|
Dairesi
Gerçeğe ulaşılabilmesi ve defter kayıtlarının beyana uygun olup olmadığının saptanması bakımından ispat külfeti kendisine düşen yükümlü şirket tarafından inceleme elemanına ibraz edilmemiş olsa dahi mahkemeye ibraz edilmek istenilen defter ve belgeler üzerinde, mahkemece, inceleme yapılarak ve gerek
|
|
Karar No
1996/4148
|
|
Esas No
1996/4227
|
|
Karar Tarihi
13-11-1996
|
|
|
Danıştay Onbirinci Daire
Gerçeğe ulaşılabilmesi ve defter kayıtlarının beyana uygun olup olmadığının saptanması bakımından ispat külfeti kendisine düşen yükümlü şirket tarafından inceleme elemanına ibraz edilmemiş olsa dahi mahkemeye ibraz edilmek istenilen defter ve belgeler üzerinde, mahkemece, inceleme yapılarak ve gerekirse faturaların içeriği itibarıyla yanıltıcı olup olmadığı hususu da dikkate alınarak bir bilirkişi incelemesi yaptırılmak ve bilirkişi raporuyla saptanan sonuçlar değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi gerekir. İstemin Özeti: 1990 takvim yılı defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmeyen yükümlü şirketin beyannamelerinde indirim konusu yaptığı katma değer vergisinin 3065 sayılı Kanunun 34. maddesi hükmü uyarınca kabul edilmeyerek beyannamelerinin yeniden düzenlenmesi sonucu adına 1991 yılı Ocak ayı için re’sen kaçakçılık cezalı katma değer vergisi tarh edilmiştir. Vergi Mahkemesi kararı ile; olayda, gelirler kontrolörlüğünce yükümlü şirketin 1990 yılı işlemlerinin incelenmesi amacıyla yasal defterlerinin ve belgelerinin ibrazı hususunda düzenlenen 14.7.1994 günlü, 617/28 sayılı yazının şirketin bilinen adresine posta yolu ile tebliğ edilmesine rağmen öngörülen sürede ibraz edilmediği, yazıda istemin yerine getirilmemesi halinde şirket hakkında 213 sayılı Kanunun re’sen tarhiyat ve ceza hükümlerinin uygulanacağın dair ibareye dayanılarak bir fotokopisi dosyada yeralan 19.4.1995 günlü, 617/7 sayılı raporun düzenlendiği, bu raporda da 1990 yılı Aralık döneminde indirim konusu yapılan katma değer vergilerinin defter ve belgeler üzerinde inceleme yapılamadığından gerçek olduğunun ispatlanamadığı dikkate alınarak 1991 yılı Ocak dönemine intikal eden indirimler de kabul edilmeyerek tarhiyat yapıldığının anlaşıldığı, öte yandan, dosyadaki bilgilerin ve belgelerin değerlendirilmesinden ise, inceleme yazısının yükümlü şirket adresine posta yolu ile tebliğ edildiği hususu sabit olduğundan şirket temsilcisinin dava dilekçesinde, tebligatın usulsüz olduğu iddiasının da yerinde bulunmadığı, diğer taraftan, inceleme aşamasında, defter ve belgelerin yetkili inceleme elemanına ibraz edilmemesi halının indirim konusu yapılan katma değer vergilerinin gerçek olmadığı kuşkusunu ortaya çıkardığı, zira mali idarenin inceleme aşamasında, gerektiğinde karşıt incelemeye başvurmak suretiyle yüklenilen katma değer vergilerinin fatura veya benzeri vesikalarda gösterilmesi ve belgelerin de defterlere kaydedilmesi yolundaki yasal zorunluluğa uyulup uyulmadığı kontrol edilerek sonuca gidilmesi gerektiği, oysa, yükümlü şirketin, kanunla kendisine yüklenilen ibraz yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve indirim konusu yaptığı katma değer vergilerinin gerçek olduğunu kanıtlayamamış elması karşısında idarenin re’sen vergi tarhında mevzuata aykırılık görülmediği, kaldı ki, yükümlü şirket tarafından, defter ve belgelerinin mahkemelerine ibraz edilebileceği ileri sürülmüş ise de, bu istem doğrultusunda getirtilecek defter ve belgeler üzerinde mahkemelerce bu aşamada yapılacak incelemenin, idare tarafından, gerekirse mal alınan firmalarla ilgili bulgular da dikkate alınmak suretiyle derinlemesine yapılabilecek bir inceleme ve niteliğinde olamayacağından bu istemin yerinde görülmediği, esasen, inceleme aşamasında defter ve belgelerin ibraz edilmemesi olgusu, idarece yapılacak incelemenin fiilen engellenmesi amacım taşıdığı, öte yandan, benzer bir uyuşmazlıkla ilgili olarak mahkemelerinin aynı doğrultuda verdiği kararlarının Danıştay’ca da aynen onandığı gerekçesiyle kaçakçılık cezalı katma değer vergisini onamıştır Yükümlü şirket, defter ve belgelerin mahkemeye ibraz edilmek istenilmesine rağmn bu isteminin dikkate alınmadığım, oysa 2577 sayılı Kanunun 20. maddesi hükü uyarınca mahkemelerin re’sen araştırma yetkisinin bulunduğunu, mahkemece, bu yetkiye dayanılarak yapılacak araştırma sonucuna göre karar verilmesi ge ekirken hiçbir araştırma ve inceleme yapılmaksızın hüküm tesis edilmesinde isabet görülmediğini ileri sürerek kararın bozulmasıni istemektedir. Karar: Temyiz konusu, 1990 yılı defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmeyen yükümlü şirketin beyannamelerinde indirim olarak gösterdiği katma değer vergilerinin 3065 sayılı Kanunun 34. rnaddesinde öngörülen koşulların gerçekleşmemesi nedeniyle kabul edilmeyerek anılan yıl beyannamelerinin yeniden düzenlenmesi sonucu adına 1991 yılı Ocak ayı için re’sen tarh edilen kaçakçılık cezalı katma değer vergisini onayan mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 30. maddesinde, Re’sen vergi tarhı; vergi matrahının tamamen veya kısmen defter ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması şeklinde tanımlanmış, aynı maddenin 3., bendinde, ise bu Kanuna göre tutulması mecburi olan defterlerin hepsi veya bir kısminin tutulmamış veya tasdik ettirilmemiş veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz edilmemiş olması halinde maddi delillerin var olmadığının kabul edileceği belirtilmiştir. Madde hükmüne göre defter ve belgelerin her ne sebeple olursa olsun ibraz edilmeme halinin re’sen takdir sebebi sayılacağı kuşkusuzdur. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 29. maddesinin 1/a bendinde de, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri, aynı Kanunun 34. maddesinin 1. bendinde, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği hüküm altına alınmıştır. Bu hükümler karşısında katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için, indirim konusu yapılacak verginin fatura veya benzeri belgeler île gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmesi ve sözkonusu belgelerin defterlere kaydedilmiş olması gerekmektedir. Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3. maddesinin (B) ispat, bölümünde, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği; iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olduğu hükmüne yer verilmiş, aynı Kanunun 134. maddesinin 2365 sayılı Kanunun 22. maddesiyle değişik 1 fıkrasında ise, vergi incelemesinden amacın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu belirtilmiştir. Olayda, yükümlü şirketin 1990 takvim yılma ait kanuni defterlerim incelemeye ibraz etmediği ihtilafsız olup, ibraz edilmeyen defter ve belgeler nedeniyle 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 30. maddesinin 3. fıkrası karşısında re’sen takdir nedeninin varlığı açık olduğu gibi ibraz edilmeyen defter ve belgeler nedeniyle katma değer vergisi beyannamelerindeki indirimlerin kabul edilmemesi de yasa gereğidir. Ancak, defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmemiş olması olayın gerçekliğim ispat etme ve olayın özelliğine göre defter ve belgeler elde edildiğinde ibraz edebilme olanağım ortadan kaldırmaya dayanak sayılabilecek hukuki bir neden olarak düşünülemez. Başka bir ifade ile mükellefler, fiili imkansızlıklar ve geçerli nedenlerle incelemeye ibraz edemedikleri emtia alımına ilişkin belgelerin varlığım her zaman ispat olanağına sahip bulunmaktadırlar. Vergi hukukunda maddi olayın fiili tespitlere dayandırılması, tespitlerde kanunen geçerli belge aranılması şart olduğundan, yükümlü şirketin iddialarım ispat amacıyla mahkemeye ibraz etmek istediği defter ve belgelerin vergi inceleme elemanına ibraz edilmemiş olması neden gösterilerek inceleme dışında birakılmasında, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanununun, Danıştay ile idare ve Vergi Mahkemelerinin bakmakta oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri kendiliklerinden yapacakları, mahkemelerin belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebilecekleri hükmünü amir 20. maddesi karşısında isabet görülmemiştir. Bu durumda, gerçeği ulaşılabilmesi ve defter kayıtlarının beyana uygun olup olmadığmın saptanması bakımından ispat külfeti kendisine düşen yükümlü şirket tarafından inceleme elemanına ibraz edilmemiş olsa dahi mahkemeye ibraz edilmek istenilen defter ve belgeler üzerinde, mahkemece, inceleme yapılarak ve gerekirse faturaların içeriği itibarıyla yanıltıcı olup olmadığı hususu da dikkate alınarak bir bilirkişi incelemesi yaptırılmak ve bilirkişi raporuyla saptanan sonuçlar değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken sözkonusu incelemeler ve araştırmalar yapılmadan karar verilmesinde isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, Vergi Mahkemesinin kararının bozulmasına oybirliği ile karar verildi.
|
|