Dairesi
İspat külfeti kendisine düşen yükümlüler tarafından ibraz edilebilen fatura ve benzeri vesikalara ilişkin katma değer vergisinin indirim konusu yapılabileceği, aksi halde indirimlerin kabul edilemeyeceği, bu nedenle ara kararıyla yükümlüden teklif dönemine ilişkin olarak katma değer vergisi beyannam
Karar No
1996/4418
Esas No
1995/5441
Karar Tarihi
03-12-1996
Danıştay Onbirinci Daire

İspat külfeti kendisine düşen yükümlüler tarafından ibraz edilebilen fatura ve benzeri vesikalara ilişkin katma değer vergisinin indirim konusu yapılabileceği, aksi halde indirimlerin kabul edilemeyeceği, bu nedenle ara kararıyla yükümlüden teklif dönemine ilişkin olarak katma değer vergisi beyannamelerinde indirim konusu yapılan vergilerin tespiti bakımından bunların alındığı kişi ve kuruluşlarla irtibatta bulunularak elde edilecek, fatura ve benzeri belgelerin mahkemeye ibrazının istenmesine rağmen temin edilemeyeceğini dilekçe ile bildirmesi halinde tarhiyatın vergi yönünden tasdiki gerekir. Cezanın ise kusura tahvili gerekir. İstemin Özeti: Yükümlünün defter ve belgelerim incelemeye ibraz etmemesi nedeniyle yapmış olduğu katma değer vergisi indirimleri kabul edilmeyerek adına 1987 yılı Temmuz dönemi için kaçakçılık cezalı katma değer vergisi ile dahili tevkifat salınmıştır. Danıştay Onbirinci Dairesinin bozma kararı üzerine Vergi Mahkemesi kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 30. maddesinde, defter ve belgelerin vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara ibraz edilmemesi halinin re’sen takdir sebebi sayıldığı, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 29/1a ve 34/1. maddeleri hükümlerine göre katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için indirim konusu yapılacak verginin fatura veya benzeri belgeler ile gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmesi ve sözkonusu belgelerin kanuni defterlere kaydedilmiş olmasının gerektiği, olayda kaydedildiği öne sürülerek ibraz edilmeyen defter ve belgeler nedeniyle vergi matrahının tamamen veya kısmen maddi delillere dayanılarak saptanması olanağı ortadan kalkmış olduğundan re’sen takdir nedeninin varlığının kabulünün zorunlu hale geldiği, ancak, defter ve belgelerin kaybolması yukarıda belirtilen ispat yükümlülüğünü ortadan kaldırmaya dayanak sayılabilecek hukuki bir neden olarak düşünülemeyeceği, zira, ticari icaplara göre emtia satın aldığı kişi veya kuruluşları tanımak ve bilmek durumundaki bir alıcı gerekli girişimleri yaparak emtia alımına ilişkin belgelerin mevcudiyetini ispat olanağına her zaman sahip bulunduğu, bu durumda, ispat külfeti kendisine düşen yükümlüler tarafından ibraz edilebilen fatura ve benzeri vesikalara ilişkin katma değer vergisinin indirim konusu yapılabileceği, aksi halde indirimlerin kabul edilemeyeceği, bu nedenle ara kararıyla yükümlüden teklif do, nemine ilişkin olarak katma değer vergisi beyannamelerinde indirim konusu yapılan vergilerin tespiti bakımından bunların alındığı kişi ve kuruluşlarla irtibatta bulunularak elde edilecek, fatura ve benzeri belgelerin mahkemeye ibrazının istenildiği, davacının ara kararma gönderdiği ve 01.08.1995 tarihinde kayda giren dilekçesinde özetle istenilen belgeleri temin etmesinin mümkün olamayacağım bildirdiğini, bu durumda indirimleri kabul edilemeyeceğinden re’sen salınan katma değer vergisinde yasal isabetsizlik bulunmadığı, ancak, olayın oluş biçimi ve dava konusu verginin tespit şekli dikkate alındığında, olaya 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 344. maddesinde düzenlenen kaçakçılık cezası yerine aynı Yasanın 348. maddesinde yazılı kusur cezasının tatbikini gerektirdiği, dahili tevkifata uygulanan kaçakçılık cezasına gelince, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 maddesinin (B) fıkrasında dahili tevkifatın nasıl ödeneceği ve uygulama esaslarının belirtildiği, bu madde de geçmiş dönemlere ait işlemler üzerinden dahili tevkifat yapılacağı öngörülmediği gibi cari vergilendirme dönemindeki işlemler üzerinden yapılan dahili tevkifatın cari vergilendirme dönemini takip eden dönemlere ait gelir vergisinden mahsup edileceğine dair bir hükmün yer almadığı, bu durumda, peşin vergi niteliği taşıyan dahili tevkifatın sonuçta yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannamesi üzerinden hesaplanan vergiden mahsubu gerekli olup mahsup edilemeyen bir dahili tevkifatın vergi mükerrerliğine yol açacağı, olayda, hesaplanan dahili tevkifat üzerinden kaçakçılık cezası kesilmiş ise de, vergilendirme döneminde davacı adına aynı sebepten dolayı salınan gelir vergisi için kaçakçılık cezası kesildiği, buna karşın açılan davanın mahkemece 05.07.1993 gün ve 1993/839 sayılı kararıyla reddedilerek gelir vergisi ve kaçakçılık cezasının tasdik edildiği, bu durumun dahili tevkifatla ilgili ceza bakımından mükerrerlik doğuracağından dahili tevkifata ilişkin kaçakçılık cezasında yasal isabet bulunmadığı gerekçesiyle cezalı tarhiyat değişiklikle onanmıştır. Yükümlü temyiz dilekçesinde, aradan sekiz yıl geçtikten sonra ispatın mümkün olmadığım, bu süre içerisinde çoğu işletmelerin işini terk ettiklerim, denetim sırasında olsaydı firma isimlerini verebileceğini, Vergi Dairesi ise, Vergi Mahkemesi kararının dahili tevkifata ilişkin kaçakçılık cezası ile katma değer vergisine bağlı olarak kesilen kaçakçılık cezasının kusura çevrilmesine ilişkin hüküm fıkrasının bozulması gerektiğini iddia ederek taraflar kararın kendi lehlerine bozulmasıni istemektedir. Karar: Temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında.yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir. Bu nedenle taraflar temyiz istemlerinin reddine, Vergi Mahkemesi kararının onanmasına, oybirliği ile karar verildi.
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı