Danıştay Dokuzuncu Daire
Vergi Usul Kanununun 11. maddesinde düzenlenen müteselsil sorumluluktan söz edilebilmesi, alıcı ile tahsil ettiği katma değer vergisini vergi dairesine ödemeyen yükümlü arasında vergiyi zıyaa uğratma yönünden bir irtibatın bulunması gerekir. İstemin Özeti: Yükümlü şirketin 1991 yılı defter ve belgelerinin katma değer vergisi ladesi yönünden incelenmesi sonucu düzenlenen rapora dayanılarak 1991/Ekim dönemi için tarh edilen katma değer vergisinin kaldırılması istemiyle açılan davayı; uyuşmazlığın, yükümlü şirket tarafından satın alınan emtiadan dolayı satıcı firmalara ödenen katma değer vergilerinin satıcı firmalarca vergi dairesine yatırılmadığının tespiti üzerine yükümlü şirketin müteselsil sorumluluğundan bahisle adına tarh edilen katma değer vergisinin kanuna uygun olup olmadığı hususuna ilişkin bulunduğu, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 11. maddesine 3239 sayılı Kanunun 2. maddesiyle eklenen 3. fıkrasında mal alım satımı ve hizmet ifası dolayısıyla vergi kesintisi yapmak ve vergi dairesine yatırmak zorunda olanların bu yükümlülüklerim' yerine getirmemeleri halinde verginin ödenmesinden alım satıma taraf olanlar ile hizmetten yararlananların aralarında zımnen dahi olsa irtibat olduğu tespit olunanların müteselsilen sorumlu tutulacaklarının öngörüldüğü, bu maddenin gerekçesinde kesilen vergiler ile tahsil edilen katma değer vergilerinin mutlaka vergi dairesine yatırılmasının amaçlandığının belirtildiği, vergiyi kestiği veya tahsil ettiği halde vergi dairesine yatırmayanları zorlamak ve bu görevlerim yerine getirmelerin! sağlamak için alım satıma taraf olanların ve hizmetten yararlananların müteselsilen sorumlu tutularak gerçek yükümlünün bu görevini yapmasını ve özellikle paravan şirket kurulmasını önlemek maksadıyla bu hükmün 11. maddeye eklendiği vurgulandığından, bu maddenin katma değer vergisi ihtilaflarına da uygulanacağı, ancak bu maddedeki müteselsil sorumluluğun katma değer vergisi ihtilaflarına uygulanabilmesi için mal alım satımı sırasında alıcı ile tahsil ettiği vergiyi vergi dairesine ödemeyen mükellef arasında vergiyi ziyaa uğratma yönünden bir irtibat bulunduğunun idarece tespit edilmesi gerektiği, olayda yükümlü şirketin ibraz ettiği belgeler ile yapılan karşıt inceleme sonucu düzenlenen rapor ve ek tutanakların incelenmesinde, yükümlü şirket ile katma değer vergisini ödemeyen mükellef arasında bir irtibat bulunduğu yönünde bir tespit yapılmadığının görüldüğü, ayrıca yükümlü şirkete emtia satışı yaparak fatura düzenleyen mükellef nezdinde ihtilaflı dönem için inceleme yapıldığı anlaşıldığı, bu durumda yükümlünün emtia alışı sırasında satıcıya katma değer vergisi ödediği sabit olduğundan bunun aksi de idarece kanıtlanamadığından ve bilahare emtia satıcıları adına katma değer vergisi tarhiyatı da yapıldığından, yükümlünün 213 sayılı Kanunun 11/3. maddesine göre verginin ödenmesinden sorumlu tutularak adına tarhiyat yapılmasında isabet görülmediği gerekçesiyle kabul ederek tarhiyatı terkin eden Vergi Mahkemesinin kararının; yükümlü şirketin indirim konusu yaptığı katma değer vergilerinin mal satan kişi ve firmalarca beyan edilip ödenmediği inceleme raporuyla tespit edildiğinden vergi dairesine ödenme yen katma değer vergilerinin müteselsilen sorumlu olan yükümlüden istenilmesinin yasal, olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir. Karar: Temyiz edilen Vergi Mahkemesinin kararında, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisinin bulunmadığı anlaşıldığından temyiz isteminin reddine, anılan mahkeme kararının onanmasına oybirliği ile karar verildi.