Dairesi
Bedelsiz olarak dağıtılan emtia için emsal bedeli üzerinden beyan edilip ödenen katma değer vergisi kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilir.
Karar No
1996/4690
Esas No
1995/5608
Karar Tarihi
03-12-1996
Danıştay Dördüncü Daire

Bedelsiz olarak dağıtılan emtia için emsal bedeli üzerinden beyan edilip ödenen katma değer vergisi kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilir. İstemin Özeti: Davacı kurumun 1993 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu, bedelsiz olarak dağıtılan emtia için emsal bedeli üzerinden beyan edilip, ödenen katma değer vergisinin kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilemeyeceği ileri sürülerek ikmalen kurumlar vergisi ve geçici vergi salınıp, kaçakçılık cezası kesilmiştir. Vergi Mahkemesi kararıyla; Katma Değer Vergisi Kanununun 58. maddesine göre, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisi ile mükellefçe indirilebilecek katma değer vergisinin, gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilemeyeceği, Davacı kurumun bedelsiz olarak gönderdiği kitaplar için hesaplanan katma değer vergisinin kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak indirilmesinin mümkün olmadığı, beyanname verme dönemi geçtikten sonra ikmalen veya re’sen yapılan tarhiyatlarda geçici vergi aslının aranmayacağı, olayda vergi kaçırma kastı bulunmadığı için yapılan tarhiyatlara kaçakçılık cezası kesilemeyeceği gerekçesiyle vergi aslına yönelik davanın reddine, geçici verginin kaldırılmasına, kaçakçılık cezalarının kusura çevrilmesine karar verilmiştir. Davacı kurum, tahsil edilmeden idareye ödenen katma değer vergisinin kurum kazancından gider olarak indirilebileceğim, Vergi Dairesi Müdürlüğü, kesilen cezaların ve geçici verginin yerinde olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedirler. ’ Karar: Uyuşmazlık, davacı kurumun tanıtım amacıyla bedelsiz olarak dağıttığı ve emsal bedeli üzerinden fatura düzenleyerek, beyan edip, ödediği katma değer vergisinin kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilip indirilemeyeceği hususuna ilişkindir. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 58. maddesinde ’mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisi ile mükellefçe indirilecek katma değer vergisi, gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilmez.’ hükmü mevcuttur. Anılan maddeye göre mükelleflerin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesapladıkları katma değer vergisi, gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak indirilemeyeceği gibi, bu işlemlere ilişkin olarak alış vesikalarında gösterilen ve indirilebilecek katma değer vergisi de gider olarak kabul edilmeyecektir. Olayda, davacı kurum kitapçılara ve okul müdürlüklerine tanıtım amacıyla gönderdiği kitaplar için Katma Değer Vergisi Kanununun 27. maddesi gereği emsal bedeli üzerinden fatura düzenleyerek katma değer vergisi hesaplamış ve bu vergiyi tahsil etmediği halde beyan ederek ödemiştir. Mükelleflerin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesapladıkları katma değer vergisinin gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak indirilmesi mümkün olmamakla birlikte, davacı kurumun emsal bedeli üzerinden hesaplayarak ödediği katma değer vergisini, tahsil etmeden karşılıksız olarak ödemesi nedeniyle gider olarak indirmesinde kanuna aykırılık yoktur. Nitekim 1 seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin XIB bölümünde de vergiye tabi malların işçilere ayın ücret olarak verilmesi veya çeşitli kişi ya da kuruluşlara bağışlanması halleriyle sınırlı olarak, dolaylı bir biçimde gider yazılabileceği kabul edilmiştir. Bu . durumda, davacı kurumun emsal bedel üzerinden hesaplayarak ödediği katma değer vergisinin gider olarak yazılmasıhda kanuna aykırılık bulunmadığından, aksi ileri sürülerek yapılan tarhiyatta ve bu tarhiyata karşı açılan davanın kısmen reddinde isabet görülmemiştir. Bu nedenle, davacı kurum temyiz isteminin kabulüyle Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına, Vergi Dairesi temyiz isteminin reddine, oybirliğiyle karar verildi. AZLIK OYU: Kurumlar Vergisi Kanununun 45. maddesinin a bendinde yeralan gönderme nedeniyle, kurumlar vergisi mükellefleri yönünden de geçerli olan Gelir Vergisi Kanununun 8. maddesinde, daimi temsilci, ’bir hizmet veya vekalet akdi ile temsil edilene bağlı olup, onun nam ve hesabına muayyen veya gayri muayyen bir müddetle veya müteaddit ticari muameleler ifasına yetkili bulunan kimsedir.’ denilmek suretiyle tarif edilmiştir. Maddede ayrıca, başkaca şart aranmadan temsil edilenin daimi temsilcisi sayılacak kimseler sayılmıştır. Davacı şirket, kanuni ve iş merkezi Paris’te bulunan ... firması ile yaptığı sözleşmeler uyarınca, Türkiye’den temin ettiği program, film, seslendirme, maç nakli ve TV yayınlarında girdi olarak kullanılacak benzeri diğer mal ve hizmetleri, ... firmasına ihraç ettiği ve bu firma tarafından sözkonusu girdiler ile Türkiye dışından sağlanan girdiler kullanılmak suretiyle üretilip uydu aracılığıyla uzaya gönderilen televizyon ve reklam yayınlarının Türkiye’ye ithal ederek pazarladığı anlaşılmaktadır. Bu faaliyeti davacı şirket ....’ye hizmet veya vekalet akdi ile bağlı olmaksızın, kendi nam ve hesabına yürütmüş, yaptığı ihracat, ithalat, alım ve satım faaliyetlerinden ... için değil bizzat kendisi için kazanç sağlamıştır, inceleme raporunda da davacı şirketin ticari mümessil, tüccar vekili ve memuru ya da bir başka sıfatla ...’yi temsil etmek ve onun nam ve hesabına işlem yapmak yetkisine sahip bulunduğu iddia edilmemiş, vekaletname veya ticaret sicili kaydı gibi temsil yetkisini kanıtlayan herhangi bir belge ortaya konularak kanıtlanamamıştır. Buna rağmen, bu iki şirketin hemen hemen aynı ortaklardan oluşması, faaliyetlerinin birbirini tamamlar nitelikte bulunmasından hareketle sözleşmenin düzenlenmesiyle gerçekleştirilmesi düşünülen maksat ve arzuya göre davacının ’daimi temsilci’ olarak kabulü ile sonuca varılmasında isabet yoktur. Aralarındaki sözleşme uyarınca davacı şirketin yurt dışındaki şirkete, sürekli olarak mal ve ticari nitelikli hizmet satması, sözkonusu mal ve hizmetlerden üretilen televizyon reklam ve yayınlamanın Türkiye’de pazarlanması olarak yürütülen faaliyet; iki kurum arasında gerçekleştirilen olağan alımsatım, başka bir ifadeyle; ithalatihracat işlemidir. Bu ilişkide davacının daimi temsilci sayılması ithalatçı ihracatçı durumundabulunan yabancı şirketin de temsilcisi vasıtasıyla Türkiye’den gelir elde eden dar mükellefiyete tabi kurum olarak vergilendirilmesi yerinde değildir. Mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerektiği görüşüyle, kararın gerekçesine karşıyız.
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı