Dairesi
DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU E. 1994/355
Karar No
1995/23
Esas No
1994/355
Karar Tarihi
10-02-1995

T.C.

DANIŞTAY

VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU

o SAHTE FATURA DÜZENLENMESİ (Vergi Dairesi Kaydı Olan Kişi ya da Kişilerce Fatura Düzenlenmiş Olması - Gerçek Ticari Faaliyeti Olmayanlarca Düzenlenen Faturanın Hukuken Geçersiz Olduğu - Katma Değer Vergisi İndirimlerinin Reddi Gerektiği)

o MUHTEVİYATI İTİBARİYLE YANILTICI BELGE DÜZENLENMESİ (Belge Düzenleyenlerin Vergi Dairesi Kaydının Olması - Faturanın Şekil Olarak VUK 'a Uygun Düzenlenmiş Olması - Katma Değer Vergisi İndirimlerinin Reddi)

o KATMA DEĞER VERGİSİ İNDİRİMLERİNİN REDDİ (Sahte Fatura Düzenlenmesi - Fatura Düzenleyenlerin Vergi Kaydının Olmasının Birşey Değiştirmeyeceği - Olayın Gerçek Mahiyetinin Esas Alınması Gerektiği)

Özet : Biçimsel kurallara uygun olan faturaların gerçeğe aykırılığı her zaman usulüne uygun saptamalarla kanıtlanabilecektir.

Şekil şartlarına uygunluk ve vergi dairesi kayıtlarında bulunan firmanın düzenlediği fatura ve diğer belgelerin herzaman gerçek bir ticari işleme dayandığı iddia edilemez.

İstemin Özeti : Çırçır ve prese fabrikası işleten yükümlünün, 1986 yılı işlemlerinin incelenmesi sonunda, müstahsil makbuzu düzenlemeden satın aldığı kutlu pamuğu çeşitli kişilerden sağladığı gerçeğe aykırı faturalarla belgelendirdiği, böylece bu faturalarda yer alan fakat gerçekte ödenmeyen katma değer vergisini indirim konusu yaparak vergi kaybına yol açtığı görüşüyle, adına kaçakçılık cezalı katma değer vergisi salınması ayrıca, mahsup dönemi geçtiğinden dahili tevkifat aslının aranmaması ancak, kayba uğratılan miktar üzerinden kaçakçılık cezası kesilmesi önerilmiştir.

Bu öneri doğrultusunda Şubat 1986 dönemi için salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisi ile dahili tevkifata ait kaçakçılık cezasına karşı açılan dava üzerine Adana 1. Vergi Mahkemesi 19.3.1992 günlü ve E: 1991/1109, K.1992/453 sayılı kararıyla, inceleme raporundaki tespitleri yetersiz görerek tarhiyatı kaldırmıştır.

Vergi dairesi müdürlüğünün temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay Yedinci Dairesi 9.11.1993 günlü ve E:1992/6115, K:1993/4556 sayılı kararıyla; yükümlüye fatura düzenleyen 14 kişi nezdinde yapılan araştırmalardan, bu kişilerin ticari faaliyetlerinin süresi ve sermaye durumları itibariyle saptanan ölçüde ticaret yapmalarının mümkün olmadığı, vergi ödevlerinin çok az bir kısmım yerine getirdikleri, beyannamelerini ya hiç vermedikleri ya da kesilen faturalarla kıyaslanamayacak kadar düşük miktarlar beyan ettikleri, beyan edilen bu miktarların da ödenmediği, temel amaçlarının şeklen yükümlü görünerek fatura ticareti yapmak olduğu, bu durumun vergi dairelerince anlaşılması üzerine çoğunun yükümlülüğünün re'sen terkin edildiği, çoğunun bildirdikleri adreslerin sahte çıktığı, bazılarının sahte ve içeriği itibariyle yanıltıcı belge düzenlemekten dolayı hüküm giydiği, bir kısmının gerçeğe aykırı belge düzenlediğini itiraf ettiği, bu ifadelerin genel nitelikte olduğu ileri sürülmekte ise de, bu kişiler gerçek anlamda mal alım satımıyla uğraşmadığından yükümlüye pamuk satmalarının da mümkün olmadığının anlaşıldığı, bu nedenle, faturaları düzenleyenlerin vergi yükümlüsü olması, faturaların biçim yönünden yasaya uygun olması, tarımsal ürünlerin borsaya tescili, sevk irsaliyesi düzenlenmesi, ürün bedellerinin çekle ödenmesi gibi işlemlerin faturaların gerçek bir alım satıma dayandığını kanıtlayıcı nitelikte bulunmadığı gerekçesiyle, kararı bozmuştur.

Bozma kararına uymayan Adana 1. Vergi Mahkemesi 12.4.1994 günlü ve E:1994/297, K:1994/318 sayılı kararıyla; yükümlünün satın aldığı preseli ve kutlu pamuğun borsaya tescil edildiği, satıcılarca çeşitli kamyonlarla taşıtıldığı, sevk ve taşıma irsaliyelerinin düzenlendiği ve ödemelerin ada yazılı çeklerle yapıldığının bir klasör içinde mahkemeye sunulan belgelerden anlaşıldığı, gerçeğe aykırı fatura verdikleri varsayılan kişilerin tümünün gerçek usulde yükümlülüklerinin tesis edildiği, bu kişilerin defter tutup beyanname verdikleri, usulüne uygun düzenlenen belgelere aksi kanıtlanıncaya kadar itibar edilmesinin zorunlu olduğu, çeşitli zamanlarda başka olaylar nedeniyle alınan ifadelerin doğrudan davacıyla bir ilgisinin bulunmadığı, faturaları düzenleyenlerden bazılarının adreslerinde bulunmaması, bir kısmının defterlerini ibraz etmemesi, iki kişinin davacının adım belirtmeksizin genel olarak pamuk alım satımı yapmadıklarını beyan etmesi, gibi tespitlere dayanılarak, faturaların gerçeğe aykırı kabul edilemeyeceği, bu tespitlerin Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesinde öngörülen türden delil niteliği taşımadığı, yükümlü adına fatura düzenleyenlerden ... nün 1986, 1987 ve 1988 yıllarına ait işlemlerinin incelenmesi üzerine, alışlarının bir kısmım gerçeğe aykırı faturalarla belgelendirdiği görüşüyle salınan kaçakçılık cezalı gelir (stopaj) vergisi ve katma değer vergisine karşı açılan davaların reddi yolundaki mahkemelerince verilen kararların, temyiz edilmeyerek kesinleştiği, yükümlü adına aynı döneme ilişkin olarak aynı nedenle salınan gelir (stopaj) vergilerine karşı açılan davaların kabulü yolundaki mahkemelerinin kararlarına karşı davalı idarece yapılan temyiz istemlerinin ise Danıştay Dördüncü Dairesinin K:1993/3126-3137 sayılı kararlarıyla reddedildiği, bu nedenle gerçeğe aykırı olduğu ileri sürülen faturalarda yer alan pamuğun tüccardan alındığının anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın kabulü yolundaki ilk kararında direnmiştir.

Direnme kararı vergi dairesi müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi Dr. Asım ÖZCAN'ın Düşüncesi :

Dava dosyası ile inceleme raporu ve eklerinin incelenmesinden ve yükümlünün uyuşmazlık konusu dönemde emtia satın almış göründüğü kişilerle ilgili ifade ve tespitlerin değerlendirilmesinden, bu kişilerin gerçekte pamuk ticaretiyle uğraşmayıp gerçeğe aykırı belge düzenleyen kişiler olduğu ve yükümlünün müstahsilden satın aldığı pamuğu bu kişilerden sağladığı faturalarla belgelendirip, bu faturalarda görünen katma değer vergisini indirim konusu yaparak vergi kaybına yol açtığı sonucuna varıldığından, temyiz isteminin kabulüyle direnme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Gülsen MUTLU'nun Düşüncesi :

Çırçır ve prese fabrikası işleten davacının üreticiden temin ettiği pamuğu fabrikasında işleyerek elde ettiği preseli pamuğu ve çiği ti sahte faturalarla defterlerine işleyerek usulsüz indirim yapmak suretiyle vergi kaybına sebep olduğunun saptandığı nedeniyle adına re'sen salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisi ve yapılan dahili tevkifatı terkin eden vergi mahkemesi kararının Danıştay Yedinci Dairesince bozulması üzerine verilen ısrar kararının bozulması istenmektedir.

Katma Değer Vergisi Kanununun 29 uncu maddesinde kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini mükelleflerin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirebilecekleri kabul edilmiştir. Ancak 213 sayılı Yasanın 3/B maddesinde de belirtildiği üzere vergiyi doğuran olayın ve bu olaya ilişkin muamelenin gerçek mahiyeti esas olduğundan indirime esas olan faturaların gerçek bir mal teslimi sonucu düzenlenmediği tespit edilebiliyorsa bu faturalara dayanarak indirim yapılması mümkün değildir.

Uyuşmazlıkta ise, davacıya fatura düzenlemiş olan kişilerin tümünün vergi dairesince mükellefiyeti tesis edilmiştir.

Her ne kadar inceleme raporunda bu kişilerin durumları icabı gerçekten ticaretle uğraşmayıp naylon fatura düzenledikleri yolunda tespitler yapılmışsa da; tarım ürünleri ticaretinin niteliği de gözönüne alındığında bu şahıslar tarafından davacıya mal teslimi olmadığı anlamına gelmez. Yükümlünün müstahsilden mal aldığına dair herhangi bir saptama da bulunmadığına göre varsayıma dayalı olarak tarhı yat yapılması verginin kanunilik ilkesine uymaz.

Açıklanan nedenle Vergi mahkemesinin ısrar kararında isabetsizlik görülmediğinden temyiz isteminin reddiyle kararın onanması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 2365 sayılı Kanunla değişik 3 üncü maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemlerin gerçek niteliğinin esas olduğu kurala bağlandığından, vergilendirme ile ilgili belgelerin biçimsel kurallara uygun düzenlenmiş olması, olayın gerçek niteliğinin araştırılmasına ve sonucuna göre işlem yapılmasına engel değildir. Bu tür belgelerin gerçeğe aykırı veya içeriği yönünden yanıltıcı olduğu usulen geçerli başka kanıtlarla ispatlanabilir.

İnceleme raporunda yükümlünün uyuşmazlık konusu dönemde fatura aldığı kişilerle ilgili olarak yapılan tespitler, bu kişilerin gerçekte tacir olmadıklarının ve şeklen vergi yükümlülüklerini tesis ettirip ihtiyaç duyanlara belli bir bedel karşılığında fatura sağladıklarının ortaya koymaktadır. Dolayısıyla, faturaların biçimsel kurallara uygun olması, sevk irsaliyesi ve çek düzenlenmesi, borsaya tescil yapılması gibi işlemler, faturalarda gösterilen emtianın gerçekten faturaların düzenleyicisi görünen kimselerden satın alındığını kanıtlamaya yeterli değildir. Çünkü, gerçeğe aykırı fatura gibi sevk irsaliyesi de düzenlenebilmesi, işlemlere gerçek görüntüsü verebilmek için anlaşmalı kişilere çekle ödeme yapılıp, daha sonra paranın geri alınması da mümkün olmaktadır. Yine, 5590 sayılı Yasanın 52 nci maddesine göre borsaya tescil, kural olarak üzerine tescil yükümlülüğü düşen tarafın başvurusu üzerine beyana dayalı bir işlem olduğundan, tescil konusu emtianın gerçekten satın alındığına kesin bir kanıt sayılamaz.

İnceleme raporunda uyuşmazlık konusu dönemde yükümlünün gerçeğe aykırı fatura aldığı ileri sürülen kişilerle ilgili tespitlerin değerlendirilmesinden, müstahsilden satın alınan pamuğun bu kişilerden sağlanan faturalarla belgelendirildiği ve bu faturalarda yer alan ancak gerçekte ödenmeyen katma değer vergisinin indirim konusu yapılmasıyla da vergi kaybına yol açıldığı sonucuna varıldığından, tarhiyatın kaldırılması yolundaki direnme kararında yasaya uygunluk görülmemiştir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, vergi dairesi müdürlüğünün temyiz isteminin kabulüyle Adana 1. Vergi Mahkemesinin 12.4.1994 günlü ve E:1994/297. K:1994/318 sayılı direnme kararının bozulmasına, 10.02.1995 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY :

Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar vergi mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği görüşü ile çoğunluk kararına katılmıyoruz.

 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı