Danıştay Onbirinci Daire
Avukatın ikametgahına levha asmasının faaliyette bulunduğu anlamına gelmeyeceği İstemin Özeti: 1992 yılı MayısKasım dönemlerine ait katma değer vergisi beyannamelerin] vermeyen yükümlü adına takdir komisyonunca belirlenen matrah üzerinden kaçakçılık cezalı katma değer vergisi salınmıştır.
Vergi Mahkemesi kararıyla, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 155/2. maddesinde, çalışılan yere tabela, levha gibi mesleki faaliyette bulunulduğunu ifade eden alametlerin asılmasının, serbest meslek erbabı için işe başlamayı gösterdiğinin hükme bağlandığı, aynı Kanunun 19/1. maddesinde ise vergi alacağının, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğacağının belirtildiği, öte yandan, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 10. maddesinin (a) bendinde ise katma değer vergisinde vergiyi doğuran olayın, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde malın teslimi veya hizmetin ifası anında meydana geleceği hükmüne yer verildiği, davacı bakımından vergi borcunun, vergiyi doğuran olayın, yani avukatlık hizmetinin gerçekleşmesi halinde ortaya çıkacağı, davacının ikametgah olarak kullandığı adreste bina girişi ve daire kapısında asılı bulunan levhaya dayanılarak faaliyete başlanıldığının kabul edilemeyeceği, davalı idarece uyuşmazlık dönemlerine ilişkin olarak faaliyetin sürdürüldüğü yolunda bir araştırma ve saptama yapılmadan takdir komisyonunca takdir olunan matrah üzerinden davacı adına yapılan cezalı tarhiyatta yasal isabet bulunmadığı gerekçesiyle cezalı tarhiyatı terkin etmiştir.
Vergi Dairesince takdir komisyonu kararma istinaden yapılan kaçakçılık cezalı katma değer vergisinin yerinde olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
Karar: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasıni sağlayacak durumda görülmemiştir. Bu nedenle, temyiz isteminin reddine, Vergi Mahkemesi kararının onanmasına oybirliğiyle karar verildi.