|
Dairesi
Taşıt satışı ile ilgili olarak, noter sözleşmesi ortada iken, bu belgenin sahteliği ya da aracın sözleşmede yazılı bedelin üstünde satıldığı yolunda gerçeği yansıtan olgular ortaya konulmadan, gerçek bedelin satış bedelinin üstünde bulunacağı görüşü ile ortada re’sen takdir nedeni bulunmadan,
|
|
Karar No
1995/1137
|
|
Esas No
1994/212
|
|
Karar Tarihi
20-03-1995
|
|
|
Danıştay Dördüncü Daire
Taşıt satışı ile ilgili olarak, noter sözleşmesi ortada iken, bu belgenin sahteliği ya da aracın sözleşmede yazılı bedelin üstünde satıldığı yolunda gerçeği yansıtan olgular ortaya konulmadan, gerçek bedelin satış bedelinin üstünde bulunacağı görüşü ile ortada re’sen takdir nedeni bulunmadan, emsal bedeli yoluyla matrah takdiri yerinde debidir. İstemin Özeti: 1990 yılında adi ortaklığa ait kamyonun, sahibi bulunduğu 1/2 hissesinin ortağına satış bedelinin, emsal bedelinden düşük gösterildiği öne sürülerek davacı adına gelir vergisi salınıp, kaçakçılık cezası kesilmiştir, istanbul 7. Vergi Mahkemesi 18.3.1993 Günlü ve E:1991/2315, K:1993/302 Sayılı Kararıyla; işletmeye dahil kamyonun fatura düzenlenmeden düşük bedelle satışı nedeniyle takdire gidilmesinin yerinde olduğu, ancak takdir kararında takdirin müstenidatının bulunmadığı, tarhiyatın Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği’nce bildirilen kasko değerinden davacının hissesine isabet eden miktarda yapılması ve yapılacak tarhiyata kusur cezası uygulanması gerektiği gerekçesiyle vergi matrahının azaltılmasına, kaçakçılık cezasının kusur cezasına çevrilmesine karar vermiştir. Yükümlü, tarhiyatın dayanağının bulunmadığım, Vergi Dairesi Müdürlüğü, tarhiyatın aynen onanması gerektiğini ileri sürerek mahkeme kararının bozulmasını istemektedirler. Karar: Uyuşmazlık, yükümlünün sahibi bulunduğu taşıt hissesini, emsal bedelinden daha düşük bedelle ortağına devrettiği görüşüyle emsal bedeli esas alınarak takdir edilen matrah üzerinden salınan gelir vergisine karşı açılan davada kasko bedelim’ esas almak suretiyle matrahı azaltıp, kaçakçılık cezasını kusur cezasına çeviren mahkeme kararının temyizine ilişkindir. 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 30. maddesinde re’sen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen maddi delillere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde, takdir komisyonunca takdir edilecek matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarhı olunması şeklinde tanımlanmış, 6. bendinde de tutulması zorunlu olan defterlerin veya verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığına dair delil bulunması re’sen takdir sebebinin karinesi olarak sayılmıştır. Aynı Kanun’un 267. maddesinde, emsal bedeli, ’gerçek bedeli belli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değerdir’ şeklinde tanımlanmıştır. Olayda, yükümlünün sahibi bulunduğu taşıt hissesini ortağına noterde düzenlenen sözleşme ile devrettiği, noter senedinde satış bedelinin taraflarca belli edildiği, noter sözleşmesi ortada iken, bu belgenin sahteliği ya da aracın sözleşmede yazılı bedelin üstünde satıldığı yolunda gerçeği yansıtan olgular ortaya konulmadan, gerçek bedelin satış bedelinin üstünde bulunacağı görüşü ile ortada re’sen takdir nedeni bulunmadan, emsal bedeli yoluyla matrah takdiri yerinde değildir. Mahkemece kasko bedeli esas alınarak matrahın azaltılmasına karar verilmesinde de isabet yoktur. Noter harcı için Harçlar Kanunu’nun 43. maddesinde öngörülen kanuni ölçünün, Kanun’da sarahat olmadıkça gelir vergisi için de ölçü olarak kullanılması mümkün değildir. Bu durumda olayda re’sen takdir nedeni bulunmadığından, tarhiyatın tamamen terkini gerekirken, kasko bedeli esas alınmak suretiyle matrahın azaltılmasına karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır. Bu nedenle, yükümlü temyiz isteminin kabulüyle istanbul 7. Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına, Vergi Dairesi Müdürlüğü temyiz isteminin reddine oybirliğiyle karar verildi.
|
|