Danıştay Dördüncü Daire
Vergileme için gelirin elde edildiği ve vergiyi doğuran olayın meydana geldiğinin somut olarak saptanması gerektiği hk. İstemin Özeti: 28.10.1992 tarihinde satın aldığı taşınmazın 13.11.1992 tarihinde satışından sağladığı değer artışı kazancına ilişkin olarak beyana çağrı yazısından sonra verdiği beyannamesinde eksik bildirimde bulunduğunun saptanması üzerine takdir komisyonunca tayin edilen matrah esas alınarak davacı adına 1992 yılı için re'sen gelir vergisi salınmış, kaçakçılık cezası kesilmiştir. Vergi Mahkemesi kararıyla; dosyanın incelenmesinden, davacının 28.10.1992 . tarihinde 6.000.000. liraya satın aldığı taşınmazı 13.1 1.1992 tarihinde ............................... Yapı Kooperatifine 560.000.000. liraya sattığı, sözkonusu alımsatım bedellerinin bizzat davacı tarafından ibraz edilen belgelerden açıkça anlaşıldığı, bu durumda sözkonusu alımsatım sonunda değer artışı kazancı elde ettiği sabit bulunan davacı adına salınan vergide kanuna aykırılık görülmediği, ancak olayın niteliği ve vergilendirme yöntemi dikkate alındığında tarhiyata uygulanan kaçakçılık cezasının kusur cezasına çevrilmesinin gerekli olduğu gerekçesiyle, vergi aslına yönelik davanın reddine, kaçakçılık cezasının kusur cezasına çevrilmesine karar verilmiştir. Davacı, sözkonusu taşınmazı kendisinin alıp satmadığım, gerek alış değerinin de 540.000.000. lira olduğunu ve bu hususun bilirkişi incelemesiyle saptanabileceğini, Vergi Dairesi Müdürlünü ise, tarhiyata kaçakçılık cezası uygulanmasında kanuna aykırılık bulunmadığım ileri sürerek, kararın bozulmasını istemektedirler. Karar: 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu belirtilmiş, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 1, 2 ve 3. maddelerine göre de, bir gerçek kişinin gelir vergisine tabi tutulabilmesinin, kanunda sayılan kazanç ve iratlardan bir ya da birkaçım elde etmiş olmasına bağlı olduğu açıklanmıştır. Bu hükümlere göre bir gerçek kişinin gelir vergisine tabi olabilmesi için, kanunda sayılan kazanç ve iratlardan birisini veya birkaçım bir arada elde ettiği hususunun, vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyetiyle birlikte ve somut olarak ortaya konulması zorunlu bulunmaktadır. Olayda alımsatımı değer artışı kazancına konu edilen iki parça taşınmazı, tapu kayıtlarına göre 28.10.1992 tarihinde satın alan ve 13.11.1992 tarihinde de ....................................... Konut Yapı Kooperatifine satan kişi olarak davacı görülmekteyse de, davacı tarafından dosyaya ibraz edilen ve adı geçen kooperatif kayıtlarına uygunluğu teyit edilen belgelerden, sözkonusu taşınmazların gerçekte ............................... isimli şahıs tarafından satın alınıp daha sonra kooperatife satıldığı ve kooperatifçe satın alma bedelinin tamamının ............................... Bankası ........................ Şubesi aracılığıyla adı geçen şahsa ödenmiş olduğu ve dolayısıyla davacının bu olayda değer artışı kazancına, konu olabilecek bir gelir elde etmediği açıkça anlaşılmakta olup, davacının sosyal ve ekonomik durumu da bu gerçeği doğrulamaktadır. Bu durumda Vergi Mahkemesince davanın kısmen reddedilmesinde isabet görülmemiştir. Bu nedenlerle, davacı temyiz isteminin kabulü ile, Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına, Vergi Dairesi Müdürlüğü temyiz isteminin reddine, oybirliğiyle karar verildi.