|
Dairesi
Defter ve belgelerin kaybolması, yukarıda belirtilen ispat ve ibraz yükümlülüğünü ortadan kaldırmaya dayanak sayılabilecek hukuki bir neden olarak düşünülemez. Zira, ticari icaplara göre emtia satın aldığı kişi veya kuruluşları tanımak bilmek durumundaki bir alıcı gerekli girişimleri yaparak emtia a
|
|
Karar No
1995/1102
|
|
Esas No
1995/1255
|
|
Karar Tarihi
11-04-1995
|
|
|
Danıştay Onbirinci Daire
Defter ve belgelerin kaybolması, yukarıda belirtilen ispat ve ibraz yükümlülüğünü ortadan kaldırmaya dayanak sayılabilecek hukuki bir neden olarak düşünülemez. Zira, ticari icaplara göre emtia satın aldığı kişi veya kuruluşları tanımak bilmek durumundaki bir alıcı gerekli girişimleri yaparak emtia alımına ilişkin belgelerin mevcudiyetini ispat olanağına her zaman sahip bulunmaktadır. İspat külfeti kendisine düşen yükümlüler tarafından ibraz edilebilen fatura ve benzeri vesikalara ilişkin katma değer vergisi indirim konusu yapılabilecek, aksi halde indirimler kabul edilmeyecektir. İstemin özeti : Yükümlünün defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmemesi nedeniyle yapmış olduğu, katma değer vergisi indirimleri kabul edilmeyerek adına 1987 yılı Aralık dönemi için kaçakçılık cezalı katma değer vergisi salınmış dahili tevkifat için kaçakçılık cezası kesilmiştir. Vergi Mahkemesi’nin 28.6.1993 Gün E:1992/1328; K:1993/793 Sayılı kararıyla; 3ü65 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29 ve 34. maddelerinde; her ne kadar satın alma esnasında ödenen katma değer vergisinin indirim konusu yapılabimesi için verginin fatura ve belgelerde gösterilmesinin yanısıra kanuni defterlere kayıt edilmesi zorunlu ise de, inceleme elemanınca defter ve belgelerin yazıyla ilgili olarak gönderilen 4.3.1991 Gün ve 1991/317512 Sayılı yazının 18.5.1991 Tarihinde davacıya tebliğinden çok önce 3.11.1990 günü yayınlanan (S) Gazetesiyle ihtilaflı vergilendirme dönemine ait defter ve belgelerin elde olmayan nedenlerle zayi edildiğinin gerek kamu idareleri gerekse ilgili diğer üçüncü kişilere duyurulduğunun anlaşılması karşısında yapılan cezalı tarhiyatlarda isabet bulunmadığı gerekçesiyle terkin edilmiştir. Vergi Dairesi Müdürlüğü’nce inceleme raporuna dayanılarak yapılan cezalı tarhiyatların yasal olduğu ileri sürülerek mahkeme kararının bozulması istenilmektedir. __^’Karar: Uyuşmazlık, yükümlünün kaybolan defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmemesi nedeniyle katma değer vergisi beyannamesinde gösterdiği indirimi kabul edilmeyerek kaçakçılık cezalı katma değer vergisi salınması ve hesaplanan dahili tevkifata kaçakçılık, cezası uygulanmasından doğmuştur. 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 30. maddesinde ’re’sen vergi tarhı’ tanımlanmış, aynı maddenin 3. bendinde, bu kanuna göre tutulması mecburi olan defterlerin hepsi veya bir kısmı tutulmamış veya tasdik ettirilmemiş veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz edilmemiş olması halinde maddi delillerin var olmadığının kabul edileceği belirtilmiştir. Madde hükmüne göre, defter ve belgelerin her ne sebeple olursa olsun ibraz edilmeme halinin, re’sen takdir sebebi sayılacağı kuşkusuzdur. 