|
Dairesi
Davacı şirketin yapımına yeni başladığı dairelerin satışım bir kısmı peşin bir kısmı birden fazla yıla yayılan aylık taksitlerle ve senede bağlı olarak gayrimenkul satış vaadi sözleşmesiyle satılması üzerine vadesi gelmemiş senetler yıl sonu itibariyle reeskonta tabi tutulamaz.
|
|
Karar No
1997/2742
|
|
Esas No
1997/1879
|
|
Karar Tarihi
30-06-1997
|
|
|
Danıştay Üçüncü Daire
Davacı şirketin yapımına yeni başladığı dairelerin satışım bir kısmı peşin bir kısmı birden fazla yıla yayılan aylık taksitlerle ve senede bağlı olarak gayrimenkul satış vaadi sözleşmesiyle satılması üzerine vadesi gelmemiş senetler yıl sonu itibariyle reeskonta tabi tutulamaz. İstemin Özeti: Yükümlü şirketin ihtirazi kayıtla verdiği 1994 yılı Kurumlar Vergisi beyannamesi ile 1995/Nisan dönemine ait muhtasar beyannamesi üzerinden tahakkuk eden kurumlar, geçici kurumlar ve gelir (stopaj) vergilerine karşı açılan davayı, 213 sayılı Vergi Usul Yasası’nın 281 ve 285. maddelerinin birlikte değerlendirilmesinde alacak ve borç senetlerinin reeskonta tabi tutulmasının temel koşulunun, işletmeye dahil senedin gerçek bir alacak olarak kabul edilmesi için tahakkuk esası gereğince hasılat olarak kayıtlara intikal etmesi gerektiği ve bunun satışa konu mal ve hizmetin teslim edilmesiyle mümkün olduğu, davacı şirketin konut inşaatına başladığı, konutların satışlarının konut talebinde bulunan kişilerle şirket arasında düzenlenen noter onaylı satış sözleşmeleri ile yapıldığı, konut bedellerinin bir kısmı peşin alınıp bakiyesi için Ağustos/1994 ayından başlayan ve Aralık/1996ayında biten her ay için muhtelif miktarlı senetler düzenlendiği, 1994 yılı sonu itibariyle bu senetlerden henüz vadesi gelmemiş olanların reeskonta tabi tutulmak istendiğinin anlaşıldığı, bu konutların uyuşmazlık döneminde henüz yapımının devam ettiği, alıcılara teslim edilmediği, müşterilerden alınan para ve senetlerin avans niteliğinde olduğu, bu senetler şirket portföyünde olsalar da bunlar karşılığı, şirketin alıcılara konut teslimi mükellefiyeti altına girmiş olması nedeniyle Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre bu senetlerin şirkete mal olmuş gerçek bir alacak senedi gibi kabul edilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle reddeden Vergi Mahkemesi kararının; şirketin tüm gelirinin konut satışı işinden kaynaklandığı, bu satış işleminden dolayı şirket portföyüne giren alacak senetlerinin reeskonta tabi tutulmasının çelişkili olduğu, alacak senetlerinin piyasada kullanıldığı ve emre muharrer senedin tüm özelliklerini taşıdığı ileri sürülerek bozulması istemidir. Karar: Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan vergi mahkemesi kararının kurumlar ve geçici kurumlar vergilerine ilişkin hüküm fıkraları aynı gerekçe ve nedenlerle dairemizce de uygun görülmüş olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bu kısminin bozulmasını sağlayacak durumda bulunmamıştır. Gelir (stopaj) vergisine ilişkin hüküm fıkrasına gelince; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 3946 sayılı Kanun’un 22. maddesiyle değişik 94. maddesinde, kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı ile zirai kazançlarım bilanço veya zirai işletme esasına göre tespit eden çiftçilerin, maddenin alt bentlerinde sayılan ödemeleri nakden veya hesaben yaptıkları sırada istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları, aynı maddenin 6/b bendinde, dağıtılsın veya dağıtılmasının 75. maddenin ikinci fıkrasının 4 numaralı bendinde yazılı menkul sermaye iratlarından tevkifat yapılacağı, 3946 sayılı Kanun’un 16. maddesiyle değişen 75. maddenin 2. fıkrasının 4. bendinde ise menkul sermaye iradinin, Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca yıllık veya özel beyanname veren kurumların, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancıdan, hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan kısım olduğu hükme bağlanmıştır. Özetlemek gerekirse Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesinin 6/b bendi hükmü gereği olarak aynı Kanun’un 75. maddesinin 2. fıkrasının 4. bendinde tanımlanmış olan menkul sermaye iradından da tevkifat yapılacaktır. Ancak 94. maddesinin 2. fıkrasının 4. bendinin yukarıda değinilen hükmü uyuşmazlık döneminde yürürlükte olmayıp, 1.1.1995 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 75. maddesinin ikinci fıkrasının 4. bendinin uyuşmazlık döneminde yürürlükte bulunan hükmünün ise sadece dar mükellefiyete tabi kurumları ilgilendirmesi nedeniyle olayımıza uygulanması olanağı bulunmamaktadır. Bu bakımdan,davacının 1994 takvim yılı gelirinin anılan hükümler uyarınca tevkifata tabi tutulmaması gerektiğinden aksi yolda verilen mahkeme kararında yasal isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle gelir (stopaj) vergisine ilişkin temyiz isteminin kabulüne, Vergi Mahkemesinin kararının bu kısma ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasına, kurumlar ve geçici kurumlar vergisine ilişkin temyiz isteminin reddine, oybirliği ile karar verildi.
|
|