Danıştay Onbirinci Daire
İhbarnamenin memur eliyle mükellefin bilinen adresine tebliğ edilememesi üzerine, idarenin ilanen tebliğe gitmesi yasa gereğidir. İstemin Özeti: 1991 yılı Şubat dönemine ait katma değer vergisi beyannamesinin yasal süresinde verilmediğinden re'sen takdir .edilen matrah üzerinden salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisinin zamanında ödenmemesi ve uyuşmazlık konusu yapılmaması üzerine kesinleşen amme alacağının tahsili amacıyla ödeme emri düzenlenmiştir. Vergi Mahkemesi kararıyla; ödeme emriyle istenilen alacağa ilişkin ihbarnameye ait tebliğ alındısı üzerine ihbarnamenin davacıya tebliğ edilemediğine dair bir şerh verilmediği, adres tespit tutanağının ise, davacının bürosunun bulunduğu işhanının tasfiye edildiği gerekçesiyle bitişik işhanının yönetim kurulundan bir kişiye imzalatıldığı ve bunlara istinaden de davacı adına ilanen tebligat yapıldığının anlaşıldığı, ilanen tebligattan önce posta ile yapılan tebligatın, 213 sayılı Kanunun 100. ve 101. maddelerine uygun şekilde yapıldığının kabul edilemeyeceği, diğer taraftan, davacının bilinen adresinde arandığı hususunun da iddia ve ispat edilemediği gibi tebliğ zarfı üzerinde, postacı tarafından konan hiçbir şerhin bulunmadığı, hatta posta damgasının bile konulmadığı dikkate alındığında, ilanen tebliğin usulüne uygun olarak yapıldığım kabul etmenin mümkün olmadığı, bu nedenle davalı idare açısından tahsili kabil hale gelmiş bir amme alacağı bulunmadığından bunun ödeme emriyle istenilmesinde yasal isabet görülmediği gerekçesiyle ödeme emri iptal edilmiştir. Vergi Dairesinoce, ödeme emriyle istenilen alacağa ilişkin ihbarnamenin memur eliyle davacının bilinen adresine tebligat yapılamadığından ilanen tebliğ yoluna gidilmesinin yasa gereği olduğu ve bu nedenle ödeme emrinin yasaya uygun olarak düzenlendiği ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir. Karar: 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 107. maddesinde, Maliye Bakanlığının, tebliğleri posta yerine memur vasıtasıyla yaptırabileceği, aynı Kanunun 102. maddesinde de, tebliğ olunacak evrak muhteviyatına ait zarfın posta idaresince muhatabına verileceği ve keyfiyetin muhatap ile posta memuru tarafından taahhüt ilmühaberine tarih ve imza konulmak suretiyle tespit olunacağı, muhatabın zarf üzerinde yazılı adresini değiştirmesinden dolayı bulunamamış olması halinde ise, posta memurunun durumu zarf üzerine yazacağı ve mektubun posta idaresince derhal tebliğ yaptıran daireye geri gönderileceği, yine aynı Kanunun 103. maddesinde ise, muhatabın adresinin hiç bilinmediği, muhatabın bilinen adresinin yanlış veya değişmiş olduğu ve bu yüzden gönderilmiş olan mektubun geri geldiği ile başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkan bulunmayan hallerde tebliğin ilan yoluyla yapılacağı hükmüne yer verilmiştir. Dosyanın incelenmesinden, ödeme emriyle istenilen alacağa ilişkin ihbarnamenin davacının bilinen adresine tebliğ edilememesi üzerine yoklama memurunca adres tespit tutanağının düzenlendi, ve bu tutanağın da davacının bürosunun bulunduğu işhanının tasfiye edildiği gerekçesiyle bitişik işhanının yönetim kurulundan bir kişiye imzalattığı ve bu tespite istinaden de davacı adına ilane.n tebliğ yoluna gidildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, ödeme emriyle istenilen alacağa ilişkin ihbarnamenin memur eliyle davacının bilinen adresine tebliğ edilememesi üzerine yukarı da açıklanan kanun hükmü uyarınca davalı idarece ilanen tebliğ yoluna gidilmesi yasa gereği olduğundan mahkemece ilanen tebliğin usulüne uygun yapılmadığı gerekçesiyle ödeme emrinin iptal edilmesinde yasal isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararınin bozulmasına oybirliği ile karar verildi.