|
Dairesi
KDV indiriminde faturaların gerçeği yansıtıp yansıtmadıklarının tespiti gerekir. İstemin Özeti: Deri ve deri ürünleri imalatı işiyle uğraşan davacı şirketin 1986 yılı Kasım ve Aralık dönemi işlemlerinin incelenmesi sonucu bir kısım ham deri alımına ait faturaların gerçeği yansıtmadığının saptanması
|
|
Karar No
1996/1852
|
|
Esas No
1996/2106
|
|
Karar Tarihi
13-05-1996
|
|
|
Danıştay Onbirinci Daire
KDV indiriminde faturaların gerçeği yansıtıp yansıtmadıklarının tespiti gerekir. İstemin Özeti: Deri ve deri ürünleri imalatı işiyle uğraşan davacı şirketin 1986 yılı Kasım ve Aralık dönemi işlemlerinin incelenmesi sonucu bir kısım ham deri alımına ait faturaların gerçeği yansıtmadığının saptanması üzerine, kaçakçılık cezalı katma değer vergisi ile dahili tevkifat salınmıştır. Vergi Mahkemesinin kararıyla; tarhiyatın 1986 yılma ilişkin olmasına rağmen, incelemenin 1991 yılında yapıldığı, aradan geçen süre içerisinde tedarikçi firmaların aynı adreste bulunamamalarının doğal olduğu, Vergi Usul Kanununda yükümlülerin aynı adreste işlerine devam etmeleri gerektiği yolunda herhangi bir hüküm bulunmadığı, davacı şirketin deri aldığı firmaların, katma değer vergisi beyannamelerim verdikleri, vergileme ile ilgili ödevlerini yerine getirdiklerinin anlaşıldığı, bu durumda yükümlü şirketin mal aldığı firmalara ödediği katma değer vergisinin hazineye intikal ettirilmemesinin sorumluluğunun davacı şirkete yükletilemeyeceği gerekçesiyle cezalı tarhiyat terkin edilmiştir. Vergi Dairesi Müdürlüğü, inceleme raporuna dayanılarak yapılan cezalı tarhiyatın yasal olduğunu ileri sürerek mahkeme kararının bozulmasını istemektedir. Karar: 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 29. maddesinin (a) bendinde mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini ’indirebilecekleri hükme bağlanmış, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3. maddesinin (b) bendinde ise, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, bu kuralın bir gereği olarak yükümlü şirketin Katma Değer Vergisi Kanununun yukarıda sözü edilen 29. maddesinde belirtilen vergi indirimlerinden yararlanabilmelerinin önşartı, kendilerine yapılan teslim ve hizmetlerle ilgili fatura ve benzeri vesikaların gerçeği yansıtması bir başka anlatımla yükümlü şirket tarafından vergi indirimine konu teşkil eden mallar için gerçekte katma değer vergisi ödenmiş olmasıdır. Gerçekleşmemiş teslim ve hizmetler dolayısıyla bir vergi ödemesi ve bunun sonucu olarak da bir vergi indirimi sözkonusu edilemeyeceğinden, indirime dayanak teşkil eden faturaların gerçeği yansıtıp yansıtmadığı hususlarının saptanması, uyuşmazlığın çözümü bakımından önem arz etmektedir. Dosyada mevcut inceleme raporu ve eki tutanakların incelenmesinden, yükümlü şirketin emtia satın aldığı (T) Ticaret (F.T.), (B) Ticaret (H.A.), (O.D.) ve ...... Deri ve Deri Ürünleri Sanayi ve Ticaret (M.E.) nezdinde yapılan araştırmalarda, bu firmaların bir kısminin satmış göründükleri malların imali işiyle uğraşmadıkları, bir kısminin ticari faaliyete son verdikleri tarihlerden sonra fatura düzenledikleri, bir kısminin düzenledikleri faturalarda gösterdikleri katma değer vergisini beyan edip ödemedikleri, bir kısminin ise aranılmasına rağmen bilinen adreslerinde bulunamadıkları, yine bu firmaların sermaye ve iş hacmi gibi tacirin asgari vasıflarına sahip olmadıkları da saptanmış olup, hazineye intikal etmeye katma değer vergisinin iadesi sözkonusu olamayacağından kaçakçılık cezalı katma değer vergisinin onanması gerekirken mahkemece terkininde isabet görülmemiştir. Dahili tevkifata ilişkin uyuşmazlığa gelince; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun şu anda yürürlükten kaldırılmış olan 94. maddesinin (B) fıkrasında dahili tevkifatın nasıl ödeneceği ve uygulama esasları belirtilmiştir. Bu maddede geçmiş dönemlere ait işlemler üzerinden dahili tevkifat yapılacağı öngörülmediği gibi, cari vergilendirme dönemindeki işlemler üzerinden yapılan dahili tevkifatın cari vergilendirme dönemini takip eden dönemlere ait gelir vergisinden mahsup edileceğine dair bir hüküm de yer almamıştır. Bu durumda, peşin bir vergi niteliği taşıyan dahili tevkifatın sonuçta yıllık gelir ve kurumlar vergisinden mahsubu gerekli olup, mahsup edilemeyen bir dahili tevkifatın vergi mükerrerliğine yol açacağı kuşkusuzdur. Mahsubun yapılacağı beyan dönemi geçmiş olduğundan, mahsup olanağı kalmayandahili tevkifatın mahkemece kaldırılması yerindedir. Açıklanan nedenlerle Vergi Dairesi temyiz isteminin kısmen kabulüne, Vergi Mahkemesi kararının dahili tevkifata ilişkin kısminin onanmasına, kaçakçılık cezalı katma değer vergisi tarhiyatı yönünden ise bozulmasına oybirliği ile karar verildi . DÜŞÜNCE: Yükümlü şirketin ilgili dönemde, bir kısım emtia alımım içeriği itibarıyla yanıltıcı faturalarla belgelendirdiği, defterlerine alış olarak kaydettiği bu faturalarda yazılı bedel üzerinden hesapladığı katma değer vergisini aslında ödemediği halde indirim konusu yaptığı hususu inceleme raporu ile tespit edildiğinden, kaçakçılık cezalı katma değer vergisini terkin eden mahkeme kararı 3065 sayılı Kanunun 29. maddesi ile 213 sayılı Kanununun 3. maddesine uygun bulunmadığından temyiz isteminin kısmen kabulüyle mahkeme kararının bozulması, kaçakçılık cezalı dahili tevkifata ilişkin temyiz isteminin ise reddi ile kararın bu kısminin onanması gerektiği düşünülmektedir.
|
|