Danıştay Onbirinci Daire
Yurt dışında yıllara yaygın inşaat işi yapan şirketin hakediş bedellerini Türkiye'ye getirip bankada döviz tadilat hesabında tutması sonuç elde ettiği kur farkı gelirlerinin Türkiye'de elde edilmiş kazanç olarak vergiye tabi tutulması sözkonusu Olamaz. Kur farkının inşaat işi gelirinin bir unsuru olarak nitelendirilmesi gerekir. İstemin Özeti: Davacı şirketin yurt dışında yaptığı birden fazla takvim yılma sirayet eden inşaat işi nedeniyle döviz cinsinden tahsil ettiği hakediş bedellerim Türkiye'ye getirip bankada döviz tevdiat hesabında tutması sonucu elde ettiği kur farkı gelirlerinin Türkiye'de elde edilmiş kazanç olarak vergiye tabi bulunduğundan bahisle belirlenen matrah farkı üzerinden adına 1993 takvim yılı için ikmalen salınan kurumlar vergisi ile kesilen kaçakçılık cezasına karşı açılan davayı; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 19. maddesinde; vergi alacağının vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğacağının belirtildiği, her vergi kanununda o verginin doğumu için gerekli olan olaylar ve hukuki durumların tarif ve tespit edildiği, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 42. maddesinde de; birden fazla takvim yılma sirayet eden inşaat ve onarım işlerinde kar veya zarar işin bittiği yıl kati olarak tespit edilip tamamının o yılın geliri sayılarak mezkur yıl beyannamesinde gösterileceğinin hükme bağlandığı, maddeden yıllara yaygın inşaat ve onarma işinde vergi alacağının inşaat işinin bittiği yılda doğacağının anlaşıldığı, olayda yıllara yaygın inşaat işiyle ilgili olarak döviz cinsinden elde edilen hakediş bedellerinin bankada durması sonucu liranın değer değişikliğinden lehe oluşan kur farklarının inşaat işi dışında ayrı bir ticari organizasyon sonucu elde edilmemiş olması karşısında hakedişin bir unsuru, türevi olarak değerlendirilmesi gerektiği, bunun sonucu olarak da hakedişler hangi hesaba kaydedildi ise kur farklarının da o hesapla ilişkilendirilmesi başka bir anlatımla; inşaat işinin sonunda elde edilen vergiye tabi kazancın belirlenmesinde hakedişlerle birlikte gözönünde tutulrnasının kabulü gerektiği, sözkonusu kur farkının işin bitiminde kar veya zararı etkileyeceğinden, inşaat işlerine ait gelirin bir unsuru olarak inşaat hesabıyla ilgilendirilerek işin bitim tarihi itibariyle vergilendirilmesinin Gelir Vergisi Kanununun 42. maddesi gereği olduğu, bu itibarla kur farkının yapılan inşaat işinden elde edilen gelirden ayrı, başka bir kaynaktan elde edilmiş gelir niteliğinde kabul edilerek tarhiyat yapılmasında kanuna uyarlık görülmediği gerekçesiyle kabul ederek tarhiyatı terkin eden Vergi Mahkemesinin kararının; inceleme raporuna istinaden belirlenen matrah farkı üzerinden yapılan tarhiyatta kanuna aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istemidir. Karar: Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanununun 17. maddesinin 2. fıkrası hükmü uyarınca temyizen incelenen dosyalarda duruşma yapılması tarafların istemine ve Danıştay'ın kararma bağlı olup, temyiz isteminde bulunan Vergi Dairesi Müdürlüğünün duruşma talebi nin yerine getirilmesine gerek bulunmadığı sonucuna varıldığından dosya incelenerek işin gereği görüşülüp düşünüldü: Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan Vergi Mahkemesi kararı aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına oybirliğiyle karar verildi.