|
Dairesi
Gelir vergisi tarhiyatında maliyetler yönünden dikkate alınan belgesiz giderler, katma değer vergisi indirimine konu edilemez.
|
|
Karar No
1997/1834
|
|
Esas No
1996/268
|
|
Karar Tarihi
16-12-1997
|
|
|
Danıştay Onbirinci Daire
Gelir vergisi tarhiyatında maliyetler yönünden dikkate alınan belgesiz giderler, katma değer vergisi indirimine konu edilemez. İstemin Özeti: Toptan gıda maddeleri ticaretiyle uğraşan yükümlünün 1992 yılı işlemleri incelenmesi sonucunda bir kısım hasılatının kayıt ve beyan dışı bırakıldığı ileri sürülerek eylül dönemi için kaçakçılık cezalı katma değer vergisi tarh edilmiştir. Vergi Mahkemesi kararıyla;gelir vergisine karşı açılan davada mahkemelerince verilen karara atıfta bulunarak, inceleme elemanının tespit ettiği matrah farkının aynen kabul edildiği ancak faturasız emtia alışları (502.602.451 lira) dikkate alındığında, tarhı gereken vergi çıkmadığı gerekçesiyle cezalı tarhiyatı terkin etmiştir. Vergi Dairesi Müdürlüğü, inceleme raporuna istinaden yapılan tarhiyatın yasaya uygun olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemektedir. Karar: Uyuşmazlık, 1992 kayıt ve işlemleri incelenen yükümlünün yapılan kaydı’ envanterde bir kısmı fark bulunduğu ve bu emtia kalemlerine ait teslim bedellerinin beyan ve kayıt Tebliğ’de, dava konuşu düzenlemenin, Katma Değer Vergisi Kanununun 29. maddesinin 4 numaralı bendi ile Maliye Bakanlığı’na verilen yetki/e dayanılarak yapıldığı ifade edilmektedir, Sözü edilen bentte ’Maliye Bakanlığı vergi indirimi uygulamasında doğabilecek aksaklıkları, vergi mükerrerliğine ve vergi muafiyetine meydan vermeyecek şekilde, bu kanunun ana ilkelerine uygun olarak gidermeye ve indirimle ilgili usul ve esasları düzenlemeye yetkilidir’ denilmektedir. Mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla ödedikleri vergileri indirmeleri, Kanunun ana ilkelerinden olduğuna ve bunun şart ve istisnaları kanunda ayrı ayrı belirtildiğine göre, tebliğde öngörülen indirim kısıtlamasının ’Kanunun ana ilkelerine’ uygun olduğunun kabulü mümkün değildir. Anayasa’nın 73. maddesi karşısında, böyle bir yetkinin kanunla Maliye Bakanlığı’na verilmesi esasen sözkonusu olamaz. Kaldı ki kanunun 36. maddesinde, ’Bakanlar Kurulu indirim hakkını kısmen veya tamamen kaldırmaya veya yeniden koymaya ve bu şekilde indirim hakkı kısıtlanan mal veya hizmetleri belirlemeye yetkilidir, ’denilmekle, bu yetki açıklıkla Bakanlar Kuruluna tanınmıştır. 36. maddenin açık hükmü karşısında, aynı yetkinin bakanlığa da verildiği düşünülemez. Diğer taraftan tebliğde, promosyon ürünleri nedeniyle ödenen katma değer vergisinin bir bölümünün indirimi, fazlasının gelir veya kurumlar vergisi açısından gider veya maliyet olarak dikkate alınması önerilmekle, promosyon olarak müşteriye verilen malın, bu ürünleri dağıtanların faaliyetlerine ilişkin işlemler nedeniyle ödendiği kabul edilmiş bulunmaktadır. Buna rağmen, kararda bu teslimlerin esas faaliyetle bir ilgisi bulunmadığı, düzenlemenin bu nedenle kanuna uygun bulunduğu yolunda yeralan gerçekleri yerinde ve varılan sonuç için yeteni görmek mümkün değildir. Bu nedenlerle, dava konuşu düzenlemenin yetki aşımı ve kanuna aykırılık nedeniyle iptali gerekirken, davanın reddine karar verilmesinde isabet bulunmadığından, daire kararının bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz. Kayıt dışı bırakıldığı ileri sürülerek eylül dönemi için kaçakçılık cezalı katma değer vergisi tarh edilmesinden doğmuştur. 3065 sayılı Yasanın 1/1. maddesinde ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olacağı, 29. maddesinin 1. fıkrasında, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, kendilerine yapılan (edim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri, 34. maddesinin 1. fıkrasında da yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzunun üzerinde ayrıca gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedilmesi koşuluyla indirilebileceği belirtilmiştir. Uyuşmazlık konuşu tarhiyatın dayanağı olan inceleme raporundan, yapılan kaydı envanter sonucunda, beyaz peynir, sucuk ve tereyağında belgesiz satış yapıldığının tespit edildiği, kayıt ve beyan dışı bırakılan teslim bedelinin 1.463.140.000. lira olduğu, bu tutarın dönemlere dağıtılması sonucunda herbir döneme 7.962.350. lira matrah farkı isabet ettiği, yeniden düzenlenen beyannameler sonucunda eylül ve aralık dönemlerinde tarhı gereken vergi çıktığı, inceleme raporuna ekli tutanağın 7. maddesinde , kayıtlara intikal ettirilmeyen gider ve alış faturası bulunmadığının ifade edildiği, bulunan matrah farkının bilirkişi raporuyla da teyit edildiği, ancak mahkemece verilen kararda yükümlünün faturasız emtia alışları (502.602.451 lira) dikkate alınarak cezalı tarhiyatın terkin edildiği anlaşılmaktadır. Olayda inceleme elemanınca kaydı envanter sonucu tespit edilen faturasız teslim bedellerine ilişkin tutarın matraha ilavesinde yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Zira bulunan matrah farkı gelir vergisi tarhiyatına karşı açılan davada yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda da teyit edilmiştir, Diğer yandan, 3065 sayılı yasanın 29. ve 34. maddelerine göre katma değer vergisinin indirim konuşu yapılabilmesi için alış faturası veya benzeri belgeler üzerinde gösterilmesi ve bu belgelerin yasal defterlere kaydedilmesi gerekmektedir. Uyuşmazlıkta ise, mahkemece dikkate alınan 502.602.451 lira tutarında emtiaya ilişkin alış faturası mevcut olmadığına ve deftere kaydedilmediğine göre, faturasız alışlara ilişkin katma değer vergisinin indirim konuşu yapılmasına yasal olanak bulunmamaktadır. Kaldı ki, indirime konu verginin bir belgeye dayanmaması nedeniyle ödenip ödenmediği de belli değildir. Bu itibarla mahkemenin katma değer vergisi tarhiyatına karşı açılan davada, yukarıda belirtilen 3065 sayılı Yasa’nın anılan maddelerini gözönünde bulundurarak bir karar vermesi gerekirken, gelir vergisi tarhiyatına karşı açılan davada verilen karara atıfta bulunarak cezalı tarhiyatı terkin etmesinde hukuki isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına oybirliği ile karar verildi.
|
|