Dairesi
50 No.lu tebliğ ile, promosyon ürünleri için yüklenilen KDV’nin hiç indirilemeyeceği yolunda bir düzenleme yapılmamış olduğundan,
Karar No
1996/3812
Esas No
1996/3589
Karar Tarihi
04-11-1996
Danıştay Onbirinci Daire 

50 No.lu tebliğ ile, promosyon ürünleri için yüklenilen KDV’nin hiç indirilemeyeceği yolunda bir düzenleme yapılmamış olduğundan, indirim hakkının kısıtlanmasından söz edilemez. Ana ürünün KDV oranında indirim kabul edilip indirilemeyen KDV’nin Gelir veya Kurumlar Vergisi matrahından gider olarak indiriminin kabul edilmesiyle, işletmelerin herhangi bir maddi zarara uğramaları da engellenmiştir. Dolayısıyla 50 no.lu tebliğ ile, KDV indirim hakkının kaldırılması veya kısıtlanması sözkonusu değildir. İstemin Özeti: 25.12.1995 gün ve 22504 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 50 sıra No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin, ’Promosyon Ürünleri, Numune ve Eşantiyonların Katma Değer Vergisi Karşısındaki Durumu’ başlıklı (A/1) bölümünde indirim hakkını kaldıran veya kısıtlayan nitelikteki düzenlemenin; Kanuna aykırı olduğu, Katma Değer Vergisi Kanununun 29/4. maddesi hükmünün Maliye Bakanlığına indirim hakkını kısmen de olsa kısıtlama veya kaldırma hakkını vermediği, Bakanlığın buradaki yetkisinin, vergi indirimi uygulamasında doğabilecek aksaklıkları vergi mükerrerliğine ve vergi muafiyetine yol açmadan, kanunun ana ilkelerine uygun olarak kullanmak şeklinde açıklandığı, tebliğdeki düzenleme ile bu yetkinin aşıldığı, nitekim aynı Kanunun 29/1. maddesinde indirimin nasıl yapılacağı, 30/1a maddesinde indirilemeyecek katma değer vergisi, 58. maddesinde ise katma değer vergisinin gider kaydedilemeyeceği hususlarının açıklandığı ileri sürülerek iptali istenilmektedir. • Karar: Davada, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 29. maddesinin 4. fıkrasına dayanılarak çıkarılan 50 sıra No.lu Tebliğin, ’Promosyon Ürünleri, Numune ve Eşantiyonların.Katma Değer Vergisi Karşısındaki Durumu’ başlıklı (A/1) bölümünün Katma Değer Vergisi Kanununun ana ilkelerine aykırı olduğu ve yapılan düzenlemeyle verilen yetki sınırlarının aşıldığı, düzenlemenin sebep ve konu unsurları yönünden hukuka aykırılığı yanında Katma Değer Vergisi Kanununun 30. ve 58. maddelerine de açıkça aykırı olduğu iddialarıyla iptali istenilmektedir. Katma Değer Vergisi Kanununun ’Vergi indirimi’ başlıklı 29. maddesinin 1. fıkrasında vergi indiriminin nasıl yapılacağı açıklanmış, 2. fıkrasında bir vergilendirme döneminde indirilecek katma değer vergisi toplamından vergiye tabi işlemleri dolayısıyla hesaplanan katma değer vergisi toplamından fazla olduğu takdirde, aradaki farkın sonraki dönemlere devrolunacağı ve iade edilmeyeceği hükmüne yer verildikten sonra Bakanlar Kurulu tarafından vergi oranı indirilen temel gıda maddeleri ile ilgili olarak indirilemeyen vergilerin iade edileceğinin belirtilmesi suretiyle indirim uygulamasına istisna getirilmiş, maddenin 4. fıkrasında ise, Maliye Bakanlığı’nın, vergi indirimi uygulamasında doğabilecek aksaklıkları, vergi mükerrerliğine ve vergi muafiyetine meydan vermeyecek şekilde, bu Kanunun ana ilkelerine uygun olarak gidermeye ve indirimle ilgili usul ve esasları düzenlemeye yetkili olduğu hükme bağlanmıştır. \r Madde hükmünden, Maliye Bakanlığı’nın vergi indirimi uygulamasında doğabilecek aksaklıkları gidermek üzere, aynı maddedeki sınırlamalara bağlı kalarak gerekli düzenlemeleri yapabileceği anlaşılmakta olup, Maliye Bakanlığı tarafından bu yetki çerçevesinde çıkarılan 50 sıra No.lu Tebliğin (A/1) bölümünde, promosyon ürünü olarak verilen malın (aynı işletmede imal veya inşa edilenler dahil) tabi olduğu katma değer vergisi oranının; satışı yapılan mala ait katma değer vergisi oranına eşit veya daha düşük oranda olması halinde promosyon ürünü için yüklenilen katma değer vergisinin tamamının indirim konusu yapılması,’ satışı yapılan malın tabi olduğu katma değer vergisi oranından yüksek olması halinde ise, promosyon ürünü için yüklenilen katma değer vergisinden, satışı yapılan malın tabi olduğu orana isabet eden kısminin indirim konusu yapılması, kalan kısminin ise gelir veya kurumlar vergisi açısından gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınmasının uygun görüldüğü yolunda bir düzenleme yapılmıştır. Bilindiği üzere bir tüketim vergisi türü olan katma değer vergisinin esas yüklenicisi nihai tüketicidir. Verginin getiriliş amacı nihai tüketicinin vergilendirilmesi olduğundan, nihai tüketiciye ulaşıncaya kadar, yapılan işlemlerde her mükellefin müşterisinden tahsil ettiği katma değer vergisinden, alımları nedeniyle yüklendiği katma değer vergisini indirerek kalanı vergi dairesine yatırması, bu suretle kendisinin vergi yükünden kurtulması ve verginin nihai tüketici üzerinde kalması sağlanmaktadır. Olayda, davacı şirketin faaliyet konusu gazete basımı ve satışı işi olup, tebliğle yapılan düzenleme, şirketin ticari faaliyeti nedeniyle yapılan harcamalarla ilgili olarak yüklendiği katma değer vergilerinin indirimi konusunda, (bu vergilerin oranı, satışı yapılan gazetenin katma değer vergisi oranından çok yüksek olsa dahi) herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Dolayısıyla, Tebliğle Yasanın 29. maddesinde belirlenen indirim hakkına getirilen herhangi bir kısıtlama veya bu hakkın kaldırılması sözkonusu değildir. Tebliğle yapılan, ticari alanda yeni bir uygulama olarak ortaya çıkan ve dava dilekçesinde de belirtildiği gibi, firmaların müşteriyi cezbetme, tirajı artırma, okuyucunun gazeteyi almaşım alışkanlık haline getirme amacıyla, yine dilekçede belirtildiği gibi müşteriye bedelsiz olarak verilen promosyon ürünlerinin alımı sırasında yüklenilen, ancak ana ürünün katma değer vergisi oranından daha yüksek orandaki katma değer vergisinin indirimi ile ilgili olarak ortaya çıkan sorunlar nedeniyle yapılan bir düzenlemedir. Gazete yayıncısı olan firmanın okurlarına belli sayıda gazete alınması sonunda bisiklet, halı yıkama makinesi vs. gibi ürünleri gazete fiyatının dışında ayrıca, herhangi bir bedel ve dolayısıyla katma değer vergisi tahsil etmeksizin promosyon olarak verdiği dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Uygulamada ise, tamamıyla işletme sahibinin kendi özgür iradesi ve tercihi ile verdiği bu ürünlerin katma değer vergisi oranının genellikle ana ürününün katma değer vergisi oranından yüksek olduğu hususu da ihtilafsızdır, işte bu uygulamalar ve bu uygulamaların yaygınlaşması katma değer vergisindeki indirimin uygulamasında aksaklıklara neden olduğundan tebliğle giderilmesine gerek duyulmuştur. Tebliğde promosyon ürünleri için yüklenilen katma değer vergilerinin hiç indirilemeyeceği yolunda bir düzenleme yapılmamış olduğundan indirim hakkının kısıtlanmasından söz edilemeyeceği gibi, ana ürünün katma değer vergisi oranında indirim kabul edilip, indirilemeyen katma değer vergisinin gelir ve kurumlar vergisi matrahından gider olarak indiriminim kabul edilmesiyle, işletmelerin herhangi bir maddi zarara uğramaları da engellenmiştir, Kaldı ki, 29. maddeyle düzenlenen indirim uygulamasının sınırsız olmadığı ve bazı koşullara bağlı olduğu Katma Değer Vergisi Kanununun değişik maddeleriyle getirilen hükümlerden anlaşılmakta olup, 30. maddenin, vergiye tabi olmayan veya vergiden istisna edilmiş bulunan malların teslimi ve hizmet ifası ile ilgili alış vesikalarında gösterilen veya bu mal ve hizmetlerin maliyetleri içinde yeralan katma değer vergisinin, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan Katmadeğer vergisinden indirilemeyeceği hükmünü içeren (a) bendi bu kısıtlamaya örnek olarak gösterilebilir. Aslında bu hükmün mükellefin ancak teslim veya hizmet sırasında katma değer vergisi tahsil etmesi halinde indirim uygulayabileceği hususunu vurguladığı açıktır. Dolayısıyla, promosyon ürünleri için ayrıca bir katma değer vergisi tahsilatının olmadığı ihtilafsız bulunan olayda tebliğin bu maddeye aykırılığı da ileri sürülemez. öte yandan, Tebliğde, promosyon ürünlerinin imal, alım veya ithali sırasında yüklenilen katma değer vergilerinin indirilemeyen kısminin maliyetlere intikali öngörülmekle bu vergilerin mükellefler üzerinde kaldığından da söz edilemeyeceği gibi, bu uygulamanın, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisi ile mükellefçe indirilebilecek katma değer vergilerinin gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider kabul edilemeyeceği hükmünü amir 58. maddeye aykırılığından da söz edilemez. Her ne kadar, aynı Kanunun 36. maddesinde, indirim hakkını kısmen veya tamamen kaldırmaya veya yeniden koymaya ve bu şekilde indirim hakkı kısıtlanan mal veya hizmetleri belirlemeye Bakanlar Kurulunun yetkili olduğu belirlenmiş ise de, Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan 50 sıra No.lu Tebliğ ile indirim hakkının kaldırılması veya kısıtlanması sözkonusu olmayıp, katma değer vergisi yönünden yeni bir uygulama olan promosyon ürünleri nedeniyle yüklenilen vergilerin indiriminde çıkan aksaklığın giderilmesine çalışılmış olduğundan yetki aşımının varlığından da söz edilemez. Bu durumda, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 29. maddesinin 4. fıkrası uyarınca verilen yetkiye dayanılarak çıkarılan 50 sıra No.lu Tebliğin iptali istenilen kısmı Katma Değer Vergisi Kanununa ve bu Kanunun genel esprisine aykırı bir düzenleme içermediğinden tebliğin iptali istemiyle açılan davada yasal isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davanın reddine, yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 503.500 lira karar harcının davacıdan alınmasına, davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 12.000.000 lira vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine 04.11.1996 gününde oyçokluğu ile karar verildi . ayrışık OY: Dava, 50 No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin A/1 bölümünde yer alan, promosyon ürünü olarak dağıtılan malların katma değer vergisi oranı satılan malın katma değer vergisi oranından yüksek olması nedeniyle tamamı indirim konusu yapılamadığı için biriken katma değer vergisi toplamların Gelir ve Kurumlar Vergisi açısından gider olarak nazara alınması yolundaki kısminin iptali talebiyle açılmış bulunmaktadır. Katma değer vergisinin temeli indirim mekanizması olup ana prensip yüklenilen vergilerin mükellef üzerinde yük olarak kalmamasıdır. Nitekim 29/4. maddesi bu amaçla düzenlenmiş ve vergi indiriminden doğabilecek aksaklıkları vergi mükerrerliğine ve aynı zamanda vergi muafiyetine meydan vermeyecek şekilde düzenleme konusundan Bakanlığa yetki tanımıştır. Promosyon mal alışları nedeniyle yüklenilen KDV’nin Kanunun 29/1a maddesine göre indirilebilir vergi niteliğinde olduğu ise olayımızda tartışmasızdır. Dolayısıyla Maliye Bakanlığının Kanununun 29/4. maddesindeki yetkiyi, mükelleflerin indirim haklarım kısıtlayacak yonünde kullanması sözkonusu değildir. Mükelleflerin indirim haklarının kısıtlanması yolunda hükümler getiren Katma Değer Vergisi Yasasının 36. maddesinde ise, indirim hakkının kısmen veya tamamen kaldırılmasına veya yeniden konulmasına ve bu şekilde indirim hakkı kısıtlanan mal ve hizmetleri belirlemeye Bakanlar Kurulunun yetkili olduğu yazılıdır. Diğer taraftan, 29/1a maddesine göre indirim konusu olan promosyonlara ilişkin katma değer vergisinin; bu özellikleri nedeniyle Katma Değer Vergisi Yasasının 58. maddesine göre Gelir ve Kurumlar vergisi açısından gider olarak nazara alınması da mümkün değildir. Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler nedeniyle; promosyon mallarının alımı sırasında ödenmiş katma değer vergisi indiriminin ancak Bakanlar Kurulu Kararı ile sınırlandırılabilir görüşünde olduğumdan, Maliye Bakanlığınca kısıtlamaya konu yapılan 50 seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin ilgili kısminin yetkisizlik nedeniyle iptaline karar verilmesi gerekirken davanın reddi yolunda verilen çoğunluk kararma karşıyım.
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı