Danıştay Onbirinci Daire
1. Beyana çağrı yazısının mükellefe tebliği, pişmanlıktan yararlanmaya engeldir. 2. Takdir komisyonu kararında takdirin dayanağı olan hususların açıkça belirtilmesi gerekir. İstemin Özeti: 1990 yılı Ağustos, Eylül, Ekim ve Kasım dönemine ait katma değer vergisi beyannamelerini beyana çağrı yazısının tebliğinden sonra pişmanlık istemiyle .veren yükümlünün bu istemi kabul edilmeyerek adına kaçakçılık cezalı katma değer vergisi salınmıştır. içel 1. Vergi Mahkemesinin 1.2.1994 Gün ve E: 1993/1028, K: 1994/95 Sayılı kararıyla; beyana çağrı yazısının vergi incelemesine başlama niteliği taşıyan bir yazı olmaması nedeniyle bu yazının tebliğinden sonra yapılan pişmanlık isteminin kabul edilmeyerek re'sen takdire gidilmesi, bu suretle takdir edilen matrah üzerinden cezalı tarhiyat yapılmasında yasal isabet görülmediği gerekçesiyle kaçakçılık cezalı katma değer vergisi terkin edilmiştir. Vergi dairesi müdürlüğünce olayda, pişmanlığın ödeme ve kendiliğinden haber verme şartları gerçekleşmediğinden pişmanlık isteminin kabul edilmeyerek, re'sen takdir sonucu yapılan cezalı tarhiyatın yasal olduğu ileri sürülerek mahkeme kararının bozulması istenilmektedir. Karar: 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 371. maddesinde beyana dayanan vergilerde kaçakçılık (338, 346 ve 347. maddelerinde yazılı şekilde yapılanlar dahil) ağır kusur ve kusur mahiyetindeki kanuna aykırı hareketlerim ilgili makamlara kendiliğinden dilekçe ile haber veren mükelleflere maddede yazılı kayıt ve şartlarla kaçakçılık, ağır kusur ve kuştur cezaları kesilemeyeceği hükme bağlanmıştır. Beyana çağrı yazısının yükümlülere tebliğ edildiği hallerde maddede aranan 'kendiliğinden haber verme' koşulunun gerçekleştiğinden bahsedilemeyeceği, bunun sonucu olarak da pişmanlık hükümlerinden yararlanamayacakları kuşkusuzdur. Bu durumda ayrıca vergi incelemesine başlanıp başlanmadığı hususunun araştırılmasına gerek bulunmadığından vergi mahkemesi kararının bu yöne ilişkin gerekçesi yerinde görülmemiştir. Ancak, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 31. maddesinde takdir komisyonu kararında bulunacak hususlar sayılmış olup, maddenin 8. bendinde 'takdirin müstenidatı ve takdir hakkında izahat bulunması' gerektiği belirtilmiştir. Bu durumda, pişmanlık hükümlerinden yararlanmasına olanak bulunmayan yükümlü adına yapılan tarhiyat üzerine açılan davanın esastan incelenmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, yükümlünün pişmanlık hükümlerinden yararlanması gerektiğinden bahisle tarhiyatın kaldırılması yönündeki mahkeme kararında isabet bulunmamakla birlikte, yukarıda anılan 213 Sayılı Kanun'un 31. maddesinin 8. bendi göz önüne alındığında dosyada mevcut takdir komisyonu kararından, takdirin dayanağım oluşturan incelemenin yeterli olmadığının anlaşılması karşısında tarhiyatın terkini yolundaki İçel 1. Vergi Mahkemesinin 1.2.1994 Gün ve E: 1993/1028, K: 1994/95 Sayılı kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine oybirliği ile karar verildi.