Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu
İşietmeye kayıtlı aracın düşük bedelle satıldığının tespitinde kusur cezası uygulanır. İstemin Özeti: Nakliyecilik yapan yükümlü adına kayıtlı bulunan aracın 1992 yılında satılması nedeniyle beyan edilen satış bedelinin düşük bulunması üzerine re'sen takdir yoluyla 1992 Temmuz dönemi için katma değer vergisi salınmış, kaçakçılık cezası kesilmiştir. Tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen Vergi Mahkemesi kararıyla; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 20. maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerjnde matrahın açıklandığı, öte yandan, 492 sayılı Harçlar Kanununun 43. maddesinin sonuna 3689 sayılı Kanunun 10. maddesiyle eklenen fıkra ile getirilen kasko sigorta değeri ölçüsünün ise, sadece noter harçları uygulaması ile ilgili olduğu ve bunun diğer vergilere yaygınlaştırılmasının mümkün bulunmadığı, olayda, alımsatıma taraf olanlar bilindiğine ve gerçek usulde vergilendirildiğine göre tarafların bilgisine başvurulması ve gerekirse defter ve belgeleri üzerinde karşıt inceleme yapılması suretiyle taşıtın beyan edilen satış değerinin doğruluğunun araştırılıp saptanması gerekirken, salt yasal zorunluluktan dolayı satış senedinde gösterilen kasko sigorta değeri esas alınmak suretiyle takdir edilen matrah farkı üzerinden yükümlü adına cezalı vergileme yapılmasında yasal uyarlık görülmediği gerekçesiyle davayı kabul ederek dava konusu cezalı tarhiyatı kaldırmıştır. Malmüdürlüğünün bu karara karşı yaptığı temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay Onbirinci Dairesi 16.3.1995 gün ve E:1995/557, K:1995/640 sayılı kararıyla; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 27. maddesinde, bedelin emsel bedele göre açık bir şekilde düşük olması ve bu düşüklüğün yükümlülerce haklı bir nedenle açıklanamaması halinde matrah olarak emsal bedelin esas alınması ve emsal bedelin, Vergi Usul Kanununa göre belirlenmesinin öngörüldüğü, 213 sayılı Kanunun 267. maddesi uyarınca, emsal bedelin, araçların tüm özellikleri, yıpranma derecelerine göre ve satış tarihindeki piyasa değerinin ne olacağının emsallerle karşılaştırılarak saptanması gerektiği, olayda, re'sen takdir nedeni bulunduğu, ancak takdir matrahının saptanmasında bu tür uyuşmazlıkların artması üzerine Maliye Bakanlığının 6.5.1994 günlü ve 1994/2 sayılı İç Genelgesi ile de duyurulmasına karşın araçların satış bedeline etkili tüm özelliklerin dikkate alınmadığı, bu durumda, takdir komisyonunca takdir edilen ve uyuşmazlık konusu cezalı tarhiyatın dayanağım oluşturan bedelin, 3065 sayılı Kanun ile 213 sayılı Kanunun yukarıda açıklanan maddelerinde tanımı yapılan emsal bedeline uygun olup olmadığının tespiti amacıyla Ticaret Odası, şoförler ve otomobilciler Derneği ile gerekli görülecek başka ilgili merciler nezdinde yapılacak araştırma sonucuna göre bir karar verilmek üzere mahkeme kararım bozmuştur. Bozma kararma uymayan Vergi Mahkemesi 20.6.1995 gün ve E: 1995/623, K: 1995/611 sayılı kararıyla; aynı gerekçeyle ilk kararında direnmiştir. Direnme kararı, Mal Müdürlüğü tarafından temyiz edilmiş ve takdir komisyonu kararma dayanılarak uygulanan tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir. Karar: Yükümlü adına kayıtlı bulunan kamyonun satış bedelinin düşük olduğundan bahisle takdir komisyonunca kasko sigorta değeri esas alınarak takdir edilen matrah farkı üzerinden salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisin! kaldıran Vergi Mahkemesi direnme kararı Mal Müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 27. maddesinde, bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile bedelin mal, menfaat, hizmet gibi paradan başka değerler olması halinde matrahın, işlemin mahiyetine göre emsal bedeli veya emsal ücreti olduğu belirtildikten sonra, bedelin emsal bedeline veya emsal ücretine göre açık bir şekilde düşük bulunması ve bu düşüklüğün mükellefçe haklı bir sebeple açıklanamaması halinde, matrah olarak emsal bedel veya emsal ücretin esas alınması, emsal bedel ve emsal ücretin Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre saptanması