Dairesi
Finansal kiralama yöntemi ile kiralanan taşıtlar için yapılan kira ödemesi, ödemenin yapıldığı yılda gider yazılabilecektir.
Karar No
1995/1744
Esas No
1994/5007
Karar Tarihi
02-06-1995

Danıştay Üçüncü Daire

Finansal kiralama yöntemi ile kiralanan taşıtlar için yapılan kira ödemesi, ödemenin yapıldığı yılda gider yazılabilecektir. İstemin Özeti: Davacı şirketin 1992 takvim yılma ilişkin hesaplarının finansal kiralama yönünden sınırlı olarak incelenmesi sonucunda bulunan matrah farkı üzerinden adına ikmalen salınan kurumlar vergisi ve geçici kurumlar vergisi ile kesilen kaçakçılık cezalarına karşı açılan davayı: uyuşmazlığın 21.9.1993 Gün ve 570/39 Sayılı inceleme raporuna dayanılarak finansal kiralama yöntemi ile kiralanan ve sözleşme gereği dört yıldan daha az bir sürede yapılan ödemelerin cari hesap dönemi kazancının tespitinde gider olarak yazılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle salınan vergi ve cezalara ilişkin bulunduğu, 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 1. maddesinde, gelirin bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutası olduğu hükmüne yer verildiği, 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 13. maddesinde de, kurumlar vergisinin birinci maddede yazılı mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi s kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanunu'nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağının öngörüldüğü, ayrıca 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 283. maddesinde ise gelecek bir hesap dönemine ait olarak peşin ödenen gider ile cari hesap dönemine ait olarak peşin ödenen gider ile cari hesap dönemine ait olup da henüz tahsil edilmemiş olan hasılatın mukayyet değerleri üzerinden aktifleştirilmek suretiyle değerleneceğinin hükme bağlandığı, dosyanın incelenmesinden, iki adet mercedes marka otomobilin davacı şirketçe 3226 Sayılı Finansal Kiralama Kanunu uyarınca düzenlenen sözleşme gereğince Ekim 1991 döneminde KDV hariç toplam 697.200.000 liraya kiralanarak teslim alındığı, ödemelerin 1991 yılında 3 aylık toplam 291.900.000 lira + KDV 1992 yılında da 9 aylık 405.000.000 lira + KDV ve geri kalan kısminin da 50.000 lira + KDV olacak şekilde sözleşmeyle belirlendiği yani . toplam ödeme tutarı 697.200.000 lira olan malın 405.000.000 liralık kısminin 1992 yılında 3 adet fatura karşılığında ödenerek kanuni defterine genel gider olarak kaydedildiğinin anlaşıldığı, ancak, Finansal Kiralama Kanununda finansal kiralama süresinin asgari dört yıl olarak belirlenmesindeki maksadın iktisadi kıymetin satın alınması halinde dört yıl olan amortisman yoluyla itfa süresiyle eşitlenmesi olduğu, oysa davacı şirket tarafından toplam ödeme tutarının yaklaşık % 99'luk bir kısminin sözleşme süresinin % 25'lik bir kısmında ödenerek aynı dönemde giderlere kaydedildiği, bu durumun gerek işletmecilik gerekse vergi uygulamaları yönünden her dönemin hasılat ve giderlerinin ait olduğu yıl hesaplarına kaydı esasına ters bulunduğu, ancak işletme bünyesinde gelecek hesap dönemine ait olarak yapılan giderlerin peşin ödenmesi halinde bu ödemelerin tamamının cari yılda gider yazılabileceği, bu durumda yapılan ödemelerin gelecek dönemleri ilgilendiren kısımlarının geçici bir hesaba alınmak suretiyle aktifleştirilmesi gerektiği, yani Ekim 1991 tarihinden itibaren toplam 697.200.000 liraya ve 48 aylığına kiralanan vasıtalarla ilgili indirilebilecek kira giderleri toplamının 48 aya bölünmesi suretiyle bulunacak aylık kira giderinin , 1992 takvim yılı için 12 aylık kira gideri toplamı olan 174.300.000 lirasının davacı tarafından anılan yılda kira ödemesi tutarı olarak genel giderlere yansıttığı 405.000.000 liradan tenzili suretiyle bulunacak 230.700.000 lira matrah farkı üzerinden ikmalen kurumlar vergisi tarhedilebildiği, ancak matrah farkının yükümlünün defter ve belgeleri üzerinden bulunması karşısında olayda kasten vergi ziyaı olmadığı sonucuna ulaşıldığı, bu nedenle kaçakçılık cezasının kusur cezasına çevrilmesi gerektiği, öte yandan 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun mükerrer 120. maddesi hükmüne göre geçici verginin verilen beyannameler üzerinden hesaplanıp yılın vergisinden mahsup edilmek üzere ödenen peşin bir vergi niteliği taşıması ve bir vergi incelemesi sonucunda yükümlülerin dönem hesaplarının yeniden tespit edilerek vergi tarhedilmesi nedeniyle ikmalen ve re'sen vergi tarhı hallerinde ayrıca geçici vergi tarh edilmesinden de sözedilemeyeceği, bu nedenle kaçakçılık cezalı geçici vergi tarhiyatının terkini gerektiği gerekçesiyle kısmen kabul ederek vergi aslım kusur cezalı olarak tadil eden ve kaçakçılık cezalı geçici kurumlar vergisini ise terkin eden........ Vergi Mahkemesinin 6.9.1994 Gün ve E: 1994/142, K: 1994/670 Sayılı kararının: Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından, salınan kurumlar vergisi ile kesilen kaçakçılık cezasının aynen onanması gerektiği, davacı şirket tarafından ise 3226 Sayılı Finansal Kiralama Kanunu'nun 6. maddesiyle finansal kiralama suretiyle kullanım imkanı elde edilen mallara ait ödeme şekli ve dönemlerinin taraflarca serbestçe belirlenebileceği, anılan ödemelerin kiralayan açısından da aynı dönemde gelir olarak kaydedildiğinden,vergi ziyaından sözedilemeyeceği ileri sürülerek bozulması istemidir. Karar: 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 13. maddesinin birinci fıkrasında: kurumlar vergisinin, birinci maddede yazılı mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, ikinci fıkrasında da safi kurum kazancının tesbitinde Gelir Vergisi Kanunu'nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüş, 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 40. maddesinin birinci bendinde de, safi kazancın tesbitinde ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin bu kazançtan indirilebileceği hükme bağlanmış olup, mahiyeti itibariyle bir gayrimenkul sermaye iradı olan kira bedelinin kira ödeyen yönünden gider yazılabilmesi bu sebeple yerindedir. Öte yandan, 3226 Sayılı Finansal Kiralama Kanunu'nun birinci maddesinde Kanun'un amacının finansman sağlamaya yönelik finansal kiralamayı düzenlemek olduğu belirtildikten sonra, dördüncü maddesinde de (inansal kiralama sözleşmesinin kiralayanın kiracının talebi ve seçimi üzerine üçüncü kişiden satın aldığı veya başka suretle temin ettiği bir malın zilyetliğini her türlü faydayı sağlamak üzere belli bir süre feshedilmemek şartı ile kira bedeli karşılığında kiracıya bırakmasını öngören bir sözleşme olduğu vurgulanmış, altıncı maddesinde ise finansal kiralama bedeli ve ödeme dönemlerinin taraflarca sabit ve değişken olabilecek şekilde serbestçe belirlenebileceği hükme bağlanmıştır. Yine aynı Kanun'un yedinci maddesine göre de bu sözleşmelerin enaz dört yıl süre ile feshedilemeyeceği ve hangi kiralama hallerinde bu sürenin kısalacağım Bakanlar Kurulu'nca çıkarılacak yönetmelikle belirleneceği hükmüne yer verilmiştir. Tüm kuralları ile özel bir finans yöntemi getiren 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu yukarıda belirtilen maddelerden de anlaşılacağı üzere kira ödemelerinin kira sözleşmesinin feshedilmesi imkansız döneme eşit olarak yayılmasını öngörmemiştir. Bilakis sözleşmeye taraf olanlarca ödeme miktarının ve dönemlerinin sabit ve değişken olarak serbestçe belirlenebileceğini kabul etmiştir. Vergi Usul Kanunu'nun 3. maddesinin B bendi vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğunu belirtmiştir. Olayda yükümlülerin finansal kiralama yöntemi ile kiraladığı otomobiller dolayısıyla ihtilaflı dönemde kira bedelleri özel yasasının verdiği akit serbestisi içinde kiralayanlarla karşılıklı olarak belirlenerek ödenmiş bulunduğuna göre işlemin basit bir kira işlemi kabul edilerek kira dönemine göre koşullandırılması olayın gerçek mahiyetine aykırı düşmektedir. Kaldık! sözleşmenin en az dört yıl süre ile feshedilemiyeceğine ilişkin hükmün kira ödemelerinin ne miktarlarda ve hangi dönemlerde yapılacağım belirtmek gayesiyle getirilmediği de kanunun gerekçesinden açıkça anlaşılmaktadır. Zira gerekçede sürenin dört yıl olarak düşünülmesinin sebebi, özellikle taşınır malların bu sürede amorti edileceği düşüncesinden kaynaklandığı şekilde açıklanmıştır. Gelir ve giderlerin, ilgili bulundukları dönemlerin vergiye tabi kazancının tesbitinde dikkate alınması dönemsellik ilkesinin gereğidir. Sözleşme süresinin dört yıldan az olamıyacağı yolundaki düzenleme gerekçede açıklanan zorunluluk sebebiyle getirilmiş olup, sözleşme süresinin son dönemlerinde kira ödemesi olmaması veya az olması halinde de kira sözleşmesinin devam ettiği düşünülerek ödemeler toplamının 4 yıllık kira süresine bölünmesi suretiyle her yıl için eşit miktarda gider kaydı yapmak dönemsellik ilkesine de bu yönden aykırı düşmektedir. Açıklanan nedenlerle davacı temyiz isteminin kabulüyle ... Vergi Mahkemesi Kararının bozulmasına Vergi Dairesi temyiz isteminin ise reddine, oyçokluğuyla karar verildi.

 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı