Dairesi
Şirket adına düzenlenen ihbarnamelerin davcıya tebliğ edilmiş olması davacı yönünden hüküm ifade etmediği gibi adına düzenlenmeyen vergi ve ceza ihbarnamelerinde yeralan vergi ve cezaların terkini isteminde, davacının menfaatinden söz edilemeyeceği, bu itibarla adına düzenlenmeyen ve yasal olarak ke
Karar No
1996/4762
Esas No
1996/4040
Karar Tarihi
17-12-1996

Danıştay Onbirinci Daire

Şirket adına düzenlenen ihbarnamelerin davcıya tebliğ edilmiş olması davacı yönünden hüküm ifade etmediği gibi adına düzenlenmeyen vergi ve ceza ihbarnamelerinde yeralan vergi ve cezaların terkini isteminde, davacının menfaatinden söz edilemeyeceği, bu itibarla adına düzenlenmeyen ve yasal olarak kendisine tebliğ edilmemesi gereken ihbarnamelere karşı yükümlünün dava açma hakkının bulunmadığı, sözkonusu ihbarnamelere dayanılarak davacının vergi ve cezadan sorumlu tutulması ve takip edilmesi mümkün değildir. İstemin Özeti: Yükümlünün tasfiye haline girmeden önce ortağı olduğu (A) ilaç Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi adına katma değer vergisi beyannamelerim vermemesi nedeniyle 1990 yılı ŞubatMayıs ayları için re'sen tarh edilen kaçakçılık cezalı katma değer vergisi ile hiçbir hukuki bağı bulunmadığı halde anonim şirketin nev'i değiştirmesi sonucu kurulan (A) ilaç Tıbbi Malzeme Sanayi Ticaret ve Pazarlama Limited Şirketi adına aynı nedenle 1990 yılı NisanHaziran ayları için re'sen kaçakçılık cezalı katma değer vergisi salınmıştır. Ankara 7. Vergi Mahkemesi kararıyla; katma değer vergisi beyannamelerinin verilmediği hususunun ihtilafsız olduğu, ancak 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 31/8. maddesi hükmüne göre takdirin dayanağının bulunmadığı ve takdir komisyonu kararında somut bilgilerin gösterilmediği gerekçesiyle cezalı tarhiyat terkin edilmiştir. Vergi Dairesi Müdürlüğü temyiz istemi Danıştay Onbirinci Dairesi kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 'Kanuni Temsilcilerin Ödevi' başlıklı 32. maddesinde, tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafmdan yerine getirileceği belirtilmiş olup 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 'Tasfiye Halinde Vazifeliler' başlıklı 32. maddesinde, hükmi şahısların, tasfiyesinde bunların borçlu bulundukları amme alacaklarım ödeme ve bu Kanun hükümlerinin tatbikiyle ilgili vecibelerin tasfiye memurlarına geçeceği hükmüne yer verildiği, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 'Tebliğ yapılacak kimseler' başlıklı 94. maddesinde ise, tebliğin, mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılacağı, tüzel kişilere yapılacak tebliğinde bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine yapılacağı hususu hüküm altına alınmış, aynı Kanununun 'Vergi Mahkemesinde dava açmaya yetkili olanlar' başlıklı 377. maddesinin 1. fıkrasında da, mükelleflerin ve kendilerine vergi cezası kesilenlerin, tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karşı Vergi Mahkemesinde dava açabileceklerinin belirtildiği, olayda, 5.12.1989 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde de ilan edildiği üzere anonim şirketin fesih ve tasfiyesine karar verildiği, aynı Genel Kurul toplantısında alınan kararla, tasfiye memurluğuna M.Z. adlı şahsın getirilmesine karşın, şirket adına tasfiye halinde bulunduğu dönemlerden olan 1990 yılı ŞubatMayıs ayları için düzenlenen vergi ve ceza ihbarnamelerinin 7.10.1989 tarihinde tasfiyeye girmesi nedeniyle şirketi temsile yetkili bulunmayan ve tasfiyeden önceki dönem de şirket kurucu ortağı olan davacı A.B.'ye tebliğ edildiği, adı geçen kişinin de kendi adına açtığı dava sonucu sözkonusu vergi ve ceza ihbarnamelerinde yeralan cezalı tarhiyatın kaldırılması isteminde bulunduğu, yukarıda sözü edilen kanun hükümleri ve olayın meydana geliş biçimi gözönüne