|
Dairesi
Ticari faaliyette kullanılan aracın düşük bedelle satışı halinde takdir komisyonunca satış bedelinin emsaline uygun olup olmadığının Ticaret Odası, şoförler ve Otomobilciler Derneği île gerekli görülecek ilgili merciler nezdinde araştırma yapılarak tespiti gerekir. Böyle bir araştırma yapılmadan kas
|
|
Karar No
1997/2922
|
|
Esas No
1996/4345
|
|
Karar Tarihi
19-09-1997
|
|
|
Danıştay Onbirinci Daire
Ticari faaliyette kullanılan aracın düşük bedelle satışı halinde takdir komisyonunca satış bedelinin emsaline uygun olup olmadığının Ticaret Odası, şoförler ve Otomobilciler Derneği île gerekli görülecek ilgili merciler nezdinde araştırma yapılarak tespiti gerekir. Böyle bir araştırma yapılmadan kasko sigorta değeri esas alınarak takdirde bulunulması hatalıdır. İstemin Özeti: Yükümlü adına kayıtlı aracın 1994 yılında satılması sonucu beyan edilen satış bedelinin düşük bulunması nedeniyle takdir komisyonu kararma dayanılarak 1994/Mayıs dönemi için re’sen katma değer vergisi salınmış, kaçakçılık cezası kesilmiştir. Vergi Mahkemesi kararıyla; 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 27. maddesi ile 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 267. maddelerinde emsal bedeli konularının düzenlendiği, 492 Sayılı Harçlar Kanununun 43. maddesinin sonuna 3689 Sayılı Kanunun 10. maddesiyle eklenen fıkra ile getirilen kasko sigorta değerinin ise, sadece noter harçları uygulaması ile ilgili olduğu ve bunun diğer vergilere yaygınlaştırılmasının mümkün bulunmadığı, olayda, alımsatıma taraf olanlar bilindiğine ve gerçek usulde vergilendirildiğine göre tarafların bilgisine başvurulması ve gerekirse defter ve belgeleri üzerinde karşıt inceleme yapılması suretiyle taşıtın beyan edilen satış değerinin doğruluğunun araştırılıp saptanması gerekirken salt yasal zorunluluktan dolayı satış senedinde gösterilen kasko sigorta değeri esas alınmak suretiyle takdir edilen matrah farkı üzerinden yükümlü adına cezalı vergileme yapılmasında yasal uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu tarhiyat kaldırılmıştır. Vergi Dairesi Müdürlüğünce; kasko sigorta değeri esas alınarak yapılan tarhiyatın yerinde olduğu ileri sürülerek mahkeme kararının bozulması istenilmektedir. Karar: Uyuşmazlıkta, nakliyecilik faaliyetinde bulunan ve 1994 yılında sattığı araç için 130.000.000 TL satış bedeli beyan eden yükümlü adına aracın kasko sigorta değeri esas alınarak takdir komisyonunca takdir edilen 193.000.000 TL matrah üzerinden salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisine karşı açılan davayı kabul ederek, uyuşmazlık konusu cezalı tarhiyatı kaldıran Vergi Mahkeme si kararının Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 27. maddesinin 1. fıkrasında, bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile bedelin mal, menfaat hizmet gibi paradan başka değerler olması halinde matrahın, işlemin mahiyetine göre emsal bedeli veya emsal ücreti olduğu, 2. fıkrasında, bedelin emsal bedeline veya emsal ücretine göre açık bir şekilde düşük olduğu ve bu düşüklüğün mükellefçe haklı bir sebeple açıklanamadığı hallerde de, matrah olarak emsal bedeli veya emsal ücretinin esas alınacağı, 3. fıkrasında, emsal bedeli ve emsal ücretinin Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tespit olunacağı hükme bağlanmıştır. Diğer taraftan, Vergi Usul Kanununun emsal bedeli ve emsal ücreti başlıklı 267. maddesinde, emsal bedel gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değer olarak tanımlanmış, takdir esnasında da takdir komisyonunca maliyet bedeli ve piyasa kıymetleri araştırılmak ve kullanılmış eşya için ayrıca yıpranma dereceleri nazara alınmak suretiyle takdir yapılacağı, takdir edilen bedellere mükelleflerin Vergi Mahkemesinde dava açma hakkının mahfuz olacağı belirtilmiştir. Olayda, 1994 yılı Mayıs ayında satılan araç için yükümlünün katma değer vergisine esas matrahı teşkil eden satış bedelini 130.000.000 TL beyan ettiği, idarece bu değerin düşük görülmesi üzerine olayın takdir komisyonuna sevk edildiği, takdir komisyonunca, anılan yasa hükmünde belirtilen hususlara uyulmadan aracın kasko sigorta değeri esas alınarak 193.000.000 TL’nın matrah olarak takdir edilmesi sonucunda, takdir edilen matrahtan beyan edilen miktar düşülmek suretiyle katma değer vergisi salınarak, kaçakçılık cezası kesilmiştir. Ticari faaliyette kullanılan aracın satışı nedeniyle beyan edilen satış bedelinin idarece düşük görülmesi üzerine olayın takdir komisyonuna sevk edilmesi yerindedir. Ancak takdir komisyonunca aracın gerçek satış değerinin ne olabileceği konusunda herhangi bir araştırma yapılmaksızın doğrudan kasko sigorta değeri esas alınarak takdirde bulunulması hatalıdır. Nitekim 28.1.1993 tarih ve 21479 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 170 seri no.lu Gelir Vergisi Tebliğinin (D) bölümünde, ’Gelir ve kurumlar vergisi uygulaması bakımından, mükelleflerin satışım yaptıkları motorlu kara taşıtlarına ilişkin esas alacakları tutar, gerçek satış bedelidir. Ancak gerçek satış bedelinin emsallerine göre bariz bir şekilde düşük beyan edilmesi halinde, taşıtın gerçek satış bedelinin tespiti yoluna gidilebilecektir. Bu tespit işlemi sırasında, diğer unsurlarla birlikte satış tarihi itibariyle geçerli olan kasko sigortasına esas alınan bedelden de yararlanılabileceği tabiidir/denildiği gibi olay tarihinden sonra çıkarılmış olmakla beraber Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğünün 6.5.1994 Gün ve 1994/2 Sıra No.lu İç Genelgesinde’...bazı vergi dairelerinin gerçek satış bedelleri konusunda hiçbir araştırma yapmadan kasko sigortasına esas bedelleri kullanarak mükellefler adına tarhiyat yaptıkları anlaşılmıştır. Bu uygulama idare ve mükellefler arasında gereksiz ihtjlaflara neden olmaktadır. Bu tür ihtilaflara yer verilmemesi açısından sadece kasko bedellerinden hareketle mükellefler adına tarhiyat yapılmaması, gerçek satış bedellerinin tespiti sırasında diğer hususların da incelenmesi gerekmektedir.’ denilerek, yürürlükteki yasa hükümleriyle takip edilen amacın, satılan araçla rin tüm özellikleri, yıpranma ve hasar durumlar} ve piyasa koşulları gözönüne alınarak gerçek satış bedelinin bulunması olduğu belirtilmiştir. 2577 Sayılı idari Yargılama Usulü Kanununun 20. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştay ile idare ve Vergi Mahkemelerinin, bakmakta oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri kendiliklerinden yapacakları mahkemelerin belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebilecekleri belirtilmek suretiyle, idari yargı yerlerine geniş bir re’sen araştırma yetkisi tanınmıştır. Bu itibarla, takdir komisyonunca takdir edilen ve uyuşmazlık konusu cezalı tarhiyatın dayanağım oluşturan bedelin, 3065 Sayılı Kanun ile 213 Sayılı Kanunun yukarıda açıklanan maddelerinde tanımı yapılan emsal bedeline uygun olup olmadığının tespiti amacıyla, Ticaret Odası, Şoförler ve Otomobilciler Derneği ile gerekli görülecek başka ilgili merciler nezdinde yapılacak araştırma sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, tarhiyatın yazılı gerekçeyle terkinine ilişkin mahkeme kararında isabet görülmemiştir. Ancak araç satışları noter kanalıyla yapıldığı için idarenin bilgisi dışında kalamayacağından fark matrah bulunması durumunda kaçakçılık cezası yerine kusur cezası uygulanması gerekmektedir. ; Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, Vergi Mahkemesi kararınin yukarıda belirtilen hususlar gözönüne, alınarak yeniden bir karar verilmek üzere bozulmasına dosyanın anılan mahkemeye gönderilmesine, oybirliğiyle karar verildi.
|
|