Danıştay Üçüncü Daire
Harçlar Kanunu'nun 43. maddesinde yapılan düzenleme ile gerek satış esnasında noterlerce tahsil edilen vergi ve harç, gerekse satış dolayısıyla düzenlenen faturalar nedeniyle doğacak Gelir, Kurumlar ve Katma Değer Vergisi kayıplarının asgariye indirilmesinin amaçlanıp, bu açıklamalar karşısında takdir komisyonunca Türk Reasürans Şirketleri Birliğince tesbit edilen kasko sigorta değerlerinin esas alınmasında yasal isabetsizlik yoktur. Demir ticareti işi île iştigal eden davacı şirketin aktifinde kayıtlı bulunan üç taşıtın 1992 yılında satılması sonucu beyan edilen satış değerinin emsal değerinden düşük bulunduğunun inceleme elemanınca tesbit edilmesi üzerine takdir komisyonu kararına dayanılarak adına ikmalen salınan kurumlar vergisi, geçici kurumlar vergisi ile kesilen kaçakçılık ve özel usulsüzlük cezalarına karşı açılan davayı; 492 Sayılı Harçlar Kanunu'nun 43. maddesinin sonuna 3689 Sayılı Kanunla eklenen fıkrada, motorlu kara taşıtları ile alım, satım ve taahhüt işlemlerinde gösterilecek değerin, işleme konu aracın cinsi, markası, modeli, tipi ve yaşı itibariyle Türk Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliğince tesbit edilen ve işlemin yapıldığı tarihte geçerli olan kasko sigortasına esas değerinden aşağı olamayacağım n kurala bağlandığı, bu hükmün ne şekilde uygulanacağının 26.12.1990 gün ve 20737 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 17 seri No'lu Harçlar Kanunu Genel Tebliğinde açıklandığı, Buna göre motorlu taşıtların kasko sigortasına esas bedelden daha düşük bedelle satılması halinde, gelir ve kurumlar vergisi açısından kasko bedelinin mi yoksa gerçek satış bedelinin mi esas alınacağı konusunda tereddütlerin olduğu belirtildikten sonra gelir ve kurumlar vergisi uygulaması bakımından, mükelleflerin satışım yaptıkları motorlu kara taşıtlarına ilişkin esas alacakları tutarın gerçek satış bedeli olduğu, ancak gerçek satış bedelinin emsallerine göre bariz bir şekilde düşük beyan edilmesi halinde idarece, taşıtın gerçek satış bedelinin tesbiti yoluna gidileceği, bu tespit işlemi sırasında diğer unsurlarla birlikte, taşıtın satış tarihi itibariyle geçerli olan kasko sigortasına esas alınan bedelinden de yararlanılabileceğinin belirtildiği, dava konusu olayda işletmenin aktifinde kayıtlı ve amortismana tabi tutulan 1 otomobil ve 2 kamyonun 1992 yılında satışı sonucu, fatura bedellerinin düşük gösterildiğinden bahisle, takdir komisyonunca emsal bedelin tesbitinde taşıtların kasko sigorta değerenin esas alındığı ve inceleme elemanca bulunan 169.919.382 lira fark matrah üzerinden cezalı tarhiyatın yapıldığının anlaşıldığı, davacı tarafından araçların hasarlı olup sık sık arıza yaptığı iddia edilmiş ise de, bu iddia ispat edilemediği gibi, 1990 yılında 34.181.262 liraya alınan bir otomobilin 1992 yılında 38.333.333 liraya yine 1990 yılında 121.812.709 liraya c.;;nan t!'kamyonun 95.000.000 liraya ayrıca 1991 yılında 255.367.900 liraya satın alınan diğer bir kamyonun ise 223.214.285 liraya satılmasının ticari hayatın gereklerine uymadığı gözönünde tutulacak olursa, emsal bedelin tesbiti için olayın takdir komisyonuna sevkedilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, Harçlar Kanunu'nun 43. maddesinde yapılan düzenleme ile gerek satış esnasında noterlerce tahsil edilen vergi ve harç gerekse satış dolayısıyla düzenlenen faturalar nedeniyle doğacak Gelir, Kurumlar ve Katma Değer Vergisi kayıplarının asgariye indirilmesinin amaçlanıp, bu açıklamalar karşısında takdir komisyonunca Türk Reasürans Şirketleri Birliği'nce tesbit edilen kasko sigorta değerlerinin esas alınmasında yasal isabetsizlik görülmediği, ancak kesilen özel usulsüzlük cezası ile ilgili olarak 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 353. maddesine uygun bir tesbit yapılmamış bulunduğundan, bu cezanın kaldırılması gerektiği, öte yandan ikmalen ve re'sen yapılan tahiyatlarda ayrıca geçici vergi tarhedilemeyeceği gerekçesiyle kısmen kabul ederek kaçakçılık cezalı kurumlar vergisi tarhiyatının onanmasına, kaçakçılık cezalı kurumlar geçici vergisi ile özel usulsüzlük cezasının kaldırılmasına karar veren Zonguldak Vergi Mahkemesinin 3.2.1994 gün ve E:1993/490, K:1994/21 Sayılı kararının:Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından, kesilen özel usulsüzlük cezasının yerinde olduğu; mükellef tarafından ise, sadece kasko bedellerinden hareketle tarhiyat yapılamayacağı; gerçek satış bedellerinin tespiti gerektiği ileri sürülerek bozulmasını istemidir. Karar: Kanun'un 17. maddesinin 2. fıkrası hükmü uyarınca temyizen incelenen dosyalarda duruşma yapılması tarafların istemine ve Danıştay'ın kararına bağlı olup, temyiz isteminde bulunan taraflardan davacı şirketin duruşma talebinin yerine getirilmesine gerek bulunmadığı sonucuna varıldığından dosya incelenerek işin gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyada bulunan takdir komisyonu kararlarının incelenmesinden, 1990 Model Doğan L otomobil, 1990 Model Fatih Kamyon ile 1992 Model Fatih Kamyonun gerçek satış değerinin ne olabileceği konusunda yapılan araştırma ve haricen girişilen soruşturma neticisinde ve aynı tarihte sözkonusu araçların kasko sigorta değerleri de gözönüne alınarak satış tarihleri itibariyle emsal bedellerinin tesbit edildiği anlaşıldığından ve taraflarca temyiz istemlerine ilişkin dilekçelerde ileri sürülen diğer iddiaların ise kanun ve usule uygun bulunan Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, taraflar temyiz istemlerinin reddine ve kararın onanmasına oybirliğiyle karar verildi.