alındığında şirket adına düzenlenen ihbarnamelerin davcıya tebliğ edilmiş olması davacı yönünden hüküm ifade etmediği gibi adına düzenlenmeyen vergi ve ceza ihbarnamelerinde yeralan vergi ve cezaların terkini isteminde, davacının menfaatinden söz edilemeyeceği, bu itibarla adına düzenlenmeyen ve yasal olarak kendisine tebliğ edilmemesi gereken ihbarnamelere karşı yükümlünün dava açma hakkının bulunmadığı, sözkonusu ihbarnamelere dayanılarak davacının vergi ve cezadan sorumlu tutulması ve takip edilmesinin mümkün olmadığı aynı, ilkelerin 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 377/1. maddesi gözönünde bulundurulduğunda (A) ilaç Tıbbi Malzeme Sanayi Ticaret ve Pazarlama Limited Şirketi ile hiçbir hukuksal bağı olmayan davacının limited şirket adına düzenlenen vergi ve ceza ihbarnamelerinde yeralan vergi ve cezaların terkini isteminde de geçerli olduğu gerekçesiyle Vergi Mahkemesi karar sonucu itibarıyla onanmıştır. Vergi Dairesi Müdürlüğü, esasa girilmeden usul yönünden karar; verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, mükellef, (A) ilaç Sanayi ve Ticaret Pazarlama Anonim Şirketi olduğundan vergi ve ceza ihbarnamelerin bu şirket adına kesildiğin!, A.Ş.'nin Şirkette temsile yetkili bulunmadığım, evvelemirde davanın ehliyet yönünden reddi gerekirken esas yönünden verilen kararın yasal dayanağının olmadığım iddia ederek kararın düzeltilmesini istemektedir. Karar: Dava Daireleri ile idari veya Vergi Dava Daireleri Genel Kurulları kararlarının düzeltme yolu ile yeniden incelenebilmeleri 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesinde yazılı nedenlerden birinin bulunması ile mümkün olup, karar düzeltme dilekçesinde öne sürülen nedenler bunlardan hiçbirine uymadığından düzeltme isteminin reddine oyçokluğu ile karar verildi (*). (*) AZLIK OYU: Düzeltilmesi istenen kararda yeralan azlık oyunda açıklanan gerekçelerle düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Onbirinci Daire kararının kaldırılması ve mahkeme kararının bozulması görüşüyle karara karşıyım. AYRIŞIK OY: Uyuşmazlık, 29.10.1989 da tasfiyeye giren (A) A.Ş.'nin 1990 yılı Şubat, Mart, Nisan ve Mayıs dönemlerine ilişkin vergi borcu nedeniyle şirket adına düzenlenen ihbarnamelerin, şirket tasfiyeye girmeden önce şirket ortağı olan davacıya tebliği sonucu, açılan dava üzerine tarhiyatı terkin eden Vergi Mahkemesi kararma karşı yapılan temyiz isteminin reddi yolundaki Danıştay Onbirinci Dairesi kararının düzeltilmesi istemine ilişkindir. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 377. maddesinde mükellefler ve kendilerine vergi cezası kesilenlerin, tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karşı Vergi Mahkemesinde dava açabileceği belirtilmiş olup, aynı yasanın 94. madde de, vergilendirme ile ilgili tebliğlerin mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya adına vergi cezası kesilenlere, tüzel kişilerde ise, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine yapılacağı hükmünü amir bulunmaktadır. Olayda, verginin mükellefi olan, şirket adına düzenlenen ihbarnamelerin, şirketin tasfiye öncesinde ortağı olan ve şirketi temsil yetkisi bulunmayan davacıya tebliğ edildiği ihtilafsızdır. Şirket adına düzenlenen ihbarnamelerin davacıyı ilzam etmeyeceği açık olduğundan, davacının kendisi hakkında hiçbir hukuki sonuç doğurmayacak olan bu ihbarnamelere karşı açtığı davanın, ehliyet yönünden reddi gerekirken, Vergi Mahkemesi tarafından işin esası incelenerek tarhiyatın terkini yolunda hüküm tesisinde yasal yönden isabet görülmemiştir. Bu nedenle, Vergi Mahkemesi kararma karşı yapılan temyiz başvurusunun reddi yolundaki Danıştay Onbirinci Dairesi kararma yönelik düzeltme isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.

 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı