Danıştay Onbirinci Daire
Takdirin dayanağım oluşturan incelemenin yeterli olmadığının anlaşılması halinde KDV mükellefiyetinden söz edilemez. İstemin Özeti: Emanet deposu işleten yükümlünün 1992 yılının tüm aylanna ilişkin katma değer vergisi beyannamelerini vermemesi nedeniyle takdir komisyonunca belirlenen matrah üzerinden adına OcakAralık ayları için re'sen kaçakçılık cezalı katma değer vergisi tarh edilmiştir. Vergi Mahkemesi kararı ile, 3065 sayılı Kanunun 1. maddesinde katma değer vergisinin konusunu teşkil eden işlemler sayılmış, olup aynı Kanunun 8. ve 9. maddesinde ise bu verginin mükellefi ile sorumlusunun tanımlandığı, buna göre emanet deposu işleten yükümlünün yediemin olarak aldığı paranın ücret niteliğinde olması nedeniyle yukarıda anılan kanun maddelerine göre katma değer vergisine tabi olmadığında kuşku bulunmadığı, öte yandan, kiraladığı işyerini yediemin deposu olarak kullandığında ihtilaf bulunmayan yükümlünün bu faaliyeti dışında katma değer vergisi konusu kapsamına giren başkaca bir faaliyeti olduğuna dair bir tespitin varlığına rastlanılmadığından adına yapılan cezalı tarhiyatta isabet görülmediği gerekçesiyle kaçakçılık cezalı katma değer vergisin! terkin etmiştir. Vergi Dairesi Müdürlüğü, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ücretin tanımlandığı 61. maddesi ile ticari kazancın ne olduğunun belirtildiği 37. maddesinin birlikte değerlendirilmesinden mükellefin emanet deposunda malların muhafazası karşılığında yediemin olarak aldığı bedelin ücret olarak değerlendirilmesinin mümkün olamayacağı, ticari bir kazanç olması nedeniyle katma değer vergisine tabi olduğunda kuşku bulunmayan bu faaliyet nedeniyle yükümlü adına re'sen yapılan tarhiyatta isabetsizlik bulunmadığım ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir. Karar: Temyiz konusu, emanet deposu işletmeciliği yapan yükümlünün bu faaliyetinin katma değer vergisine tabi olup olmadığı tabi ise adına yapılan tarhiyatın yerinde bulunup bulunmadığı hususunun çözümlenmesine ilişkindir. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 11. maddesinde, ticarethane veya fabrika yahut ticari şekilde işletilen diğer müesseselerin genel olarak ticari işletme olarak sayılacağının belirtildiği, aynı Kanunun 12. maddesinin 7 No.lu bendinde, umumi mağazalar ve sair depo ve ambarların işletilmesi amacıyla kurulan sair müesseselerin ticarethane kapsamında tanımlandığı, 14. maddesinde ise, bir ticari işletmeyi, kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denileceği hükme bağlanmıştır. Öte yandan, 3065 sayılı Katma Değer vergisi Kanununun 1. maddesinin 1. bendinde, 'ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin verginin konusunu teşkil eden işlemlerden olduğu belirtilmiş olup, aynı Kanunun 'Hizmet' başlıklı 4. maddesinin 1. fıkrasında, hizmetin, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu, bu işlemlerin ise, bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi, şekillerde gerçekleşebileceği hüküm altına alınmıştır. Bu durumda, emanet deposu işletmeciliği yapan yükümlünün, yukarıda anılan Kanunun 4. maddesinde yeralan 'bir şeyin muhafaza edilmesi' şeklinde gerçekleştirdiği faaliyetinin bir hizmet olduğunda kuşku bulunmadığından sözkonusu faaliyetin aynı Kanunun 1/1. maddesinde belirtilen verginin konusunu teşkil eden işlemlere girdiğinde bir tereddüt bulunmamaktadır. Öte yandan, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 40. maddesinin 3. fıkrasında, herhangi bir vergilendirme döneminde vergiye tabi işlemleri bulun o mayan mükelleflerin de beyanname vermek zorunda olduklarının belirtildiği, aynı Kanunun 41. maddesinin 1. fıkrasında ise, mükelleflerin ve vergi kesintisi yapmakla sorumlu tutulanların, katma değer vergisi beyannamelerim vergilendirme dönemin! takip eden ayın 25. günü akşamına kadar ilgili vergi dairesine vermekle yükümlü oldukları hükme bağlanmış olup, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 30. maddesinin 1. fıkrasında da, vergi beyannamesi kanuni sürenin sonundan başlayarak 15 gün geçtiği halde verilmemiş olursa dönem matrahının re'sen takdir yoluyla saptanacağı hükmü açıklanmış bulunmaktadır. Olayda da, gerçekleştirmiş olduğu emanet deposu işletmeciliği faaliyeti nedeniyle ilgili dönem beyannamelerini vermediği hususu ihtilafsız olan yükümlü hakkında idarece yukarıda anılan kanun hükümleri uyarınca uyuşmazlık konusu dönem matrahının tespiti amacıyla takdir komisyonuna başvurulmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, 213 sayılı Kanunun 31. maddesinde takdir komisyonu kararında bulunacak hususlar sayılmış olup maddenin 8. bendinde 'takdirin müstenidatı ve takdi... hakkında izahat bulunması' gerektiğinin belirtilmesi ve dosyada mevcut takdir komisyonu kararından takdirin dayanağım oluşturan incelemenin yeterli olmadığının anlaşılması karşısında yükümlü faaliyetinin katma değer vergisinin konusuna girmediği gerekçesiyle cezalı tarhiyatın terkini yolundaki Vergi Mahkemesinin kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddine oybirliği ile karar verildi.