Danıştay Üçüncü Daire
Tarımsal kalkınma kooperatifinin sahibi bulunduğu arsayı, üzerindeki tavuk üretme tesis ile birlikte üçüncü şahsa satmasının ve bedelinin bir kısmım ortaklara dağıtıp, kalanım bankaya yatırarak faiz geliri elde etmesinin ortak dışı işlem sayılacağı ancak kazancın tespiti sırasında defter ve belgelerde yazılı maliyet bedelinin, Gelir Vergisi Kanunu'nun 38. maddesinin son fıkra hükmüne ve 49 no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nde açıklanan esaslara göre yeniden değerlemeye tabi tutulması gerekir. İstemin Özeti: Davacı kooperatifin sahibi bulunduğu arsayı ortaklar dışında kalan üçüncü şahsa satmak suretiyle muafiyet şartlarım ihlal ettiğinin tespit edilmesi üzerine düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak 1992 takvim yılı için adına salınan kurumlar vergisi ile kesilen kaçakçılık cezasına karşı açılan davayı; 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun muaflıklara ilişkin 7. maddesinin 16. bendine göre, kooperatiflerin esas olarak kurumlar vergisi mükellefi sayıldığı ancak kurumlar vergisinden muaf tutulmaların in kanunen belli edilen şartları bir arada taşımaları ile mümkün olduğu, bu nedenle esas mukavelelerjnde maddede anılan kayıt ve şartlara yer vermekle beraber bu kayıt ve şartlara fiilen uymayan kooperatiflerin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanamayacağı, bu durumda, kooperatifin sahibi bulunduğu arsayı üçüncü kişiye satarak elde ettiği gelirin bir kısminin ortaklara dağıtılması, bir kısminin bankaya yatırılması suretiyle faiz geliri sağlanması davacı kooperatifin esas amacıyla bağdaşmadığı gibi, yapılan muamele ortak dışı işlem sayılacağından Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 7/16. maddesinde öngörülen, münhasıran ortaklarla iş görülmesi şartının ihlal edilmesi karşısında muafiyetten yararlandırılmayarak kurumlar vergisine tabi tutulmasında yasaya aykırılık görülmediği, ancak matrah farkı davacı kooperatifin kanuni defter ve belgelerinin incelenmesiyle saptandığından ve olayın içeriğine göre davacı kooperatifin kaçakçılık kastinin bulunmadığı sonucuna varıldığından, kesilen kaçakçılık cezasının kusur cezasına dönüştürülmesinin uygun görüldüğü gerekçesiyle kısmen kabul ederek kurumlar vergisin) onayan, kaçakçılık cezasını kusur cezasına çeviren Vergi Mahkemesi kararının; davacı tarafından, kooperatifin sahip olduğu arsayı ortaklar dışında bir kişiye satmasının ortak dışı işlemde bulunma olarak değerlendirilemeyeceği, kaynak ne olursa olsun faiz gelirleri kooperatif bünyesinde kaldığından ve gayesine uygun olarak kullanıldığından muafiyetten yararlanması gerektiği, Gelir Vergisi Kanunu'nun 38. maddesinin son fıkrasına göre, gayrimenkulun iktisap bedeline yeniden değerleme oranları uygulamak suretiyle arsanın maliyet bedelinin hesaplanması gerektiği, vergi dairesi müdürlüğü tarafından ise, Vergi Usul Kanunu'nun 344/8. maddesine göre 1992 yılında 15.000.000 liralık gelirin beyan dışı bırakılması veya hiç beyanname verilmemesi halinde kaçakçılık cezası kesilmesi gerektiği, kasıt unsurunun daha sonra yürürlüğe girdiği ileri sürülerek. bozulması istemidir. Karar: Dosyanın incelenmesinden, davacı kooperatifin 1970 yılında satın aldığı arsayı, üzerine yapılan tavuk üretme tesisi ile birlikte 1992 yılında ortak olmayan bir şahsa sattığı, inceleme elemanınca arsa satış bedelinden, defter kayıtlama göre satılan arsa ve tesisin maliyet değeri olan 170.930 lira ile geçmiş yıl zararları ve 1992 yılı giderleri düşüldükten sonra, kalan kısma K/2 tablosunda yeralan ve arsa satış bedeli ile ortakların aidatlarının bankaya yatırılmasından kaynaklanan faiz gelirlerinin ilave edildiği, daha sonra ortakların aidatlarının bankada saklanmasından kaynaklanan kısminin düşüldüğü, bu şekilde bulunan matrah üzerinden davacı kooperatif adına kaçakçılık cezalı kurumlar vergisi tarhiyatı yapıldığı anlaşılmıştır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 38. maddesinin son fıkra hükmüne ve 49 No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nde açıklanan esaslara göre, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin, iktisap tarihinden itibaren en az iki tam yıl süre ile aktiflerinde yeralan gayrimenkulları elden çıkarmaları halinde maliyet bedeli, bunların iktisap edildiği ve elden çıkarıldığı yıllar hariç olmak üzere her takvim yılı için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenen yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle kazancın tespiti gerekmektedir. Olayda ise, inceleme elemanınca gayrimenkulun defter ve belgelerde kayıtlı maliyet bedeli yeniden değerlemeye tabi tutulmadığı gibi vergi mahkemesince de bu konuda herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Bu nedenle temyize konu kararın eksik inceleme sonucu verildiği anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle davacı temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına, yergi dairesi müdürlüğü temyiz isteminin ise reddine, oybirliğiyle karar verildi.