T.C.
DANIŞTAY
VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU
o GECİKME ZAMMININ ASIL BORCA DÖNÜŞMESİ (Ödeme Emri)
o ÖDEME EMRİ (Gecikme Zammının Ödeme Emrinde İsmen Belirtilmemiş Olması - İptal)
Özet : İçinde bulunulan yıl sonuna kadar ödenmemiş olan gecikme zammının aslı gibi addolunması ve onun hukuki rejimine tabi tutulması, 6183 sayılı kanunun 51.maddesinin 3.fıkrası hükmü gereği olduğundan, hesaplanan gecikme zammının ödeme emrinde ismen yazılmamış olmasının ödeme emrinin iptalini gerektirecek bir şekil noksanlığını teşkil etmeyeceği hakkında.
1988 yılının Aralık ve 1990 yılının Ocak ila Temmuz dönemlerine ilişkin katma değer vergisi borcunun süresi içinde ödenmemesi nedeniyle hesaplanıp 1.1.1991 tarihi itibarıyla vergi aslına dönüştürülen gecikme zammının tahsili amacıyla yükümlü kurum adına ödeme emri düzenlenmiştir. Ödeme emrine karşı açılan davayı inceleyen ...... Vergi Mahkemesinin 5.3.1992 günlü ve 1992/335 sayılı kararıyla; 6183 sayılı Kanunun 55 inci maddesinde; ödeme emrinde, borcun, asıl ve ferilerinin, mahiyet ve miktarlarının belirtilmesi gerektiğinin hükme bağlandığı, uyuşmazlık konusu ödeme emrinin içerdiği kamu alacağının, süresinde ödenmeyen katma değer vergisi üzerinden hesaplanıp asıl addolunan gecikme zammı olduğu halde, ödeme emrinin "takibe alınan borcun türü" kısmında, katma değer vergisi olarak belirtildiğinin, dolayısıyla uyuşmazlık konusu ödeme emrinin, kamu alacağının türü yönünden gerekli kanuni unsuru taşımadığı, bu yönden şeklen sakat olduğu, Danıştay Dördüncü Dairesinin 14.6.1991 günlü ve 1991/2394 sayılı kararının da bu doğrultuda olduğu gerekçesiyle ödeme emrini iptal etmiştir.
Vergi Dairesi Müdürlüğünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Yedinci Dairesinin 15.9.1994 günlü ve 1994/4098 sayılı kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 108 inci maddesinde, tebliğ olunan vesikaların, esasa müessir olmayan şekil hatalarından dolayı hukuki kıymetlerini kaybetmeyecekleri, yalnız vergi ihbarı ile ilgili vesikalarda mükellefin adının, verginin nevi veya miktarının, vergi mahkemesinde dava açma süresinin hiç yazılmamış olmasının veyahut bu vesikaların görevli bir makam tarafından tanzim edilmemiş bulunmasının vesikayı hükümsüz kılacağının belirtildiği, 6183 sayılı Yasanın 55 inci maddesinde de, ödeme emrinde bulunması gereken hususların sayıldığı, dava konusu ödeme emrinde her ne kadar kamu alacağının türü, miktarı, vadesi ayrı ayrı yazılmamış ise de; ödeme emrinde açık olmayan bu bilgilerin mahkemece, resen araştırma ilkesi uyarınca araştırılarak açıklığa kavuşturulmasının mümkün olması karşısında, bu bilgiler nazara alınmak suretiyle karar verilmesi gerekirken, salt esasa müessir olmayan bir şekil hatası neden gösterilerek, ödeme emrinin iptalinde isabet görülmediği gerekçesiyle mahkeme kararını bozmuştur. Bozma kararına uymayan ..... Vergi Mahkemesi 16.3.1995 günlü ve 1995/377 sayılı kararıyla ödeme emrinin iptali yolundaki ilk kararında aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile direnmiştir.
Direnme kararı, vergi dairesi müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir.
Yükümlü kurumun Aralık 1988 ve Ocak ila Temmuz 1989 dönemlerine ilişkin vergi borçlarının vadesinde ödenmemesi üzerine, ödenmeyen vergiler üzerinden hesaplanıp asıl addolunan gecikme zammının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin, "takibe alınan borcun türü" kısmında kamu alacağının türü yönünden gerekli kanuni unsuru taşımadığından söz ederek iptal eden vergi mahkemesi direnme kararı temyiz edilmiştir. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesinin 3505 sayılı Yasanın 24 üncü maddesiyle değişen 2 nci fıkrasında, içinde bulunulan yıl sonuna kadar ödenmemiş olan gecikme zammı ile gecikme faizinin müteakip yılın başından itibaren doğmalarına neden olan amme alacağı gibi addolunması ve tebliğ edilmeksizin tahakkuk etmesi ve üzerinden hesaplandıkları amme alacağı aslına uygulanan hükümlerin aynen uygulanması hükme bağlanmıştır.
Kesinleşen ve vadesinde ödenmeyen kamu alacağı üzerinden vade tarihinden itibaren gecikme zammı hesaplandığı ve gecikme zammının da ödenmemesi sonucu yukarıda açıklanan hüküm uyarınca vergi aslı gibi addolunarak tahsili için ödeme emri düzenlendiği anlaşılmaktadır. İçinde bulunulan yıl sonuna kadar ödenmemiş olan gecikme zammının, aslı gibi addolunması ve onun hukuki rejimine tabi tutulması, 6183 sayılı Yasanın 51 inci maddesinin 3505 sayılı Yasayla değişik 2 nci fıkra hükmü gereği olduğundan, hesaplanan gecikme zammı miktarının ayrıca ödeme emrinde gösterilmemiş olmasının; ödeme emrinin iptalini gerektirecek nitelikte bir şekil noksanlığı teşkil ettiği düşünülemez. Dava konusu ödeme emrinde takibe alınan borcun yılı, türü, vadesi, miktarı gösterildiğine göre ödeme emrinin biçim yönünden hukuka uygun olduğu sonucuna varılmaktadır.
Kaldı ki, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20 nci maddesinin birinci bendinde Danıştay ile idare ve vergi mahkemelerinin, bakmakta oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri kendiliklerinden yapacakları hükme bağlanmakla, idari yargılama hukukunda resen araştırma ilkesi benimsenmiş bulunmaktadır. Madde hükmü uyarınca, idari yargı yerleri, uyuşmazlık konusu olayın hukuki nitelendirmesini yapmak, olaya uygulanması gereken hukuk kuralını belirlemek ve sonuçta hukuki çözüme varmak yönlerinden tam bir yetkiye sahiptirler. İdari yargı yerleri buna ek olarak, olayın maddi yönünü belirleme noktasında da her türlü inceleme ve araştırmayı kendiliklerinden yapabilir ve maddi durumun gerçeğe uygun olup olmadığını serbestçe araştırabilirler. Mahkemece, ihtilafın çözümü açısından böyle bir araştırma ile sonuca varılamaması halinde, ödeme emrinin iptali yoluna gidilebilirse de, olayda böyle bir araştırma yapılmadan, gecikme zammının asıl gibi addolunduğu vergi adının yazılmış olması nedeniyle söz konusu ödeme emrinin iptal edilmesinde yasaya uygunluk görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, ...... Vergi Mahkemesinin 16.3.1995 gün ve 1995/377 sayılı ısrar kararının bozulmasına karar verildi.