Danıştay Dördüncü Daire
Süresinde gelir vergisi beyannamesi veren zarar beyan eden mükelleflere hayat standardı üzerinden vergi salınmaktadır. Bu durumda faal oldukları ve işlerim terk etmeyen mükelleflerin beyanname vermemelerinden dolayı re’sen takdir edilecek matrah beyanname verenlerden az olamaz. İstemin Özeti: 1991 yılma ait gelir vergisi beyannamesini vermeyen yükümlü adına, takdir komisyonu kararma dayanılarak re’sen gelir vergisi salınıp, kaçakçılık cezası kesilmiştir. Vergi Mahkemesi kararıyla; vergi ve cezanın kaldırılmasına karar verilmiştir. Davalı idare, takdir komisyonuna takdir edilen matrah üzerinden salınan vergi ve kesilen cezada kanuna aykırılık bulunmadığına ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir. Karar: Uyuşmazlık, 1991 yılı gelir vergisi beyannamesini vermeyen davacı adına re’sen takdir yoluyla yapılan tarhiyata ilişkindir. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 30/1. maddesine göre, vergi beyannamelerinin kanuni süre içinde verilmemesi hali re’sen takdir sebebi sayılmıştır. Olayda, 1991 yılı gelir vergisi beyannamesinin verilmemesi nedeniyle re’sen takdir sebebi bulunmaktadır. Ancak re’sen vergi tarhı ile ulaşılmak istenen amaç, yükümlülerin vergiye tabi kazançlarının gerçeğe en yakın şekilde tespit edilmesidir. Anılan Kanunun 75. maddesinde takdir komisyonlarının inceleme yetkisini haiz oldukları, 31/8. maddesinde ise takdir kararlarında takdirin müstenidatı ve takdir hakkında izahat bulunması gerektiği belirtilmiştir. Takdir komisyonlarınca matrah takdir edilirken, yükümlülerin faaliyette bulunup bulunmadıkları faaliyetleri var ise ne kadar gelir elde ettikleri gibi hususların araştırılarak, sonucuna göre matrah takdir edilmesi ve takdir kararında takdirin dayanağının gösterilmesi gerekmektedir. Dosyada mevcut belgelerden davacının işyerinin icra yoluyla 11,8.1989 tarihinde satıldığı anlaşılmaktadır. Dava konusu olayda, takdir komisyonunca hiçbir inceleme ve araştırma yapılmadan, soyut ifadelerle takdir edilen matrah esas alınarak salınan vergi ve cezanın terkininde kanuna aykırılık görülmemiştir. Bu nedenle, temyiz isteminin reddine oyçokluğuyla karar verildi . AZLIK OYU: ilgili yılda mükellefiyet kaydı devam etmesine rağmen gelir vergisi beyannamesini vermeyen davacı adına takdir komisyonu tarafından hayat standardı temel gösterge tutarı esas alınmak suretiyle takdir edilen matrah üzerinden yapılan tarhiyat, Vergi Mahkemesince davacının ilgili dönemde hiçbir faaliyette bulunmadığı ve takdir komisyonunca hiçbir inceleme ve araştırma yapılmadan matrah takdir edildiği gerekçesiyle kaldırılmıştır. Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 116. maddesinin 1. fıkrasında gerçek usulde gelir vergisine tabi ticari, zirai ve mesleki kazanç sahiplerinin beyan ettikleri gelirin (zarar beyanı dahil) maddede belirtilen asgari tutarlara madde devamında belirtilen hayat standardı göstergeleri ne göre belirlenen ilavelerin yapılmasıyla bulunan tutardan düşük elması halinde, bu şekilde saptanan tutardan 31. maddedeki indirimler yapıldıktan sonra kalan miktarın vergi tarhına esas alınacağı belirtilmiş ve 5. fıkrasında, yıl içinde işe başlayan veya işi bırakan mükellefler için faaliyette bulunulan sürelerin gözönünde tutulacağı hükmüne yer verilmiştir. Maddede metninin incelenmesinden, yıl içinde mükellefiyeti devam eden yükümlülerin faaliyetleri olmasa da veya faaliyette bulunup zarar beyan etmiş olsalar dahi bu esasa göre vergilendirilmeleri gerektiği anlaşılmaktadır. Olayda, mükellefiyeti devam ettiğine göre, davacı süresinde beyanname vermiş olsa idi, asgari olarak hayat standardı göstergeleri üzerinden vergi tahakkuk ettirilecekti. Süresinde beyanname verilmemesi nedeniyle takdir komisyonunca takdir edilen matrahın da faaliyette bulunduğu süre için hayat standardı temel gösterge tutarları esas alınmak suretiyle takdir edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda ilgili dönemde mükellefiyeti devam etmesine rağmen beyanname vermeyen davacı adına, faaliyette bulunduğu süre için hayat standardı gösterge tutarı esas alınmak suretiyle takdir edilen matrahta kanuna aykırılık bulunmadığından tarhiyatın kaldırılmasına ilişkin mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz.