Dairesi
Fatura düzenleyen firmanın, o tarihte belirttiği adreste faaliyette bulunmaması, ortaklarının da sahta fatura düzenledikleri yönünde beyanda bulunmaları halinde faturanın sahte olduğuna hükmedilir.
Karar No
1995/294
Esas No
1994/2506
Karar Tarihi
01-02-1995

Danıştay Üçüncü Daire

Fatura düzenleyen firmanın, o tarihte belirttiği adreste faaliyette bulunmaması, ortaklarının da sahta fatura düzenledikleri yönünde beyanda bulunmaları halinde faturanın sahte olduğuna hükmedilir. İstemin Özeti: Zirai mahsul alım satım işi ile uğraşan yükümlü şirketin Eylül 1990 dönemine ait işlemlerin incelenmesi sonucunda düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak adına resen salınan gelir vergisi ile kesilen kaçakçılık cezasına karşı açılan davayı; yükümlüye mal satan ve fatura düzenleyen kişiler ve kuruluşların gerçek usülde gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olduklarının ve mal bedeli karşılığında düzenledikleri faturaların kanuna ve usule uygun olduğunun görüldüğü, zirai mahsulün müstahsilen alındığını gösteren yeterli bir tespit bulunmadığı, söz konusu mahsulün müstahsilen alındığının varsayıma dayalı olduğu, bu nedenle yapılan tarhiyatta yasal isabet görülmediği gerekçesiyle kabul ederek cezalı tarhiyatın terkinine karar veren İçel İkinci Vergi Mahkemesinin 21.07.1993 Gün ve E:1992/832, K:1993/797 Sayılı kararının; vergi inceleme raporuna dayanılarak yapılan tarhiyatın yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istemidir. cezalı tarhiyatın terkinine karar veren içel ikinci Vergi Mahkemesinin 21.7.1993 Gün ve E:1992/832, K:1993/797 Sayılı Kararının; vergi inceleme raporuna dayanılarak yapılan tarhiyatın yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istemidir. Karar: 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3. maddesinin (B) bendinde vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olar^k kullanılamayacağı hükme bağlanmıştır. Diğer taraftan, aynı Kanun'un vergi kesenlerin sorumluluğunu düzenleyen 11. maddesinde, 'mal alım ve satımı ve hizmet ifası dolayısıyla vergi kesintisi yapmak ve vergi dairesine yatırmak zorunda olanların, bu yükümlülükleri yerine getirmemeleri halinde verginin ödenmesinden, alım satıma taraf olanlar ile hizmetten yararlananlar, aralarında zımnen dahi olsa irtibat olduğu tespit olunanlar müteselsilen sorumludurlar.' hükmü yer almıştır. Dosyanın incelenmesinden, davacıya mal satış faturası düzenleyen (G) Hububat Bakliyat Dış Tic, ve San. Ltd. Şti.'nin bilinen adresine gidildiğinde 1990 yılından itibaren boş ve kapalı olduğu ve bu adresten ayrıldığı hususlarının yoklama fişi ile tespit edildiği, şirketin esas kurucu ortağının (A.B) olduğu, bu şirket dışında ayrıca üç şirkete % 90 hisse ile ortak bulunduğu, diğer ortak (E.S) ifadesinde; (A.B)'nin kendisini kullandığım, şirketin ortak sayışım tamamlamak için kendisinı ortak yaptığım, sonradan şirketin % 90 hissesini satın alan diğer ortağı tanımadığım, (A.B)'nin şirketler arası sahte fatura akımım sağlamak için şirket açıp kapattığım, (A.B) ise aslında işinin komisyonculuk olduğunu, mal alan ve satanları bir araya getirdiğini, kilogram basma 310 lira gibi cüz'i komisyon aldığım ifade ettiği anlaşılmaktadır. (Ö) Tarım Ürünleri Ltd. Şti. hakkında yapılan tespitlere ilişkin olarak ortak (M.S) nezdinde düzenlenen tutanakta şirketin 2 milyon lira sermayesi olup 500.000 lirasının ödendiği, alım satımlardan komisyon alındığı, alım satımların ihracatçı firmanın parasal olanakları ile gerçekleştirildiği belirtilmektedir. Öte yandan; yükümlü şirketin fatura aldığı (Ç) Tarım Ürünleri Ltd. Şti.'nin bilinen adresinde (A.K.) adlı şahsın hububat ticareti yaptığı, şirketin ve ortaklarının tanınmadığı tespit edilmiştir. Bu durum, yükümlünün adı geçen şirketlerden gerçeği yansıtmayan faturaları elde ederek kayıtlarına intikal ettirdiğim, faturada yazılı meblağ tutarındaki alışlarım bu yolla gizleyerek gelir vergisi tevkifatı yapma zorunluluğunu yerine getirmediğinı aksi yolda verilen kararda isabet bulunmamaktadır. Kaldı ki, yükümlü şirketin iddia ettiği gibi zirai ürünlerin tüccarlardan alındığının kabulü halinde dahi vergi kesintisi yapmak ve vergi dairesine yatırmak zorunda olanların bu yükümlülüklerini yerine getirmemelerinden dolayı 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun yukarıda sözü edilen 11. maddesi hükmü uyarınca müteselsilen sorumluluğu söz konusu olduğundan ve olayda müstahsilden yapılan alımlar nede niyle verginin kesilerek vergi dairesine yatırıldığı hususu da ispat edilemediğinden yükümlü şirketin müteselsilen sorumlu olamayacağı yolundaki iddiası yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, içel ikinci Vergi Mahkemesinin 21.7.1993 Gün ve E:1992/832, K:1993/797 Sayılı kararının bozulmasına, 492 Sayılı Harçlar Kanunu'nun 13. maddesinin (j) bendi hükmü uyarınca işlemlerinin yargı harcından müstesna olması nedeniyle temyiz isteminde bulunan Vergi Dairesi Müdürlüğünden alınamayan başvurma harcı ile temyiz yargılama giderinin davacıdan alınarak Vergi Dairesi Müdürlüğüne verilmesine oybirliğiyle karar verildi.

 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı