|
Dairesi
Kat karşılığı arsa teslimlerinde arsanın gerçek değerinin inşa edilecek bağımsız bölümlerin arsa sahibine teslim edilecek kısmı üzerinden emsal bedeline göre saptanması gerekir.
|
|
Karar No
1997/2822
|
|
Esas No
1996/4278
|
|
Karar Tarihi
17-09-1997
|
|
|
Danıştay Onbirinci Daire
Kat karşılığı arsa teslimlerinde arsanın gerçek değerinin inşa edilecek bağımsız bölümlerin arsa sahibine teslim edilecek kısmı üzerinden emsal bedeline göre saptanması gerekir. İstemin Özeti: inşaat ve taahhüt işi ile uğraşan yükümlü şirket adına 1989 yılı Mart, Mayıs, Temmuz, Kasım ve Aralık dönemlerine ilişkin olarak kaçakçılık ve kusur cezalı katma değer vergisi tarh edilmiştir. Vergi Mahkemesi kararı ile; olayda yükümlü şirketin, aktifine kayıtlı bulunan arsasını inşaat yapımı ve satış vaadi sözleşmesi ile konut ve işyeri karşılığı müteahhide devretmesinin katma değer vergisine tabi olduğundan söz edilerek adına vergi inceleme raporuna dayanılarak tarhiyat yapılmışsa da, kendine özgü hukuki statüsü olan ve trampa hükümleri ile de ilişkilendirilmesi mümkün olmayan sözkonusu işlemin benzetmeye dayanılarak vergiye tabi bir işlem olarak nitelendirilmesi, verginin kanuniliği kuralı ile de bağdaşmayacağından yapılan tarhiyatta isabet olduğundan bahsedilemeyeceği gerekçesiyle cezalı katma değer vergisini terkin etmiştir, idare, inceleme raporuna dayanılarak yapılan tarhiyatta isabetsizlik olmadığım ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir. Karar: Uyuşmazlık, 1985 yılında satın alınarak aktife kaydedilen taşınmazın bir bölümünün, 1987 yılında inşaat karşılığında yapılan devir sözleşmesiyle arsa üzerine inşa edilecek bağımsız bölümlerin % 62’si müteahhide, % 32’si kendisine kalacak biçimde müteahhide maliyet bedeli üzerinden devredilmesinin inceleme elemanı tarafından bedelin belirlenmesi yönünden eleştirilerek arsanın emsal bedelinden daha düşük bir bedel üzerinden tapuda devredilmesi ve bu değer üzerinden müteahhide fatura düzenlenmesi yerinde bulunmayarak 213 sayılı Kanunun 267. maddesinin 3. sırasında yeralan takdir esasına göre, yapılacak inşaatın birim değerleri dikkate alınarak hesaplanan bedelin müteahhide devredilen arsanın karşılığı olduğu kabul edilmek suretiyle saptanan matrah farkı üzerinden cezalı katma değer vergisi tarh edilmesinden doğmuştur. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 27. maddesinin 1. fıkrasında, bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile bedelin mal, menfaat, hizmet gibi paradan başka değerler olması halinde matrahın, işlemin mahiyetine göre emsal bedeli veya emsal ücreti olduğu, 3. fıkrasında da emsal bedeli ve emsal ücretin Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tespit olunacağı kurala bağlanmış, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 267. maddesinde ise emsal bedeli gerçek bedeli belli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değer olarak tanımlanmıştır. Bu şekilde tanımı yapılan emsal bedelinin hangi usullere göre tespit edileceği yukarıda sözü edilen 267. maddede belirtilmiş olup, bunlar sırası ile ortalama fiyat esası, maliyet bedeli esası ve takdir esasıdır. Emsal bedelin saptanmasında bu sıralamaya uyulması, başka bir anlatımla, önce ortalama fiyat esası uygulanması, bu usulün uygulanmaması halinde 2. sıradaki maliyet bedeli esasinin gözönüne alınması eğer bu usul ile de emsal bedel saptanamıyorsa ancak o zaman takdir esası yöntemine başvurulması gerekecektir. Bu arada, değerleme sırasında mükelleflere bizzat tespit olanağı tanıyan maliyet bedeline göre emsal bedelinin belirlenmesi sırasında bazı hususların da dikkatten uzak tutulmaması gerekir. Bu hususlardan en önemlisi, mükellefçe belirlenen maliyet bedelinin, gerçek duruma ve yasal kayıtlara uygunluğunun tespit edilmesidir. Amaç, değerlemeye konu kıymetin, değerleme günündü satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değeri saptamak ve bu suretle vergilemenin gerçek veya gerçeğe en yakın tutarlar üzerinden yapılmasını sağlamak olduğuna göre mükellefçe belirlenen maliyet bedelinin doğru olup olmadığının araştırılması zorunludur. Ancak, yapılan araştırma ve incelemeler sonucunda mükelleflerce maliyet bedelinin gerçek değerler ve bilgiler doğrultusunda tespit edilemediğinin belirlenmesi halinde, gerçek maliyetin tespiti yoluna gidilmesi gerekliliği de açıktır. Gerçek maliyet bedelinin belirlenememesi hallerinde ise bu esasın uygulanması olanağı kalmayacağından emsal bedelin takdir esasına göre tespiti yoluna gidilmelidir. Olayda, yükümlü şirket emsal bedelini, Yasa’nın kendisine tanıdığı olanağı kullanarak maliyet bedeline göre tespit etmiştir. Yükümlü şirketin, emsal bedelin hesabına esas olmak üzere belirlediği maliyet bedelinin, kayıtlara ve belgelere aykırı olduğu yolunda herhangi bir tespit yapılmamıştır. Bu nedenle, yükümlü .şirket tarafından yapılan işlemde yasaya aykırılık görülmemişse de mahkemece, devredilen taşınmaz bölümünün maliyet bedelinin doğru olup olmadığı hususu araştırılmaksızın karar verilmesinde isabet görülmemiştir. Bu sebeple, mahkemece, yükümlü şirketin belirlediği maliyet bedelinin gerçek ve gerçeğe en yakın değeri içerdiğinin, yapılacak araştırma ve incelemelerle tespit edilmesi gerekli görülmüştür. Yapılacak bu inceleme sonucunda maliyet bedelinin doğruluğunun tespiti halinde maliyet bedelinden hareketle emsal bedeli tespiti esası uygulanarak, aksi takdirde takdir esasına göre belirlenmiş olan emsal bedelinin incelenmesi suretiyle karar verilmesi gerekmektedir. Öte yandan, yukarıda anılan esaslara ilişkin olarak yapılacak araştırma sonucuna göre karar verilirken, 213 sayılı Kanunun 3B maddesinde yeralan ’vergilendirmede vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyeti esastır.’ genel kuralı gereğince, dosyada mevcut vergi inceleme raporu, eki tutanak ile takdir komisyonu kararının incelenmesinden, kat karşılığı devredilen arsalara düzenlenen faturaların toplam tutarının 32.537.500 TL. civarında olması, kat karşılığı arsa devirlerinde, arsanın gerçek değerinin, arsa üzerine inşa edilecek bağımsız bölümlerin arsa sahibine teslim edilecek kısminin gerçek değeri ile ölçülebileceği olgusunun göz önünde bulundurulması, ayrıca, idarece, takdir esasına göre,devredilen arsaların emsal bedeli tespit edilirken mükellef beyanı ile o yıl için Resmi Gazete’de yayımlanan inşaat birim maliyet bedeli gibi objektif esasların dikkate alındığı hususunun da değerlendirilmesi gerekeceği doğaldır. Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesinin kararının yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda yeniden karar verilmek üzere bozulmasına oyçokluğu ile karar verildi.
|
|