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinin 1/a bendinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri, ayın Kanun’un 34. maddesinin 1. bendinde, yurt içinde sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği hüküm altına alınmıştır. Bu hükümler karşısında katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için , indirim konusu yapılacak verginin fatura veya benzeri belgeler ile gümrük makbuzu üzerinde ayrica gösterilmesi ve söz konusu belgelerin kanuni defterlere kaydedilmiş elması gerekmektedir. Olayda, kaybedildiği öne sürülerek ibraz edilmeyen defter ve belgeler nedeniyle vergi matrahının tamamen veya kısmen maddi delillere dayanılarak saptanması olanağı ortadan kalkmış olduğundan re’sen takdir nedeninin varlığının kabulü zorunlu hale gelmiştir. Ancak defter ve belgelerin kaybolması, yukarıda belirlitilen ispat ve ibraz yükümlülüğünü ortadan kaydırmaya dayanak sayılabilecek hukuki bir neden olarak düşünelemez. Zira ticari icaplara göre emtia satın aldığı kişi veya kuruluşları tanımak ve bilmek durumundaki bir alıcı gerekli girişimleri yaparak emtia alımına ilişkin belgelerin mevcudiyetini ispat olanağına her zaman sahip bulunmaktadır. Bu durumda, ispat külfeti kendisine düşen yükümlüler tarafından ibraz edilebilen fatura ve benzeri vesikalara ilişkin katma değer vergisi indirim konusu yapılabilecek, aksi halde indirimler kabul edilmeyecektir. Bu açıklamalar karşısında vergi mahkemesince davanın çözümüne esas teşkil etmek üzere ara kararıyla yükümlünün gerekli girişimleri yaparak ihtilaflı döneme ait topladığı belgeler getirilmek suretiyle katma değer vergisi indirimlerinin tespit edilmesi ve yükümlünün ispat edemediği indirimlerin kabul edilmemesi gerekirken, yazılı gerekçe ile cezalı katma değer vergisinin kaldırılmasında isabet bulunmamaktadır. Dahili tevkifat için uygulanan kaçakçılık cezasına gelince; 193 Sayılı Gelir Verişi Kanunu’nun şu anda yürürlükten kaldırılmış olan 94.maddesinin (B) fıkrasında dahili tevkifatın nasıl ödeneceği ve uygulama esasları belirtilmiştir. Bu maddede geçmiş dönemlere ait işlemler üzerinden dahili tevkifat yapılacağı öngörülmediği gibi, cari vergilendirme dönemindeki işlemler üzerinden yapılan dahili tevkifatın cari vergilendirme dönemini takip eden dönemlere ait gelir vergisinden mahsup edileceğine dair bir hüküm de yer almamıştır. Bu durumda, peşin bir vergi niteliği taşıyan dahili tevkifatın sonuçta yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannamesi üzerinden hesaplanan gelir ya da kurumlar vergisinden mahsubu gerekli olup, mahsup edilemeyen bir dahili tevkifatın vergi mükerrerliğine yol açacağı kuşkusuzdur. Olayda, hesaplanan dahili tevkifat üzerinden vergi ziyaı nedeniyle kaçakçılık cezası kesilmiş ise de dahili tevkifat için yukarıda belirtilen sonuçlar vergi aslına bağlı ceza yönünden de geçerli olup, aynı vergilendirme dönemi için kaçakçılık cezalı gelir veya kurumlar vergisi tarhiyatı yapılan ve bu cezalı tarhiyatın onanması halinde; bu hal ceza yönünden de mükerrerliğe yol açacağından, dahili tevkifat üzerinden kesilen kaçakçılık cezasının terkini, cezalı gelir vergisi veya kurumlar vergisi tarhiyatı yapılmamış olması veya bu tarhiyatın terkin edilmesi halinde ise; verginin geç ödenmesinden dolayı kesilen kaçakçılık cezasının, 213 Sayılı Kanunu’nun 341. maddesi uyarınca kusur cezasına çevrilmesi gerekmektedir. Bu durumda yukarıda yapılan açıklamalar karşısında vergi mahkemesince aynı vergilendirme dönemi için cezalı gelir veya kurumlar vergisi tarhiyatının bulunup bulunmadığı ve ne şeklide kesinleştiği araştırılmadan dahili tevkifat üzerinden kesilen kaçakçılık cezasının kaldırılmasında da isabet bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına oybirliği ile karar verildi.
|
|