Danıştay Dördüncü Daire
Iskonto uygulanmasında satışlarla uygulanan Iskontonun mutlaka yazılı olacağı konusunda bağlayıcı bir hüküm yoktur. Bu nedenle, sözlü iskonto anlaşması ikmalen tarh nedeni olarak kabul edilemez. İstemin Özeti: 1992 yılı defter ve belgelerinin incelenmesi sonunda, hizmet bedeli açıklamasıyla düzenlenen ve satış giderleri hesabına kaydedilen bir faturanın gerçek gider olmadığı ve aktifte kayıtlı bir binek otomobilin işletme dışı şahsi işlerde de kullanılmış olması nedeniyle ikmalen saptanan matrah farkı üzerinden kurumlar vergisi ve geçici vergi salınmış, kaçakçılık cezası kesilmiştir. Vergi Mahkemesinin kararıyla; Kurumlar Vergisi Kanununun 13 ve 14. maddeleri uyarınca olayın incelenmesiyle, davacının .......... Anonim Şirketi tarafından hizmet bedeli şerhi düşülerek düzenlenen faturanın ne tür bir hizmet karşılığında tanzim edildiğini izah edemediği ve bunun satış iskontosu olduğu yönündeki iddiasının da soyut kalıp kanıtlanamadığı, diğer taraftan işletmenin aktifinde kayıtlı binek otomobilinin özel işlerde de kullanılmış olması karşısında, bu taşıt için yapılan benzin giderinin yansının giderlerden düşülmesinde isabetsizlik bulunmadığı, dolayısıyla bu yönlerden saptanan matrah farkı ile bu fark üzerinden ikmalen tarh olunan vergiye kaçakçılık cezası uygulanmasında kanuna aykırılığın söz konusu olmadığı, ancak ikmalen veya re'sen salınan vergiler esas alınarak geçici vergi tarhının kanunda öngörülmemiş olması nedeniyle geçici vergide ve buna bağlı cezada isabet görülmediği gerekçesiyle, geçici vergi ve cezasının kaldırılmasına, kurumlar vergisi ile kesilen kaçakçılık cezasına yönelik davanın ise reddine karar verilmiştir. Davacı şirket, hizmet bedeli olarak satış giderleri hesabına kaydedilen faturanın Iskonto bedeli olduğunu, aktifte kayıtlı binek otomobilinin ise özel işlerde de kullanıldığı yönünde bir tespitin bulunmadığım ileri sürerek, kararın bozulmasını istemektedir. Karar: Gelir Vergisi Kanununun 'indirilecek Giderler' başlıklı 40. maddesinin 1. bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, 5. bendinde ise, işletmeye dahil olup işte kullanılan taşıtların giderlerinin safi kazancın tespitinde indirilmesinin kabul edileceği öngörülmüş anılan 5. bendin parantez içi hükmüyle de, bu taşıtların aynı zamanda zati veya ailevi ihtiyaçlar için de kullanılması halinde giderlerinin yansının indirilebileceği belirtilmiştir. Olayda davacı şirket hakkında ikmalen tarha konu edilen kalemlerden birincisi, davacının kayıtlanna gider olarak intikal ettirilen 30.12.1992 tarih 128859 sayılı ........... Anonim Şirketi tarafından 'Hizmet Bedeli' olarak düzenlenen fatura bedelinin gider kabul edilmemesinden kaynaklanmış ve buna neden olarak da davacı şirket temsilcisinin satış iskontosu olduğuna dair açıklamasına karşılık, iki şirket arasında herhangi bir sözleşmenin veya benzeri bir belgenin ibraz edilmemiş olması gösterilmiştir. Ticari hayatta sıkça karşılaşılan iskonto müessesesi için mutlaka yazılı bir belgenin varlığı şart olmayıp, bu hususun ticari ilişkinin tarafları oarasında sözlü olarak kararlaştırılması mümkün ve ticari geleneklere aykırı bir durum olmayıp bunu engelleyen bir düzenleme de yasalarımızda mevcut değildir. Kaldı ki söz konusu fatura bedelinin gerçek gider niteliğinde olmadığı yönünde yapılmış bir tespit veya karşıt inceleme de bulunmadığından, fatura bedelinin davacı kayıtlarına gider olarak intikali yerindedir. Ayrıca inceleme elemanınca şirketin aktifine kayıtlı binek araçlarının özel hizmetlerde de kullanılmış olması nedeniyle, bu araçlara ait giderlerin yansının şirket tarafından gider kaydedilemeyeceği kabul edilmiş ise de somut bir tespit yapılmamış olup buna yönelik irdelemenin tamamen varsayım ve kanaate dayandığı anlaşıldığından, mahkemece davanın reddedilmesinde isabet bulunmamaktadır. Bu nedenlerle, davacı temyiz isteminin kabulü ile, Vergi Mahkemesinin kararının bozulmasına, gider kaydedilen fatura yönünden oybirliğiyle, aktife kayıtlı binek araçlarının giderleri yönünden oyçokluğuyla karar verildi.