Danıştay Dördüncü Daire
Ortakları aynı olan ya da sermaye ilişkisi bulunan şirketlerin, gayrimenkullerini birbirlerine satışından doğan kazancın yine aynı gruptan gayrimenkul alımında kullanılması halinde, söz konusu değer farkınında vergi dışı tutulmasına cevaz verdiği kabul edilemez. İstemin Özeti: 1988 takvim yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu bulunan matrah farkı üzerinden yükümlü anonim şirket adına kurumlar vergisi salınmış ve kaçakçılık cezası kesilmiştir. ........3. Vergi Mahkemesi, 19.3.1992 günlü ve E:1991/858, K:1992/520 Sayılı kararıyla; davacı şirketin aktifinde kayıtlı gayrimenkulun satışından elde edilen karın, söz konusu satış dolayısıyla Kurumlar Vergisi Kanunu'nun geçici 10. maddesinde aranan şartların yerine getirilmiş olması karşısında, istisnadan yararlanabileceği, kaldı ki, dosyadaki belgelerin incelenmesi sonucu satın alınan gayrimenkul üzerine otel inşasını temin için proje ve sair imar mevzuatına ilişkin hazırlıkların tamamlanması için (A) Proje ve Müşavirlik İnşaat Turizm Dış Ticaret Limited Şirketi ile sözleşmenin yapıldığı şirketin ana iştigal konusunun turizm işletmeciliği olması karşısında, Kurumlar Vergisi Kanunu'nun geçici 10. maddesiyle getirilen istisnadan yararlanmasına engel bulunmadığı gerekçesiyle salınan vergi ve kesilen cezanın kaldırılmasına karar verilmiştir. Vergi dairesi müdürlüğünün temyiz istemi Danıştay Dördüncü Dairesinin 22.4.1991 günlü ve E:1992/2999, K:1993/1755 Sayılı kararıyla reddedilmiştir. Vergi dairesi müdürlüğünce, vergi inceleme raporuna istisnadan yapılan tarhiyatın yerinde olduğu ileri sürülerek kararın düzeltilmesi istenmektedir. Karar: Uyuşmazlığın esasım davacı şirketin gayrimenkul satışından elde ettiği kazancın, şekli şartlar yerine getirilmek suretiyle sermayeye eklenmesi nedeniyle Kurumlar Vergisi Kanunu'nun geçici 10. maddesi uyarınca vergiden müstesna tutulup tutulmayacağı hususu oluşturmaktadır. Kurumlar Vergisi Kanunu'nun geçici 10. maddesinde 'Tam mükellefiyete tabi kurumların iştirak hisselerinin veya gayrimenkullerinin 1987, 1988, 1989 yıllarında satışından doğan kazançların tamamının satışın yapıldığı yılda kurum sermayesine ilave edilmesi, anonim şirketler yönünden sermaye artırımı nedeniyle çıkarılacak hisse senetlerinin nama yazılı olması ve en geç altı ay içinde borsaya kote ettirilmesi şartıyla sermayeye ilave edilen bu kazançlar, kurumlar vergisinden müstesnadır.' denilmektedir. Kanun maddesinin ilk olarak düzenlediği 2970 Sayılı Kanun gerekçesinde 'tam mükellef kurumların bağlı değerlerinin ekonomik faaliyetlerinde daha etkin bir şekilde kullanılmasına imkan sağlamak amacıyla böyle düzenlemeye gidildiği' belirtilmiş, bu hükümde değişiklik yapılmasına ilişkin ve olay tarihinde yürürlükte olan 3332 Sayılı Kanun'un genel gerekçesinde ise, 'geçmişte finansmanım geniş ölçüde yabancı kaynaklara dayandırmış olan çoğu şirketlerin yükselen faiz hadleri ve artan öz kaynak açıkları sonucu kara geçemedikleri, oto finansman yaratamadıkları ve borç ödeme gücü kazanamadıkları, temettü dağıtamadıklarından ortakların alakasını kaybettikleri ve sermaye piyasasının gelişmesini olumsuz yönde etkiledikleri, sonuçta Devlete ve bankalara olan borçlarım ödeyemez duruma düşmekle, bankacılık sektörünün yanında Devlet Hazinesinin de zarar göreceği muhakkak olduğundan, bu şirketlerin milli ekonomi üzerindeki yükünü kaldırıp, ekonomiye faydalı hale getirilmesi ve ekonomik tıkanıklığın giderilmesi amacıyla bu tasarının hazırlandığı' açıklanmıştır. Sözü edilen maddenin gerekçesinden de anlaşılacağı üzere, istisna, tam mükellef kurumların bağlı değerlerinin ekonomik faaliyetlerinde daha etkin bir şekilde kullanılmasına imkan sağlamak amacıyla getirilmiştir. Böylece, kurumların iştirak hisseleriyle gayrimenkullerinin satışı suretiyle bağlı değerlerin çözümü ve oluşan çözülmüş kaynakların, kurumların ticari faaliyetlerinde kullanılması ve dolayısıyla kurumların borçlanma yoluna gitmeden kendi öz kaynaklarıyla ticari faaliyetlerini devam ettirebilmesi ve mali yapılarının güçlendirilmesi amaçlanmıştır. Olayda, davacı kurum aktifinde 1.311.400.329 TL. bedelle kayıtlı bulunan iki adet gayrimenkulu, üzerindeki binalar, rıhtım ve sair tesislerle birlikte 26.12.1988 günlü yevmiye kaydı ile 20.016.215.000 liraya (G) Bankasına satıp karşılığım çekle aldıktan sonra 27.12.1988 gün ve 90 ve 91 numaralı yevmiye kaydı ile aynı gruba dahil (OH) A.Ş.'nin Ankara'da misafirhane olarak kullandığı taşınmazı peşin bedelle 18 milyar 600 milyor; liraya alarak aktifine kayıt etmişitir. (G) Bankası A.Ş.'i, (A) Turizm ve Ticaret A.Ş. ve (DH) A.Ş.'nin yönetimini ellerinde,bulunduran, hisselerine büyük çoğunlukla sahip olan kişiler aynı ailenin mensublarıdır. Dolayısıyla aynı kişilerin sahibi bulunduğu bir bağlı şirketler topluluğu söz konusudur. Kurumlar Vergisi Kanunu'nun geçici 10. maddesi, hükmünün ortakları aynı olan ya da sermaye ilişkisi bulunan şirketlerin, gayrimenkullerini birbirlerine satışından doğan kazancın yine aynı gruptan gayrimenkul alımında kullanılması halinde söz konusu değer farkının da vergi dışı tu tulmasına cevaz verdiği kabul edilemez. Kanunun ne lafzının, ne de arpacının böyle bir yoruma olanak tanıdığının kabulü mümkün değildir. Bu bakımdan, her biri ayrı tüzel kişiliğe sahip olan şirketlerin ellerindeki gayrimenkullerini satarak elde ettikleri değer artışı ile kendi mali yapılarım güçlendirmek ve finansman sorunlarım çözmek yerine, bu kazancı aynı gruba dahil diğer şirketlerden gayrimenkul almak suretiyle intikal ettirmeleri halinde, kanunda öngörülen şekli şartlar yerine getirilmiş olsa dahi anılan istisnadan yararlanmak mümkün görülmemiştir. Bu nedenle, İstanbul 5. Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına oyçokluğuyla karar verildi.