden sonraki herbir vasıta için hayat standardı temel gösterge tutarının % 50 artırıldığı anlaşılmakta olup, mahkemece olayda vergi hatası bulunduğu kabul edilmek suretiyle birden fazla vasıta için mükellefçe beyan edilen matrah üzerinden tahakkuk ettirilen verginin terkinine karar verilmiş ise de, kanun maddesinden mükelleflerin beyan ettikleri matrahlara ve du matrahlar üzerinden tahakkuk ettirilen vergilere karşı itiraz edemeyecekleri açık bir şekilde hükme bağlanmış olup, fıkrada bu kanunun vergi hatalarına ait hükümlerinin mahfuz olduğuna değinilmiş olması, düzeltme ve şikayet yolunun kendi usul ve kuralları içinde uygulanabileceğini belirtmek için olup. vergilendirme hataları kapsamındaki işlemlerin dava yoluyla çözümleneceği anlamında bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Bu durumda mükellefçe ihtirazi kayıt konmaksızın beyan edilen matrah üzerinden yapılan tahakkuk işlemine karşı açılan davanın reddi gerekirken aksi yolda verilen mahkeme kararında yasal isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesinin kararının bozulmasına oybirliğiyle karar verildi.