kurala bağlanmıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 267. maddesinde; gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değer, emsal bedeli olarak tanımlanmış, 3. sırasında ise emsal bedel takdirinin, takdir komisyonunca maliyet bedeli ve piyasa kıymetleri araştırılmak ve kullanılmış eşya için ayrıca yıpranma dereceleri nazara alınmak suretiyle yapılması kabul edilmiştir. Davacının, vergisi uyuşmazlığa yol açan kamyonu emsallerine nazaran daha düşük bedelle satmış olması idarece eleştirilmiştir. Gerçek satış bedelinin beyana uygunluğu tartışmalı kalan olayda, emsal bedelin 3065 sayılı Yasanın 27. maddesi ve kamyonun işletmede kayıtlı olması nedeniyle Vergi Usul Kanununun 267. maddesinin üçüncü sırasında yazılı yöntemle saptanması gerektiği noktasında tartışma bulunmamaktadır. Motorlu taşıtların alımsatımı sırasında yapılacak vergilendirmenin dayanması gereken esaslar ve yöntem, gerek gelir vergisi ve katma değer vergisi, gerekse harç yönünden vergi idaresinin muhtelif düzenlemeler yapmasını gerekli kılmıştır. 170 sıra sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliğinin (D) bölümünde, gelir ve kurumlar vergisi uygulaması bakımından, mükelleflerin satışım yaptıkları motorlu kara taşıtlarına esas alacakları tutarın, gerçek satış bedeli olduğu belirtilmiş ve bu yönden yapılacak tespitin taşıtın diğer özellikleri ile birlikte satış tarihi itibarıyla geçerli olan kasko sigortasına esas bedelden de yararlanılmasına değinilmiştir. Diğer yönden aynı konudaki uyuşmazlıkların çoğalması nedeniyle Gelirler Genel Müdürlüğünün 6.5.1994 gün ve 1994/2 sıra No.lu iç Genelgesinde de, bazı vergi dairelerinin gerçek satış bedelleri konusunda hiçbir araştırma yapmadan kasko sigortasına esas bedelleri kullanılarak mükellefler adına tarhiyat yaptıklarının anlaşıldığı, bu uygulamanın idare ve mükellefler arasında gereksiz ihtilaflara neden olduğu, bu tür ihtilaflara yer verilmemesi açısından sadece kasko bedellerinden hareketle mükellefler adına tarhiyat yapılmaması gerçek satış bedellerinin tespiti sırasında diğer hususların da incelenmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu yasal ve yönetsel düzenlemeler karşısında, takdir komisyonunca takdir edilen ve uyuşmazlık konusu cezalı tarhiyatın dayanağım oluşturan bedelin, 3065 sayılı Kanun ile 213 sayılı Kanunun yukarıda açıklanan maddelerinde tanımı yapılan emsal bedeline uygun olup olmadığının tespiti amacıyla, Ticaret Odası, Şoförler ve Otomobilciler Derneği ile gerekli görülecek başka ilgili merciler nezdinde yapılacak araştırma sonucuna göre bir karar verilmesi, matrah farkı doğması halinde ise tarhiyatın vergi ziyaı bulunması sebebiyle kusur cezalı olarak onanması gerekirken, yazılı gerekçeyle kaldırılmasında yasaya uygunluk bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararınin bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından yargılama giderleri hakkında hüküm tesisine gerek bulunmadığına oyçokluğu ile karar verildi (*). (*) karşı OY: 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 27. maddesinin ikinci fıkrasında, bedelin emsal bedeline göre açık bir şekilde düşük olduğu ve bu düşüklüğün mükellefçe haklı bir sebeple açıklanamadığı hallerde de, matrah olarak emsal bedelin esas alınacağı ifade edildikten sonra, üçüncü fıkrada emsal bedelinin Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tespit olunacağı belirtilmiştir. Maddenin açık ifadesinden, vergiye esas olan mal bedelinin, Vergi Usul Kanununa göre tespit edilecek emsal bedelinden düşük olduğu saptanmadıkça, bu hükme göre tarhiyat yapılamayacağı anlaşılmaktadır. Kasko sigorta değerine ya da bu değer esas alınarak takdir edilen değere emsal bedeli olarak itibar edilemeyeceği kararda kabul edildiğine göre, uyuşmazlığa konu tarhiyatın dayanağı bulunmadığı sonucuna varılmak gerekirken, beyanın emsal bedele göre açık bir şekilde düşük olduğu ve bunun izah edilemediği sabitmiş gibi, mahkemeden bir kısım kuruluşlardan görüş alınarak emsal bedeli tayini için araştırma yapmasının istenmesinde ve kararın bu nedenle bozulmasında isabet bulunmamaktadır. Bu nedenle karara karşıyız.