Danıştay Dördüncü Daire

Çiftçiler dışındaki kişi ve kurumlardan zirai mahsul alımı nedeniyle gelir vergisi kesintisi öngörülmediğinden, müteselsil sorumluluktan da söz edilemez. İstemin Özeti: Zirai ürün alımları sırasında yaptığı ödeme için vergi tevkifatı yapmayan ve müteselsilen sorumluluğu olduğu halde bu yükümlülüğü yerine getirmediğinden söz edilen davacı şirket adına 1988/Aralık ayı için gelir (stopaj) vergisi salınmış, kaçakçılık cezası kesilmiştir. Danıştay Dördüncü Dairesince verilen bozma kararı üzerine Vergi Mahkemesi kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 11. maddesinde, mal alım ve satımı ve hizmet ifası dolayısıyla vergi kesintisi yapmak ve vergi dairesine yatırmak zorunda olanların bu yükümlülükleri yerine getirmemeleri halinde verginin ödenmesinden alım satıma taraf olanların ile hizmetten yararlananların aralarında zımnen dahi olsa irtibat olduğu tespit olunanların müteselsilen sorumlu olduklannın belirlendiği, Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesinin 13. bendi uyarınca, çiftçilerden satın alınan zirai mahsuller için yapılacak ödemelerden vergi kesilebileceğine göre, zirai mahsul alım satımı yönünden, ancak bu alım satımın tarafı olan çiftçinin, ondan ....... alan tüccarın vergi tevkif edip vergi dairesine yatırma sorumluluğunu yerine getirmemesinden dolayı müteselsil sorumluluğun düşünülebileceği, 11. maddenin dördüncü fıkrasında mal üreten çiftçiler için bu sorumluluğun söz konusu olmadığı belirtildiğinden, sözü edilen hükmün mal üreten çiftçilerden alım yapılması halinde esasen uygulama kabiliyetinin bulunmadığı, Kanunda çiftçi dışındaki kişi ve kurumlardan zirai mahsul alımı nedeniyle gelir vergisi tevkifatı öngörülmediğinden tüccardan mal alanların müteselsil sorumluluğundan bahsedilemeyeceği gerekçesiyle tarhiyatın kaldırılmasına karar vermiştir. Davalı idare, müteselsilen sorumlu olduğu inceleme raporuyla belirlenen davacı adına salınan vergi ve kesilen cezanın yasaya uygun olduğunu ileri sürerek kararın bozulması istemektedir. Karar: Mahkeme kararının Danıştay tarafından bozulması halinde, mahkemece bu karara uyulmak suretiyle verildiği ifade edilen kararlara karşı yapılacak temyiz başvurularının bozma esaslarına uyulmuş olup olmadığı yönünden incelenmesi mümkündür, incelenen dosya içeriğinden mahkeme kararının Danıştay Dördüncü Dairesinin bozma kararında yazılı esaslara uygun olduğu görülmektedir. Temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmamaktadır. Bu nedenle, temyiz isteminin reddine oybirliğiyle karar verildi.