Danıştay Yedinci Daire
Noter sözleşmesi ile satılmasına rağmen trafikte yükümlü adına kayıt ve tescilli olan taşıtla ilgili satış keyfiyetinin noterce ilgili kuruluşa bildirilmiş bulunması da, bu kayıt ve tescil işleminı ortadan kaldırmaya yeterli bir neden sayılmayacağından, vergi dairesince söz konusu taşıtın ihtilaflı dönemler motorlu taşıtlar vergisinin yükümlüden aranması yerindedir. İstemin Özeti: Ankara 20. Noterliğince düzenlenen 15.11.1977 tarih ve 26612 Sayılı satış sözleşmesi ile satılan aracın satıcıya ait tescil kaydının silinmediği, dolayısıyla, mükellefiyet kaydı devam ettiğinden bahisle, süresinde ödenmeyen 1986, 1987, 1988 ve 1989 yıllarına ilişkin motorlu taşıtlar vergisinin düzeltme yolu ile kaldırılması ve tescil kaydının silinmesi için yapılan başvurunun reddi üzerine tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davada; 197 Sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu'nun 1., 2., 3. ve 8. maddelerinden bahisle, Ankara Emniyet Müdürlüğü Trafik Şube Müdürlüğünün 17.8.1989 Gün ve AD 445 Sayılı yazısı ile Ankara 20. Noterliğinin 15.11.1977 ve 26612 Nolu satış senedi ile satış yapıldığı ve buna göre kayıtların düzeltilerek satış tarihi itibarıyla işlem yapılmasının davalı idareye bildirildiğinin anlaşıldığı, yukarıda açıklanan kanun maddeleri uyarınca satış tarihi itibarıyla 15.11.1977 tarihinde trafik kaydı kapatılan araçtan dolayı 1978 yılı basında mükellefiyeti sona eren davacının bu mükellefiyetinin devam ettiği yolundaki işlemde hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden Ankara 2. Vergi Mahkemesinin 15.10.1992 Gün ve E:1990/746: K:1992/1218 Sayılı kararının; noter sözleşmesi ile satılan aracın trafikte davalı adına tescilli ve kayıtlı bulunması nedeniyle, verginin bu kişiden istenilmesinin kanun gereği olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir. Karar: 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 8. maddesinin birinci fıkrasında, 'Mükellef, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüb eden gerçek veya tüzel kişidir.' şeklinde tanımlanmıştır. 197 Sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu'nun 2348 Sayılı Kanun'un 3. maddesiyle değişik 3. maddesinde, motorlu taşıtlar vergisinin mükellefinin, trafik, belediye veya liman sicili ile Ulaştırma Başkanlığınca tutulan sivil hava vasıtaları sicilinde adlarına motorlu taşıt kayıt ve tescil edilmiş olan gerçek ve tüzel kişiler olduğu, aynı kanunun 3088 Sayılı Kanun'un 4. maddesiyle değişik 8. maddesinde motorlu taşıtların trafik, liman veya belediye sicili ile Ulaştırma Bakanlığı tarafından tutulan sivil hava vasıtaları siciline ait kayıtlarının silinmesi halinde, silinme takvim yılının ilk altı ayı içinde yapılmış ise, ikinci altı aylık dönemin basından, ikinci altı aylık dönem içinde yapılmışsa, takip eden takvim yılı basından itibaren mükellefiyetin sona ereceği hükme bağlanmıştır. Bu hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, motorlu taşıtlar vergisi yükümlüsünün, ilgili kuruluşta adına kayıt ve tescil yapılmış gerçek ya da tüzel kişi olduğu, yükümlülüğün kayıt ve tescil ile başladığı ve ancak ilgili kuruluştaki kaydın silinmesi ile sona erdiği sonucuna ulaşılmaktadır. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 3176 Sayılı Kanunla değişik 20. maddesi hükmü ile bu hükmün gerekçesinde, belli süre için kendi adına tescil belgesi almak zorunluluğunun ve buna uymayanlar için öngörülen para ve hapis cezası yaptırımının motorlu aracı satan veya devreden kişilerin vergi ve hukuki sorumlulukları yönünden mağduriyetlerini önlemek için, bu araçları satın ya da devralan kişileri kısa süre içinde kendi adlarına kayıt ve tescil ettirmeye zorlama amaçlandığından, Karayolları Trafik Kanunu'nun bu hükmünü satış ya da devir halinde buna ilişkin noter tarafından düzenlenmiş sözleşmenin ilgili tescil kuruluşuna bildirilmesi ile adına motorlu taşıt kayıt ve tescilli kişilerin yükümlülüklerinin kendiliğinden sona ereceği biçiminde yorumlamak mümkün değildir. Öte yandan, aracı satın veya devralan kişiler tarafından kanundaki yaptırımlara rağmen ilgili tescil kuruluşuna başvurularak trafik kayıt ve tescil işlemlerinin yaptırılmaması durumunda aracı satan veya devreden kişilerin her zaman bu kuruluşa başvurarak kayıt ve tescilin silinmesinı isteyebilecekleri, istemlerine olumsuz yanıt alınması halinde, bu işlemin iptali istemiyle idari yargı mercilerinde dava açabilecekleri, bu nedenle ödenen motorlu taşıtlar vergisini adli yargı mercilerinde tazminen talep edebilecekleri de hukuk kuralları ve bu konudaki yasal düzenlemeler gereğidir. Olayda, noter sözleşmesi ile satılmasına rağmen trafikte yükümlü adına kayıt ve tescilli olan taşıtla ilgili satış keyfiyetinin noterce ilgili kuruluşa bildirilmiş bulunması da, bu kayıt ve tescil işlemini ortadan kaldırmaya yeterli bir neden sayılamayacağından, vergi dairesince söz konusu taşıtın ihtilaflı dönemler motorlu taşıtlar vergisinin yükümlüden aranılmasında isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı uyarınca mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, oyçokluğu ile karar verildi.* ' Azlık Oyu: Uyuşmazlık, noterce düzenlenmiş satış sözleşmesi ile satılan ve satış işlemi ilgili tescil kuruluşuna da bildirilen aracın, yeni malik adına kayıt ve tescilinin yaptırılmamış, dolayısıyla eski sahibine ait kaydın silinmemiş elması nedeniyle satış tarihinden sonraki dönemlere ait motorlu taşıtlar vergisinin mükellefinin kim olacağına ilişkin bulunmaktadır. Her ne kadar, 197 Sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu'nun 3. maddesinde, motorlu taşıtlar vergisinin mükellefinin trafik, belediye veya liman sicili ile Ulaştırma Bakanlığınca sivil hava vasıtaları sicilinde adlarına motorlu taşıt kayıt ve tescil edilmiş olan gerçek ve tüzel kişiler olduğu, aynı kanunun değişik 8. maddesinde de söz konusu kayıtların silinmesi halinde, silinme takvim yılının ilk altı ayı içinde yapılmış ise, ikinci altı aylık dönemin basından, ikinci altı aylık dönem içinde yapılmışsa takip eden takvim yılı basından itibaren mükellefiyetin sona ereceği hükmü yer almakta, dolayısıyla motorlu taşıtlar vergisi yükümlüsünün ilgili kuruluşta adına kayıt ve tescil yapılmış kişi olduğu, yükümlülüğün ancak ilgili kuruluştaki kaydın silinmesi ile sona ereceği sonucuna ulaşılmakta ise de, sorun, vasıtanın satılması nedeniyle satan kişinin adına mevcut kaydın silinmesi için