Danıştay Dördüncü Daire
Vade farklarının maliyete dahil edilmek yerine doğrudan giderlere kaydedilmesinde kanuna aykırı bir durum yoktur. İstemin Özeti: 1992 yılında satın aldığı halılar için ödediği vade farkı tutarından dönem sonu mevcutları arasında yer alan emtia maliyetine pay vermek suretiyle kayıt yapmak yerine tamamım gider yazması kabul edilmeyen davacı şirket adına hesaplanan matrah farkı üzerinden ikmalen kurumlar vergisi salınıp, fon hesaplanmış, kaçakçılık cezası kesilmiştir. Vergi Mahkemesi kararıyla; dosyanın incelenmesinden toptan ve perakende halı ticaretiyle uğraşan davacı şirketin, vergilendirme dönemindeki tüm halı alışları için ödediği vade farklarından dönem sonu mevcutları arasında yer alan halı maliyetlerine ilişkin kısmım maliyete intikal ettirmesi gerekirken tamamım gider olarak kaydetmesinde isabet görülmediği, ancak incelemenin şirket kayıtları üzerinde yapılması nedeniyle tarhiyata kusur cezası uygulanması gerektiği, ikmalen ve re'sen yapılan tarhiyatlar esas alınarak fon hesaplanmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle, vergi aslına yönelik davanın reddine, kaçakçılık cezasının kusur cezasına çevrilmesine, kaçakçılık cezalı olarak hesaplanan fonların kaldırılmasına karar verilmiştir. Davacı şirket, satıcı firma tarafından cari hesap üzerinden uygulanarak ödenen vade farkının doğrudan gider yazılmasında kanuna aykırılık bulunmadığım dolayısıyla tarhiyatın tamamen kaldırılması gerektiğini, Vergi Dairesi Müdürlüğü ise, tarhiyata uygulanan kaçakçılık cezasının ve cezalı olarak hesaplanan fonların yasal olduğunu ileri sürerek, kararın, bozulmasını istemektedirler, Karar: Olayda davacı şirketin halı ticaretiyle uğraştığı ve satışım yaptığı halıları Kurar Halı Ticaret Anonim Şirketi'nden peşin fiyatı üzerinden düzenlenen faturalarla satın aldığı tartışmasızdır. Şirket bu alışlar üzerine satıcı firmaya cari hesap üzerinden borçlanmakta, fatura bedellerini ise mal hesabına intikal ettirmektedir. Ancak şirketin, peşin fiyat üzerinden borçlandığı tutarların ödemesinde neden olduğu gecikmeler için şirketin satıcı firma nezdindeki cari hesabı üzerinden bir vade farkı hesaplanmakta ve tüm vade farkları toplamı yıl sonunda, davacı şirketin cari hesabı borçlandırılmak suretiyle satıcı tarafından fatura edilmekte ve bu fatura tutarı doğrudan giderlere kaydedilerek kar/zarar hesabına intikal ettirilmektedir. Uyuşmazlık sözkonusu faturada belirtilen tutarın, satın alınan halıların maliyet bedeline dahil bir ödeme olduğu kabul edilerek, doğrudan giderlere intikalinin kabul edilmemesinden doğmuştur. Açıklanan olayda sözkonusu fatura tutarının, satın alınan emtianın maliyet bedeliyle ilişkilendirilmesi, cari hesabın yasal niteliği ile muhasebe kuralları yönünden işlevi göz önüne alındığında mümkün görülmemiştir. Çünkü davacı şirket halı alışlarım peşin yapmakta, muhasebe düzeninde mal hesabım buna uygun olarak kasa veya benzeri hesapları kullanmak suretiyle tutmaktadır. Kayıtları bu şekilde tutulan mal hesabinin nitelik ve işlevi farklı olan cari hesap üzerinden tahakkuk ettirilen vade farklarıyla ilişkili olduğunu kabul etmek muhasebe ilkelerine aykırı sonuçlar doğmasına neden olabilir, işte hem cari hesabın nitelik ve işlevi hem de davacının muhasebe sistemi dikkate alındığında, sözü geçen vade farklarının mal maliyetine dahil edilmek yerine doğrudan giderlere kaydedilmesinde kanuna aykırılık bulunmadığından mahkeme kararında isabet görülmemiştir. Bu nedenlerle, davacı şirket temyiz isteminin kabulü ile ve Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına, Vergi Dairesi Müdürlüğü temyiz isteminin reddine oybirliğiyle karar verildi.