T.C.
DANIŞTAY
VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU
o DİRENME KARARI NİTELİĞİ TAŞIMAYAN KARARIN TEMYİZİ (Temyizde Görevli Merci)
o TEMYİZDE GÖREVLİ MERCİ (Bozma Kararına Eylemli Uyma Niteliğindeki Yeni Gerekçelerle Önceki Kararda Direnme Kararı)
o BOZMAYA EYLEMLİ UYMA NİTELİĞİ TEMYİZDE GÖREVLİ MERCİ (Yerel Mahkemenin Bozmadan Sonra Gerekçe Değiştirerek Önceki Kararında Direnmesi)
o LİMİTED ŞİRKETİN VERGİ BORCUNDAN DOLAYI ORTAĞIN ŞAHSEN TAKİBİ (Şirketin Malvarlığından Alacağın Karşılanamamış Olması Mecburiyeti)
Özet : Israr niteliği taşımayan kararlara karşı yapılan temyiz başvurularının dava dairelerince incelenmesi gerekir.
Ortağı olduğu limited şirketin 1989-1990 yıllarına ilişkin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla davacı adına ödeme emri düzenlenmiştir.
Ödeme emrine karşı açılan davayı inceleyen ... Vergi Mahkemesi 1994/448 sayılı kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 8 inci maddesine göre mükellef ve vergi sorumlusunun limited şirket olduğu, aynı Yasanın 10 uncu maddesi hükmünde de tüzel kişilerin sorumluluklarına ilişkin esasların yer aldığı, bu hükümlere göre ödenmediği belirtilen vergi ve buna bağlı alacakları için öncelikle şirketin malvarlığına gidilmesi ve borcun şirket varlığından tamamen veya kısmen alınamaması halinde kendilerine düşen kanuni ödevleri yerine getirmeyen kanuni temsilcilerin varlıklarına müracaat edilmesi gerektiği, olayda, vergi dairesince ödenmeyen alacakların tahsili için şirket varlığına gidilmeden ve tahsil edilemeyeceği veya kısmen tahsil edileceği hususu ortaya konulmadan doğrudan davacı adına ödeme emri düzenlenmesinin hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle dava kabul edilerek, dava konusu ödeme emri iptal edilmiştir.
Vergi dairesi müdürlüğünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesi 1.6.1995 günlü ve ... sayılı kararıyla; davacı şirketin 1989-1990 yıllarına ilişkin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla davalı idarece ... tarihleri arasında şirkete ait 67 kalem menkul malın satışa çıkarıldığı, bu satıştan elde edilen paranın şirket borçlarını karşılamaması üzerine kalan borcun, şirket ortaklarından hisseleri oranında tahsili için takibe alındığı, kalan cüz'i miktardaki menkul malın ise alıcı çıkmaması nedeniyle satılamadığı, satış işlemlerine devam edildiği, bunların satılması halinde elde edilecek gelirin de şirket borcunu karşılamayacağının anlaşıldığı, bu durumda şirketten tahsil imkanı bulunmadığı sabit olan bakiye amme alacağının tahsili amacıyla ortaklar adına hisseleri oranında doğrudan takibata geçilmesinin kanuna uygun oludğu, ödeme emrinin 6183 sayılı Kanunun 35 inci maddesinde belirlenen sorumluluk sınırları içinde kalan tutarının tasdik edilmesi gerekeceği gerekçesiyle mahkeme kararını bozmuştur.
Bozma kararı üzerine yeniden incelenen dosyada ... Vergi Mahkemesi 12.12.1995 günlü ve ... sayılı kararıyla; şirketten tahsil imkanı bulunmadığı sabit olan bakiye amme alacağının tahsili amacıyla ortaklar adına hisseleri oranında doğrudan takibata geçilmesi yasaya uygun ise de; davacı ...'ün şirket müdürü olarak vergi ve ceza borçları ödenmeyen 1989-1990 yıllarında ... değerle 150 hisseye sahip olduğu ve hisselerinin tamamını ... tarihinde ...'a devrettiği, davacının şirketle maddi ve ticari bağlantısı kalmadığının anlaşıldığı, 6782 sayılı Türk Ticaret Kanununun 520 nci maddesi hükmüne göre devir işlemi yürütüldüğü ve davacının hissesinin tamamını devralan ...'ın devraldığı hisselerin borçlu mu alacaklı mı olduğunu bilerek devraldığı, bu durumda, şirketteki hissesinin tamamını ödeme emrinin 3 Eylül 1993 tarihinde tebliğinden önce 28.4.1992 tarihinde devreden davacının şirketin devirden önceki 1989 ve 1990 dönemiyle ilgili vergi borçlarından sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle ilk kararında sonuç itibarıyla direnmiştir.
Direnme kararını temyiz eden vergi dairesi müdürlüğü bozma kararına uymayan Mahkeme kararının hukuka uygun olmadığını ileri sürerek bozulmasını istemiştir.
Ortağı bulunduğu limited şirketin 1989-1990 takvim yıllarına ilişkin borçlarının tahsili amacıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinin iptali yolundaki vergi mahkemesi kararı temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, Danıştay Üçüncü Dairesinin bozma kararından önce verilen ilk kararda; kamu alacağının şirket varlığından tahsili yoluna gidilmeden davacı adına ödeme emri düzenlenmesi hukuka aykırı bulunarak ödeme emrinin iptaline karar verildiği, mahkemenin vardığı bu yargıyı benimsemeyen Danıştay Üçüncü Dairesinin bu kararı, şirket varlığından tahsil için tüm hukuksal araçlar kullanılmasına karşın borcun şirket varlığından tahsil edilemediği, bu yüzden paydaşlar adına takibe başlanmasında yasaya aykırılık bulunmadığı, ödeme emrinin, 6183 sayılı Yasanın 35 inci maddesinde belirtilen sorumluluk sınırları içinde kalan kısmının onanması gerektiği sonucuna ulaşarak bozduğu, bozma kararından sonra verilen kararda ise sözü geçen 35 inci maddede öngörülen düzenleme karşısında, şirketteki payını 28.4.1992 gününde bir üçüncü şahsa devreden davacının, şirket borcundan sorumlu tutulamayacağından bahisle ilk kararda sonuç itibarıyla ısrar edildiğinin belirtildiği saptanmaktadır.
Bozma kararından sonra verilen bu karar, 2577 sayılı Yasanın 49 uncu maddesinde ifadesini bulan anlamda bir ısrar kararı niteliği taşımamaktadır.
Kurulumuz, vergi mahkemelerinden verilen ısrar kararlarını temyizen incelemekle görevli kılındığı ve bu dosyada temyiz istemine konu yapılan karar ısrar kararı niteliğinde bulunmadığından, vergi dairesi müdürlüğü temyizinin Danıştay Üçüncü Dairesince sonuçlandırılması gerektiğine ve dosyanın Danıştay Üçüncü Daire Başkanlığına gönderilmesine, karar verildi.
X - KARŞI OY
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesi hükmü uyarınca Danıştay Üçüncü Dairesince verilen bozma kararı kesin hükümler içermektedir. Mahkeme, bozma gerekçesinin tamamen dışında, başka gerekçelere dayanarak bozma kararına uymadığını açık bir biçimde belirtmiştir. Bu durum, mahkemenin bozma kararına karşı ısrar ettiğini açıkça göstermektedir.
Israr kararına karşı temyiz istemlerinin incelenme yeri ise Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu olduğundan, dosyanın Üçüncü Daireye gönderilmesine dair karara karşıyız.