Dairesi
Satın aldığı tarım ürünlerine müstahsil makbuzu düzenlemeyerek bu alımları sahte faturalarla belgelendirdiği ve yaptığı ödemelerden vergi kesintisi yapılmayan mükellefe yapılan cezalı tarhiyat yerindedir.
Karar No
1996/109
Esas No
1995/95
Karar Tarihi
18-01-1996

Danıştay Üçüncü Daire

Satın aldığı tarım ürünlerine müstahsil makbuzu düzenlemeyerek bu alımları sahte faturalarla belgelendirdiği ve yaptığı ödemelerden vergi kesintisi yapılmayan mükellefe yapılan cezalı tarhiyat yerindedir. İstemin Özeti: 1992/Eylül döneminde satın aldığı tarım ürünleri için müstahsil makbuzu düzenlemeyerek bu alımları sahte faturalarla belgelendi rdiği ve yaptığı ödemelerden vergi kesintisi yapmadığı gerekçesiyle kaçakçılık cezalı olarak salınan gelir (stopaj) vergisine karşı açılan davayı; uyuşmazlık döneminde borsada tescil edilerek işlem gören tarımsal ürünleri çiftçiler dışındaki kişi ve şirketlerden satın aldığı anlaşılan yükümlü şirketin, bu ürünlere ait gelir (stopaj) vergisinin tevkif edilip vergi dairesine yatırılmasından sorumlu bulunmadığı gerekçesiyle kabul ederek, cezalı tarhiyatı terkin eden Adana 1. Vergi Mahkemesi’nin 5.10.1994 Gün ve E: 1994/704, K: 1994/781 Sayılı kararının; yükümlü şirketin aslında müstahsilden aldığı tarımsal ürünlere ilişkin vergi tevkifatından kaçınmak amacıyla sahte fatura kullandığının inceleme elemanınca saptandığı, yapılan cezalı tarhiyatta kanuna aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istemidir. Karar: 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesinde; kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, kooperatifler, iş ortakları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, menkul kıymet yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olanlar, ticaret ve serbest meslek erbabı ile zirai kazançlarım bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tesbit eden çiftçilerin aynı maddenin 13 numaralı bendi uyarınca yaptıkları ödemelerden (avans olarak ödenenler dahil) gelir vergisi kesintisi yapmaya mecbur oldukları belirtilmiştir. . 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 11. maddesine 3239 Sayılı Kanun’un 2. maddesiyle eklenen fıkrada ’Mal alım ve satımı ve hizmet ifası dolayısıyla vergi kesintisi yapmak ve vergi dairesine yatırmak zorunda olanların, bu yükümlülükleri yerine getirmemeleri hailinde verginin ödenmesinden, alımsatıma taraf olanlar ile hizmetten yararlananlar, aralarında zımnen dahi olsa irtibat olduğu tesbit olunanlar müteselsilen sorumludurlar.’ denildikten sonra aynı maddeye 3418 Sayılı Kanun’un 30. maddesiyle eklenen fıkrada da, Maliye Bakanlığının; zirai ürünlerin alım ve satımına aracılık eden kuruluşlar ile Ticaret borsalarım bu mahsullerin satın alınması sırasında yapılacak vergi tevkifatından müteselsilen sorumlu tutmaya, söz konusu ürünlerin satışı dolayısıyla yapılacak vergi tevkifatının hangi safhada yapılacağım herbir ürün için ayrı ayrı belirlemeye yetkili olduğu hükme bağlanmıştır. Maliye Bakanlığı bu yetkisine istinaden 164 seri nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde, zirai ürünlerin alım bedelleri üzerinden yapılacak gelir vergisi tevkifatı konusunda uyulacak esasları belirlemiştir. Söz konusu tebliğin 4. maddesinin 1. fıkrasında ’5590 Sayılı Kanun’a göre kurulmuş olan ticaret borsalarında işlem gören zirai ürünlerin tescil ettirilerek çiftçi dışındaki kişi ve kuruluşlardan satın alınması hailinde, borsada tescil ettirilerek satın alınan zirai ürünler için, satın alanların müteselsilen sorumluluğu bulunmamaktadır. Borsada tescil ettirilerek çiftçilerden satın alınan zirai ürün bedelleri üzerinden tevkif edilerek vergi dairelerine ödenmesi gereken vergiden, borsalar, yöneticileri ve zirai ürünü satın alanlar müteselsilen sorumlu olacaklardır.’ şeklinde kurala bağlanmıştır. Sözü edilen düzenleme uyarınca, borsaya tescil ettirilse dahi çiftçilerden satın alınan zirai ürün bedellerinden tevkif edilecek vergilerden borsa yöneticilerinin yanında zirai ürünü satın alanların da müteselsilen sorumlu olmaları gerekmektedir. Olayda, davacı şirket adına fatura düzenleyen üç kişinin taşınmaz mal, taşıt aracı ve bankalarda mevduatlarının bulunmadığım, firma sahibi ve yöneticilerinin sahte fatura işi ile uğraştıklarım, zirai ürün alımsatımı yapmadıklarım, depo ve ardiyelerinin bulunmadığım ifade ettikleri, ayrıca faturaların formalite icabı borsaya tescil ettirildiğinin saptandığı dosyada mevcut inceleme raporu eklerinden anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında, davacı şirket ile bu şirkete fatura veren kişi ve firmalar hakkında düzenlenen inceleme raporları ile eki olan tutanaklar incelenerek, bu kişi ve firmalardan yapılan alımların gerçek olup olmadığının, düzenlenen faturaların gerçek mal alımı karşılığı düzenlenip düzenlenmediğinin ortaya konulması gerekmektedir. Yapılan inceleme sonucu faturalı alımların gerçek olmadığının ve zirai ürünlerin fatura düzenleyen kişilerden alınmadığının saptanması durumunda, gerçekte müstahsillerden alınan zirai ürünleri tüccardan alınmış gibi gösterebilmek için sahte fatura temini yoluna gidilmiş olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda zirai ürün borsada tescilli olsa da, zirai ürünü satın alanın borsa yetkilileri ile birlikte müteselsilen sorumlu tutulması icap edeceğinden, vergi mahkemesince gerekli inceleme yapılmadan noksan inceleme sonucu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 11. maddesi uyarınca Maliye Bakanlığı’na verilen yetkiye dayanılarak çıkarılan 164 seri nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde öngörüldüğü şekilde tarımsal ürünlerin borsada tescil işlemi gördüğü, davacı şirketin sorumlu tutulamıyacağı gerekçesiyle cezalı tarhiyatın terkini yolunda karar verilmesinde yasal isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına, oybirliğiyle karar verildi.

 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı