|
Dairesi
Yükümlü şirketin mal varlığım ilgilendiren hususlarda yetki ve mükellefiyetlerin masanın haklarım korumakla yükümlü ve sorumlu olan iflas idaresine geçeceğinden, tasfiye ve iflas hallerinde mükellefiyetin vergi ile ilgili muamelelerin sona ermesine kadar devam ettiği hükmü dikkate alındığında iflas
|
|
Karar No
1997/2279
|
|
Esas No
1996/3604
|
|
Karar Tarihi
12-06-1997
|
|
|
Danıştay Onbirinci Daire
Yükümlü şirketin mal varlığım ilgilendiren hususlarda yetki ve mükellefiyetlerin masanın haklarım korumakla yükümlü ve sorumlu olan iflas idaresine geçeceğinden, tasfiye ve iflas hallerinde mükellefiyetin vergi ile ilgili muamelelerin sona ermesine kadar devam ettiği hükmü dikkate alındığında iflas idare memurları beyanname vermek zorundadırlar İstemin Özeti : iflas tasfiye işlemlerine devam edilen (K) ithalat ihracat Pazarlama Limited Sirkelinin 1994 yılı TemmuzAralık dönemlerine ait katma değer vergisi beyannamelerinin verilmemesi nedeniyle iflas idare memurları adına iki kat birinci derece usulsüzlük cezası kesilmiştir, Vergi Mahkemesi kararıyla; uyuşmazlığın, iflas idare rnemurlarının Müflis Şirket adına beyanname verme zorunluluğunun bulunup bulunmadığının tespitine ilişkin olduğu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 162. maddesinde, tasfiye ve iflas hallerinde, mükellefiyetin vergi ile ilgili muamelelerin tamamen sona ermesine kadar devam edeceğinin hükme bağlandığı, 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 40/3. maddesinde de, herhangi bir vergilendirme döneminde vergiye tabi işlemleri bulunmayan mükelleflerin de beyanname vermek mecburiyetinde olduklarının öngörüldüğü, öte yandan, icra iflas Kanununun 184. maddesinde, iflasın açıldığı tarihte müflisin haczi kabil bütün mallarının hangi yerde bulunursa bulunsun bir masada toplanacağı ve alacakların ödenmesine tahsis olunacağı, iflasın kapanmasına kadar müflisin uhdesine geçen malların masaya gireceği, müflis namına gelen mektupların iflas idaresi tarafından açılacağı ve sair mevrudelerin de masaya gönderilmesinin posta idaresine bildirileceği, 191. maddesinde, borçlunun iflas açıldıktan sonra masaya ait mallar üzerinde her türlü tasarrufunun alacaklılarına karşı hükümsüz olacağı belirtilmiş, 226. maddesinde ise, masanın kanuni mümessilinin iflas idaresi olduğu, idarenin masanın menfaatlerini gözeteceği ve tasfiye yapacağı hususlarının hüküm altına alındığı, bu hükümlerden, iflasın açılması ile müflisin masaya giren malları üzerinde tasarruf yetkisinin kısıtlandığı, iflas kapanıncaya kadar bu mallar üzerindeki her türlü tasarrufunun alacaklılara karşı hüküm ifade etmediği, doktrinde mal. varlığının, kişinin para ile ölçülebilen mal ve hakların tamamı olarak tanımlandığı, bir kamu alacağı olan ve icra iflas Kanununun 206. maddesine göre, adi ve rehinli alacaklılar sırasında yeralan vergi alacağı da kişinin mamelekini ilgilendirerek, iflas masasına giren mal ve haklarım etkilediği, bu yönüyle vergi beyannamelerinin de kişinin malvarlığını etkileyen unsurlar içinde değerlendirileceği, müflis yükümlünün beyanname vermekle bir menfaati bulunmadığı için gerekli gayret ve çabayı göstermediğinden dolayı doğacak vergi ve cezaların masanın pasifini arttırarak, aktifini azaltacağı, bu durumun masanın alacaklıları yönünden zararlı sonuçlar doğuracağı, bu nedenle, yükümlü şirketin mal varlığım ilgilendiren hususlarda yetki ve mükellefiyetlerin masanın haklarım korumakla yükümlü ve sorumlu olan iflas idaresine geçeceğinden, tasfiye ve iflas hallerinde mükellefiyetin vergi ile ilgili muamelelerin sona ermesine kadar devam ettiği hükmü dikkate alındığında iflas idare memurlarının beyanname vermek zorunda oldukları, bu yükümlülüklerini yerine getirmeyen iflas idare memurları adına usulsüzlük cezası kesilmesinin yerinde olduğu, ancak, olayda re’sen takdir nedeni bulunmadığından kesilen iki kat usulsüzlük cezalarım bir kata indirerek değişiklikle onamıştır. Vergi Dairesi Müdürlüğü, beyanname vermemenin re’sen takdiri gerektirdiği dolayısıyla iki kat kesilen usulsüzlük cezasının yasal olduğu, davacı iflas idare memurları ise, ilgili mevzuatlarda iflas idare memurlarının katma değer vergisi beyannamesi. vermek zorunda olduklarına ilişkin herhangi bir düzenlemenin bulunmadığım ileri sürerek mahkeme kararının bozulmasını istemektedirler. Karar: Temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumdagörülmemiştir. Bu nedenle temyiz isteminin reddine, Vergi Mahkemesi kararının onanmasına oyçokluğu ile karar verildi. ayrışık OY: Her ne kadar Vergi Mahkemesince cezalı dahili tevkifat hakkında karar verilmiş ise de, görüşme tutanağında dava konusunun katma değer vergisi ile dahili tevkifat olarak gösterilmesi ve davanın kabulü şeklinde hüküm tesis edilmesi, ayrıca dahili tevkifatın katma değer vergisine bağlı olması karşısında, sözkonusu eksiklik mahkeme kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. Kaldı ki, aynı nedenle 1990 yılı için yükümlü şirket adına yapılan kaçakçılık cezalı kurumlar vergisinin onanması yolundaki Vergi Mahkemesinin ısrar kararı, Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunun 17.01.1997 Gün ve E:, 1995/415, K: 1997/6 Sayılı kararıyla bozulmuş bulunmaktadır. Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar mahkeme kararının dayandığı gerekçe karşısında yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden, taraflar temyiz isteminin reddi gerektiği oyuyla çoğunluk kararma karşıyım.
|
|