Danıştay Dokuzuncu Daire
Limited şirket tüzel kişiliğinden tahsil edilemeyen kamu alacağı için şirketin ortağı ve yöneticisi olan kişiden teminat istenilmesi yerinde bir uygulamadır. Ancak teminatın tüm alacak için değil, güvenceye bağlanamayan alacak için istenilmesi gerekir. İstemin Özeti: Yükümlünün ortağı bulunduğu limited sirkelinin 1994 yılı hesaplarının incelenmesi sonucunda, yapılan ilk hesaplamalarla saptanan toplam 5.434.716.000 katma değer vergisi ve kaçakçılık cezası için şirket adına yapılan ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz işlemi sonucunda, ihtiyati borcun tamamının şirket mal varlığından karşılanmaması ve şirketin teminat göstermemesi nedeniyle, şirket ortağı olan yükümlüden teminat istenmesine ilişkin Vergi Dairesi Müdürlüğünün 22.3.1995 Tarih ve 7166 Sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davayı, dava dosyasının incelenmesinden; limited şirketin hesaplanan vergi borçlarının güvenceye alınması için yapılan ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz işlemlerinin, dava konusu edildiği yönünde bir bilgiye ulaşılmadığından kesinleştiğinin anlaşıldığı, bu durumda şirketin ortağı ve yöneticisi olduğu anlaşılan davacıdan 6183 Sayılı Kanunun 9., 13 ve 17. maddeleri ile 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 10. maddesi hükümleri gereğince şirket tüzel kişiliğinden temin edilemeyen kamu alacakları için teminat istenmesinde isabetsizlik görülmediği, ancak gerek şirket mal varlığından gerekse ortakların ev adreslerinde yapılan ihtiyati haciz işlemleri ile 2.680.750.000 lira kamu alacağı güvence altına alındığından hesaplanan toplam 5.434.716.000 lira kamu alacağından güvenceye bağlanmayan 2.753.966.000 lira için teminat istenmesi gerekirken tüm alacak için teminat istenmesinin yasal olmadığı gerekçesiyle kısmen kabul ederek, teminat isteminin 2.753.966.000 liralık kısminin onanmasına, kalan kısminin kaldırılmasına hükmeden Vergi Mahkemesi kararının; kamu alacağının korunması amacıyla teminat isteminin yasal olduğu ileri sürülerek bozulması istenmektedir. Karar: Temyiz edilen Vergi Mahkemesi'nin kararında, 2577 Sayılı İYUK'un 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisinin bulunmadığı anlaşıldığından temyiz isteminin reddine, anılan mahkeme kararının onanmasına oybirliği ile karar verildi.