Danıştay Dördüncü Daire
1)Ortakların, cari hesap yoluyla şirketten borç alıp, borç vermeleri mümkündür. Bu durum işletmeden para çekme anlamına gelmeyeceğinden, örtülü kazanç dağıtımı sözkonusu olamaz. 2)Kamu Ortaklığı İdaresi Senetleri reeskonta tabi tutulabilir. 3)Uzlaşılan dönem vergisi hakkında, tekrar inceleme yapılıp vergi salınmasında isabet yoktur . İstemin Özeti: Defter ve belgelerin incelenmesi sonucu düzenlenen inceleme raporuyla, ortaklara cari hesap yoluyla verilen borç üzerinden faiz tahakkuk ettirilmeyerek örtülü kazanç dağıtıldığı, maliyetlere intikal ettirilmesi gereken faiz ödemelerinin doğrudan gider yazılamayacağı, hakedişler karşılığı alınan Kamu Ortaklığı İdaresi Senetleri'nin faiz içermemesi nedeniyle reeskonta tabi tutulamayacağından söz edilerek 1991 yılı için davacı şirket adına ikmalen ve re'sen kurumlar vergisi salınmış, kaçakçılık cezası kesilmiştir.......Vergi Mahkemesi kararıyla; finansman ihtiyacıyla alınan paralar için yapılan faiz ödemelerinin muhasebe kayıtlarında faaliyet gelir ve giderleri dışında izlendiği, ana ticari faaliyet içinde yer almadığı, bu nedenle genel gider gibi dağıtıma tabi tutulmasının sözkonusu olmadığı, dolayısıyla 'bu ödemelerin maliyete intikal ettirilmediği ileri sürülerek saptanan matrah farkında isabet bulunmadığı, Kamu Ortaklığı İdaresi Senetleri'nin reeskonta tabi tutulması sırasında uygulanacak faiz oranının tespiti konusunda davalı idareden alınan görüş doğrultusunda davacı tarafından işlem yapıldığı, idare'nin reeskonta esas alınacak faiz oranı konusunda görüş değiştirmesi üzerine yeniden yapılan hesaplama sonucu kurumlar vergisi tutarı değiştiğinden tevkifata tabi istisna ve indirim matrahının arttığı ve buna göre davacı şirket adına gelir (stopaj) vergisi salınıp, kaçakçılık cezası kesildiği ve yapılan tarhiyat hakkında uzlaşmaya varıldığı, uzlaşılan dönem vergisi hakkında tekrar inceleme yapılıp vergi salınmasında isabet görülmediği, ortakların cari hesap yoluyla şirketten borç alıp borç vermelerinin mümkün olduğu, bu durum işletmeden para çekme anlamına gelmeyeceğinden örtülü kazanç dağıtımının sözkonusu olmadığı gerekçesiyle tarhiyatın kaldırılmasına karar vermiştir. Davacı idare, inceleme raporuna dayalı olarak yapılan tarhiyatın yasaya uygun olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir. Karar: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir. . Not: 3 No.lu özelli ilgili karar oyçokluğuyla alınmış olup, ayrışık oyun gerekçesi aşağıda yayınlanmıştır. Bu nedenle, ortaklara cari hesap yoluyla verilen borç üzerinden faiz tahakkuk ettirilmeyerek örtülü kazanç dağıtıldığı ve maliyetlere intikal ettiritmesi gereken faiz ödemelerinin doğrudan gider yazılamayacağına ilişkin matrah farklarına yönelik temyiz isteminin reddine oybirliğiyle, Kamu Ortaklığı idaresi Senetleri'nin reeskonta tabi tutulamayacağına ilişkin istemin reddine oyçokluğuyla karar verildi (**) AYRIŞIK OY:213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 22. maddesiyle 'Uzlaşma' başlığı altında eklenen bölümde yeralan ek maddede uzlaşmanın 'Re'sen veya ikmalen tarh edilen vergilerle bunlara ilişkin vergi cezalarının tahakkuk edecek miktarları mevzuunda' yapılabileceği açıklıkla belirtilmiştir. Maddenin devamında ve bu bölümdeki diğer maddelerde, uzlaşmanın 'tarh edilen vergilerle bunlara ilişkin vergi cezalarında' olacağı, mükelleflerin 'üzerinde uzlaşılan vergi ve cezaya' itiraz edemeyecekleri biçiminde yer alan hükümler, bu konuda herhangi bir duraksamaya ve uzlaşma ile idarenin salınan vergi ve kesilen cezanın üzerinde bir miktarı talep etme hakkını ortadan kaldıracağı yolunda bir yoruma olanak vermeyecek niteliktedir. Gerçekten Vergi Usul Kanununun 30. maddesinin son fıkrasında 're'sen vergi tarhım gerektiren bir sebep yanında ikmalen vergi tarhım da lüzumlu kılan bir durum mevcut ise re'sen takdir sonucu beklenmeksizin gerekli ikmal tarhiyat yapılır', 138. maddenin son fıkrasında ise 'evvelce inceleme yapılmış veya matrahın re'sen takdir edilmiş olması yeniden inceleme yapılmasına ve gerekirse tarhiyatın ikmaline mani değildir' denilmek suretiyle yükümlü adına bir vergi salındıktan sonra da idarenin aynı sebepten yeni matrah tespitine ve tarhiyatın ikmaline imkan vermektedir. Ek 6. maddede öngörülen uzlaşma komisyonu muamelelerinin ve uzlaşma tutanaklarının kesinliğinin ne anlama geldiği aynı maddede belirtilmiştir. Maddeye göre bunun anlamı uzlaşma tutanaklarının gereğinin yerine getirilmesi yani 'üzerinde uzlaşılan' vergi ve cezanın vergi dairelerince derhal tahsili ve yükümlünün üzerinde uzlaşılan ve tutanakla tespit olunan hususlar hakkında dava açmaması ve hiçbir merciye şikayette bulunmamasından ibarettir. Bu maddeye dayanılarak ve uzlaşma muamelesinin kesinliğinden söz edilerek vergi dairesi tarafından yeni matrah tespiti ile tarhiyatın ikmal edilemeyeceği kabul edilemez. Kanunun vergi idaresine tanıdığı yetkilerin ve uzlaşma konusunda sevk ettiği hükümlerin açıklığı karşısında yükümlü adına salınan vergi ve cezada uzlaşma sağlanmış olması, vergi dairesinin yeni matrah tespit ederek tarhıyatı ikmal etmesine engel bulunmadığından temyiz isteminin kabulü gerektiği görüşüyle karara karşıyım.